‘Kim o anı görürse Hüseyin’e yardım etsin’
Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bu oğlum Hüseyin, Irak’ın bir yerinde katledilecek. Kim o ânı görürse, Hüseyin’e yardım etsin
06.03.2022 23:50:00





Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Bu oğlum Hüseyin, Irak'ın bir yerinde katledilecek. Kim o ânı görürse, Hüseyin'e yardım etsin."
Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Cebrail Bana bildirdi ki: Şânı yüce olan Allah, Yahya bin Zekeriyya'nın dökülen kanı için yetmiş bin kişi öldürdü. Oğlun Hüseyin (a.s.)'ın kanı için yetmiş bin ve yetmiş bin kişi öldürecek."
"Ebu-l Müeyyid Harezmî, "Maktel'ül Hüseyn" kitabının 163. sayfasında şöyle naklediyor:
"Hz. Hüseyin (a.s.)'ın doğumundan bir sene sonra on iki melek Resulüllah (s.a.v.)'e nâzil olup şöyle dediler: "Kâbil'in, Hâbil'in başına getirdiği şeyin aynısı oğlun Hüseyin'in başına gelecek; Hâbil'e verilen sevabın aynısı Hüseyin (a.s.)'a verilecek."
Devamla şöyle diyor: "Kâbil'e verilen azabın aynısı da Hüseyin'in katiline verilecektir."
Gökteki bütün melekler Resulüllah (s.a.v.)'e nâzil olarak başsağılığı diliyorlar, Hüseyin (a.s.)'ın şehit düşeceği toprağı ona gösteriyorlardı.
Resulüllah (s.a.v.) de şöyle dua ediyordu: "Allah'ım! Hüseyin'e yardımda bulunmayanları zelil et! Onu öldürenleri öldür ve onları dileklerinden mahrum kıl!"
Hüseyin (a.s.)'ın doğumunun ikinci yılında Resulüllah (s.a.v.) bir yolculuğa çıkmıştı. Bu yolculuğa bir süre devam ettikten sonra birden bire durarak ağlar bir gözle istirca ayetini (inna lillahi ve inna ileyhi raciun) okudu.
Sebebini soranlara, "Cebrail Bana, Fırat nehrinin kenarında bulunan Kerbela adlı yerde oğlum Hüseyin'in öleceğinden haber verdi" buyurdu.
"Peki, onu kim öldürecektir?" sorusuna, Hz. Muhammed (s.a.v.), "Yezid denen bir şahıs onu öldürecektir. Orada bedeninin defnedildiğini, başının da armağan götürüldüğünü görüyorum. Allah'a and olsun ki! Allah, oğlum Hüseyin'in başını görüp de sevineni, nifaka düçâr eder ve kalbiyle dilini ihtilafa düşürür" buyurdular.
Resulüllah (s.a.v.) bu yolculuğundan döndükten sonra üzgün bir hâlde minbere giderek içlerinde Hasan (a.s.) ve Hüseyin (a.s.)'ın da bulunduğu bir topluluğa şunları söyledi:
"Allah'ım! Ben, Senin kulun ve peygamberin Muhammed'im ve bu iki çocuk da Benim temiz itretimden ve neslimin seçilmişlerindendirler.
Ey Rabbim! Cebrail Bana, oğlum Hüseyin'in yardımcısız kalıp öleceğinden haber verdi. Onun ölümünü Benim için mübarek et, onu şehitlerin efendisi kıl."
Orada bulunan halk bu sözleri duyunca ağlamaya başladı. Bunu gören Resulüllah (s.a.v.) onlara: "Ağlıyorsunuz da yardımcı olmuyorsunuz" diye hitapta bulundu ve şöyle devam etti: "Allah'ım! Sen kendin onun velisi ve yardımcısı ol "
İmam Ali (a.s.)'dan şöyle nakledilmektedir:
"Resulüllah (s.a.v.) bir gün bizleri görmek için eve gelmişti. Hazırladığımız yemeği ve Ümmü Eymen'in bize gönderdiği bir kâse süt ve bir kap hurmayı da yemek için ortaya bıraktık.
Resulüllah (s.a.v.) yedi, biz de yedik. Daha sonra ben (yemekten sonra) Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in ellerini yıkadım.
