ABD şu anda Irak'ı işgal etmiş durumdadır. Daha sonra da Suriye ve İran'ı da listesine geçirmiş bulunmaktadır. Ürdün zaten ABD'nin tam emrinde sayılmaktadır. Filistin'de on yıllardan beri İsrail tarafından kan dökülerek işgaller devam etmektedir. Lübnan'ın ise artık ismi bile anılmamaktadır. Adeta yok sayılmaktadır. Çünkü 20 küsür yıllık çıkarılan iç savaşlarla ekonomisi perişan olmuştur. ABD, Libya'yı bile neredeyse kendi tarafına almaya başlamış bulunmaktadır. Fas ve Tunus ile Mısır'ın ise ABD ile sorunları yok gibidir. Onlar ABD ve AB ile "DOST" görünümünde yaşamlarını sürdürmektedirler. Şu anda büyük sürtüşmeleri görülmemektedir. Cezayirlilerin kendi sorunları vardır ve onlarla uğraş vermektedirler. Kısacası, bu ülkeler Irak'tan ve ABD menfaat sahalarından uzak olduklarından şimdilik hedefin dışında kalmaktadırlar.
Diğer Körfez ülkeleri ise zaten ABD emrine karşı gelmeyi düşünemezler bile. Bu bölgede şimdi ABD'ci olarak yeni bir devlet oluşturulmaktadır. Ona da ABD büyük çapta yardımcı olmaktadır. Fakat o devlete şu anda KUZEY IRAK bölgesi hediye olarak verilmektedir. Ama ABD'nin bazı stratejik haritalarında, hem İran'da hem TÜRKİYE'DE ve SURİYE'DE yeni kurulan devletin hak iddia edeceği topraklar gösterilmektedir... YENİ bir KÜRT DEVLETİ ORTADO?U'YA YARLEŞMEKTEDİR.
IRAK BÖLÜNMEKTEDİR. ESKİ SINIRLAR KALDIRILMAKTADIR. YENİ SINIRLAR ÇİZİLMEKTEDİR..
Bu haritalar ve Türkiye'nin GÜNEYDO?U'SU devamlı olarak KÜRDİSTAN toprakları olarak gösterilmektedir. ABD, Irak meselesine Türkiye'yi karıştırmamak ve dışarıda tutmak politikasını izlemektedir. Fakat daha sonraki safhalarda Türkiye'nin Güneydoğusunda, BÜYÜK bir İHTİMALLE HUZURSUZLUK OLUŞTURULACAK, AYRIMCILIK iddiaları çoğalacak ve Türkiye'ye bu konuda baskı yapılacaktır. Bu bakımdan çok uyanık olmak gerekmektedir. Tehlike kapımıza kadar gelmiş bulunmaktadır.
Türkiye, Irak topraklarının sınırlarının değişmemesini istemektedir. Ama ABD bu toprakların sınırlarını Irak'ı işgal etmekle zaten değiştirmiş olmaktadır. ABD nin yardımcısı TALABANİ ve BARZANİ şu anda söz sahibi olmuştur. Üstelik hepimizin bildiği gibi onların gözü BÜYÜK KÜRDİSTAN'dadır. Öyle değil mi?
Bunun yanında LOZAN Antlaşması'yla T.C. kuruldu ve AB ülkeleri buraya imza attılar. Ama bu antlaşmada zannedersem ABD'nin imzası yoktur. O bakımdan kurulacak Kürt devletini tanıyın ve daha sonra da Güneydoğuya özel bir statü verin derse ne olacak?
Biz bunlara hayır dersek o zaman da işte TÜRKİYE'DE STATÜKOCU demezler mi? Çünkü bu yeni sistemi Türkiye kesinlikle tanımaz!
Şimdi de benzeri bir şekilde KKTC'ye baskı yapılmaktadır. Eğer TC buna evet derse daha sonraki olaylara nasıl hayır diyebilecek? Zaten adım adım her şey Türkiye'nin aleyhine gelişmiyor mu?
