Bugün memleketin her yerinde, hatta İslam, dünyasının ve dünyanın her yerinde bir medeniyet alameti olarak kabul edilen ve genç ihtiyar herkes tarafından icra edilen dans denen şey, ilk defa Kanuni zamanında Fransa'da yapılmaya başlanmıştı. O zaman Osmanlı İmparatorluğunun sınırları Avrupanın ortalarında idi ve Fransa'ya dayanıyordu. Bu dansın ilk yapılmaya başlandığını duyan Kanuni, zamanın Fransa Kralına bir mektup yazdı. Kanuni'nin Fransa Kralına yazdığı tarihi mektup aynen şöyledir: "Ben ki, kırk sekiz krallığın hakanı Kanuni Sultan Süleyman Han'ım. Sefirimden aldığım rapora göre, memleketinizde dans namı altındaki gayri ahlaki şeyin yapılmakta olduğu mesmuu şahanem olmuştur. Hemhudut olmaklığımız dolayısıyle, iş bu rezaletin memleketime de sirayeti ihtimali müvacehesinde Namei Hümayunum yedinize vusülünden itibaren derhal son verilmediği takdirde, bizzat Orduyu Hümayunumla gelip men'e muktedirim!.."Rivayete göre, Kanuni'nin bu mektubundan sonra Fransa'da yüz sene dans yapılmamıştır. HEDİYE Abdullah Dehlevi (k.s.) Hazretleri'nin öğrencilerinden bir kaç kişi uzak bir yerden hocalarının ziyaretlerine gelirler. Yolculuk esnasında aralarında şöyle bir konuşma geçer: "Hocamızın yüksek adetlerindendir. Öğrencilerinden biri kendisini ziyarete gittiği zaman, kendine ait olan bir şeyi ihsan buyurur. Bakalım bize ne ihsan buyuracak". Birisi der ki, "Ben kendi seccadesini vermesini isterim". Ötekisi, "Ben de külahı şeriflerini ihsan buyurmasını isterim". Üçüncüsü ise, " Ben de, vücudu şeriflerine temas eden gömleğini arzu ederim " der. Diğer arkadaşları da her biri bir istekte bulunur. Abdullah Dehlevi Hazretlerinin huzuruna vardıkları zaman, her birine ne arzu etmişlerse, Abdullah Dehlevi (k.s.) Hazrerleri, onları ihsan buyurur. Ve şöyle der: " Şimdi her birinizin arzuları yerine geldi mi ?"
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.