Mübarek bir zat, önceleri faizcilik yapıyordu. Borcunu ödeyemeyenlerin neyini bulursa alırdı. Bir gün alacağını almak için bir eve gitti... Kadın, verecek paramız yok deyince, "Ben anlamam ne varsa götüreceğim", dedi. Evde sadece, bir hayvan kellesi vardı. "Olsun, ne götürürsem kârdır" dedi ve kelleyi evine götürdü. Hanımına, "Şunu pişir de" yiyelim, dedi. Kadın tencereye koydu, kaynattı kaynattı bir türlü pişmedi. Sonunda kapağını açıp baktı ki, tencere ağzına kadar irin ile dolu. Hemen faizci kocasını çağırıp durumu anlattı, gördüğü karşısında şaşkına dönen adam, büyük bir günahın içinde olduğunu anladı ve bir alimin huzurunda tevbe etti. Huzur ile evine döndüğünde, hanımına, "Evde ne var ne yok hepsini dağıtalım, faizcilikten bir şey kalmasın" dedi. Her şeyini dağıttıktan sonra, her gün Dicle kenarına gidip, ağlayıp tevbe ediyor, akşama kadar namaz kılıyordu. Hanımına da "Bir işe girdim. Ücretimi hafta sonu verecekler" diyordu. Hafta sonu geldi. Eve gidip ne diyecekti? Çok ağlayıp, dua etti, "Ya Rabbi, faizcilikten kurtuldum, yalan da haram, bana bir çıkış yolu göster" diye yalvardı. Eve geldiğinde mis gibi yemek kokuları ile karşılaştığında gözlerine inanamadı. Eve girdiğinde, hanımı neşe içinde kendisini karşıladı ve "Allah ondan razı olsan, ne iyi sahibin varmış, çuvalla, yiyecek, et gönderdi. Onları pişirdim, sakın bu işten ayrılma" dedi. Hanımı sonra da, şunu ilave etti, bunları getirenler, "Kocan çalışmasını artırırsa biz de yiyecekleri artıracağız" dediler...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.