Üstelik bu işaret ettiğim gidiş sadece ABD'ye ait değildir. AB devletleri de aynı düşünceye sahip görülmektedirler. Zaten devamlı olarak Türkiye'deki Güneydoğu huzursuzluklarını onlar başlatmadılar ve yürütmediler mi? Hatta sadece Güneydoğu'dan değil İSTANBUL, KARADENİZ VE TÜM ANADOLU TOPRAKLARINDAN TÜMÜYLE ATMAK İSTEYEN ONLAR DE?İL Mİ? BİZ İSE SAF SAF AB'YE GİRMEK İÇİN MÜRACAATIMIZI YAPIYOR VE ONLARIN EMİRLERİNE GİRMEK İSTEMİYOR MUYUZ?
Diğer Körfez ülkeleri ise zaten ABD emrine karşı gelmeyi düşünemezler bile. Bu bölgede şimdi ABD'ci olarak yeni bir devlet oluşturulmaktadır. Ona da ABD büyük çapta yardımcı olmaktadır. Fakat o devlete şu anda KUZEY IRAK bölgesi hediye olarak verilmektedir. Ama ABD'nin bazı stratejik haritalarında, hem İran'da hem TÜRKİYE'DE ve SURİYE'DE yeni kurulan devletin hak iddia edeceği topraklar gösterilmektedir... YENİ bir KÜRT DEVLETİ ORTADO?U'YA YARLEŞMEKTEDİR.
IRAK BÖLÜNMEKTEDİR. ESKİ SINIRLAR KALDIRILMAKTADIR. YENİ SINIRLAR ÇİZİLMEKTEDİR..
Bu haritalar ve Türkiye'nin GÜNEYDO?U'SU devamlı olarak KÜRDİSTAN toprakları olarak gösterilmektedir. ABD, Irak meselesine Türkiye'yi karıştırmamak ve dışarıda tutmak politikasını izlemektedir. Fakat daha sonraki safhalarda Türkiye'nin Güneydoğusunda, BÜYÜK bir İHTİMALLE HUZURSUZLUK OLUŞTURULACAK, AYRIMCILIK iddiaları çoğalacak ve Türkiye'ye bu konuda baskı yapılacaktır. Bu bakımdan çok uyanık olmak gerekmektedir. Tehlike kapımıza kadar gelmiş bulunmaktadır.
Türkiye, Irak topraklarının sınırlarının değişmemesini istemektedir. Ama ABD bu toprakların sınırlarını Irak'ı işgal etmekle zaten değiştirmiş olmaktadır. ABD nin yardımcısı TALABANİ ve BARZANİ şu anda söz sahibi olmuştur. Üstelik hepimizin bildiği gibi onların gözü BÜYÜK KÜRDİSTAN'dadır. Öyle değil mi?
Bunun yanında LOZAN Antlaşması'yla T.C. kuruldu ve AB ülkeleri buraya imza attılar. Ama bu antlaşmada zannedersem ABD'nin imzası yoktur. O bakımdan kurulacak Kürt devletini tanıyın ve daha sonra da Güneydoğuya özel bir statü verin derse ne olacak?
Biz bunlara hayır dersek o zaman da işte TÜRKİYE'DE STATÜKOCU demezler mi? Çünkü bu yeni sistemi Türkiye kesinlikle tanımaz!
Şimdi de benzeri bir şekilde KKTC'ye baskı yapılmaktadır. Eğer TC buna evet derse daha sonraki olaylara nasıl hayır diyebilecek? Zaten adım adım her şey Türkiye'nin aleyhine gelişmiyor mu?
Üstelik bu işaret ettiğim gidiş sadece ABD'ye ait değildir. AB devletleri de aynı düşünceye sahip görülmektedirler. Zaten devamlı olarak Türkiye'deki Güneydoğu huzursuzluklarını onlar başlatmadılar ve yürütmediler mi? Hatta sadece Güneydoğu'dan değil İSTANBUL, KARADENİZ VE TÜM ANADOLU TOPRAKLARINDAN TÜMÜYLE ATMAK İSTEYEN ONLAR DE?İL Mİ? BİZ İSE SAF SAF AB'YE GİRMEK İÇİN MÜRACAATIMIZI YAPIYOR VE ONLARIN EMİRLERİNE GİRMEK İSTEMİYOR MUYUZ?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006