Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, BM Güvenlik Konseyi'nin, Genel Sekreter Kofi Annan'ın Kıbrıs konusundaki iyi niyet görevi çerçevesinde hazırladığı raporu ele aldığı ve 1475 (2003) sayılı kararı kabul ettiği anımsatıldı.
Açıklamada, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın Kıbrıs Türk halkının seçilmiş lideri ve müzakerecisi olduğunun altı çizilerek, şöyle denildi:
"Gerek aracılı, gerek doğrudan görüşmelerde, Kıbrıs'ta yaşayabilir ve kalıcı bir çözümün Kıbrıs Türk halkının ve devletinin eşitliği, egemenliği, Anavatan Türkiye Cumhuriyeti'nin 1960 Anlaşmalarından kaynaklanan etkin ve fiili garantisi temelinde şekillendirebilmek için tüm çabayı göstermiş, bu çabasında da Kıbrıs Rum tarafı gibi taktiksel kazanç peşinde koşmamıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız bu yöndeki yapıcı girişimlerini Kıbrıs Türk halkının büyük çoğunluğunun desteği ile sürdürmüştür."
Görüşmeler sürecinde BM Genel Sekreteri'ne yanlış bilgi verildiğine işaret edilen açıklamada, "Eğer müzakere sürecinde bir başarısızlık varsa bu başarısızlığın sorumluları, esasen yaşaması mümkün olmayan, her yönüyle eksik bir çözüm planının, üstelik devletinyasal düzenlemelerini de görmezden gelerek, referanduma sunulması içinalışılmadık yöntemler uygulayan ve kanımızca bu amaca yönelik olarak BM Genel Sekreteri'ni de yanlış bilgilendirmekten çekinmeyenlerdir" denildi.
Rum tarafının olumsuz tavrı
"Rum tarafının görüşmeler sürecinin başından beri takındığı olumsuz tavır nedeniyle, çözüm çerçevesini eşit egemenlik ve iki kesimlilik prensibi üzerinde şekillendirmenin mümkün olmadığı" kaydedilen açıklamada, "Rum tarafının bu süreçte amaçladığı esas hedefin, Kıbrıs Türk halkını azınlık statüsüne düşürecek ve zaman içerisinde adayı Rum hegemonyasının altına sokacak bir düzenlemenin sağlanması olduğu" belirtildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Dolayısıyla, çözümsüzlüğün kaynağını 'Kıbrıs cumhuriyeti' hükümeti unvanını 1963 yılında silah zoruyla gasp eden Rum yönetimine yasal hükümet muamelesi yapan ve bu şekilde Rum tarafının kalıcı bir çözümün parametrelerinden uzaklaşmasına yol açan çevrelerin taraflı politikalarında aramak gerekir."
Açıklamada, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın Kıbrıs Türk halkının seçilmiş lideri ve müzakerecisi olduğunun altı çizilerek, şöyle denildi:
"Gerek aracılı, gerek doğrudan görüşmelerde, Kıbrıs'ta yaşayabilir ve kalıcı bir çözümün Kıbrıs Türk halkının ve devletinin eşitliği, egemenliği, Anavatan Türkiye Cumhuriyeti'nin 1960 Anlaşmalarından kaynaklanan etkin ve fiili garantisi temelinde şekillendirebilmek için tüm çabayı göstermiş, bu çabasında da Kıbrıs Rum tarafı gibi taktiksel kazanç peşinde koşmamıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız bu yöndeki yapıcı girişimlerini Kıbrıs Türk halkının büyük çoğunluğunun desteği ile sürdürmüştür."
Görüşmeler sürecinde BM Genel Sekreteri'ne yanlış bilgi verildiğine işaret edilen açıklamada, "Eğer müzakere sürecinde bir başarısızlık varsa bu başarısızlığın sorumluları, esasen yaşaması mümkün olmayan, her yönüyle eksik bir çözüm planının, üstelik devletinyasal düzenlemelerini de görmezden gelerek, referanduma sunulması içinalışılmadık yöntemler uygulayan ve kanımızca bu amaca yönelik olarak BM Genel Sekreteri'ni de yanlış bilgilendirmekten çekinmeyenlerdir" denildi.
Rum tarafının olumsuz tavrı
"Rum tarafının görüşmeler sürecinin başından beri takındığı olumsuz tavır nedeniyle, çözüm çerçevesini eşit egemenlik ve iki kesimlilik prensibi üzerinde şekillendirmenin mümkün olmadığı" kaydedilen açıklamada, "Rum tarafının bu süreçte amaçladığı esas hedefin, Kıbrıs Türk halkını azınlık statüsüne düşürecek ve zaman içerisinde adayı Rum hegemonyasının altına sokacak bir düzenlemenin sağlanması olduğu" belirtildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Dolayısıyla, çözümsüzlüğün kaynağını 'Kıbrıs cumhuriyeti' hükümeti unvanını 1963 yılında silah zoruyla gasp eden Rum yönetimine yasal hükümet muamelesi yapan ve bu şekilde Rum tarafının kalıcı bir çözümün parametrelerinden uzaklaşmasına yol açan çevrelerin taraflı politikalarında aramak gerekir."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.