Hazret ellerini yüzüne ve sakalına çektikten sonra kıbleye doğru oturdu ve istediği duaları etti. Sonra (yağmur gibi) gözyaşı dökerek Kendisini üç defa yere vurdu. Biz yaptığı bu işin sebebini sormaktan korkuyorduk.
Bu esnada Hüseyin, Hazretin sırtına çıktı ve Resulüllah (s.a.v.) tekrar ağlamaya başladı. Hüseyin bu durumu görünce, "Anam babam Sana feda olsun ya Resulallah! Ağlamanızın sebebi nedir? Babacığım, şimdiye kadar sizde şahit olmadığım bir davranış gördüm" diye sorduğunda Resul-i Ekrem ona hitaben şöyle buyurdu:
"Bugün sizi ziyaret etmekten o kadar sevinçli oldum ki, şimdiye kadar öylesine sevinçli olmamıştım, ama habibim Cebrail yanıma gelerek sizlerin ölümünüzü ve ölüm yerlerinizin dağınık olduğunu Bana haber verdi; bu haber beni çok üzdü. Allah'tan sizin için hayır ve iyilik niyaz ederim." (Şerif Ebu'l Hüseyin Akikî, Ahbar-u Medine) (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Hüseyin eserinden)
Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Cebrail Bana bildirdi ki: Şânı yüce olan Allah, Yahya bin Zekeriyya'nın dökülen kanı için yetmiş bin kişi öldürdü. Oğlun Hüseyin (a.s.)'ın kanı için yetmiş bin ve yetmiş bin kişi öldürecek."
"Ebu-l Müeyyid Harezmî, "Maktel'ül Hüseyn" kitabının 163. sayfasında şöyle naklediyor:
"Hz. Hüseyin (a.s.)'ın doğumundan bir sene sonra on iki melek Resulüllah (s.a.v.)'e nâzil olup şöyle dediler: "Kâbil'in, Hâbil'in başına getirdiği şeyin aynısı oğlun Hüseyin'in başına gelecek; Hâbil'e verilen sevabın aynısı Hüseyin (a.s.)'a verilecek."
Devamla şöyle diyor: "Kâbil'e verilen azabın aynısı da Hüseyin'in katiline verilecektir."
Gökteki bütün melekler Resulüllah (s.a.v.)'e nâzil olarak başsağılığı diliyorlar, Hüseyin (a.s.)'ın şehit düşeceği toprağı ona gösteriyorlardı.
Resulüllah (s.a.v.) de şöyle dua ediyordu: "Allah'ım! Hüseyin'e yardımda bulunmayanları zelil et! Onu öldürenleri öldür ve onları dileklerinden mahrum kıl!"
Hüseyin (a.s.)'ın doğumunun ikinci yılında Resulüllah (s.a.v.) bir yolculuğa çıkmıştı. Bu yolculuğa bir süre devam ettikten sonra birden bire durarak ağlar bir gözle istirca ayetini (inna lillahi ve inna ileyhi raciun) okudu.
Sebebini soranlara, "Cebrail Bana, Fırat nehrinin kenarında bulunan Kerbela adlı yerde oğlum Hüseyin'in öleceğinden haber verdi" buyurdu.
"Peki, onu kim öldürecektir?" sorusuna, Hz. Muhammed (s.a.v.), "Yezid denen bir şahıs onu öldürecektir. Orada bedeninin defnedildiğini, başının da armağan götürüldüğünü görüyorum. Allah'a and olsun ki! Allah, oğlum Hüseyin'in başını görüp de sevineni, nifaka düçâr eder ve kalbiyle dilini ihtilafa düşürür" buyurdular.
Resulüllah (s.a.v.) bu yolculuğundan döndükten sonra üzgün bir hâlde minbere giderek içlerinde Hasan (a.s.) ve Hüseyin (a.s.)'ın da bulunduğu bir topluluğa şunları söyledi:
"Allah'ım! Ben, Senin kulun ve peygamberin Muhammed'im ve bu iki çocuk da Benim temiz itretimden ve neslimin seçilmişlerindendirler.
Ey Rabbim! Cebrail Bana, oğlum Hüseyin'in yardımcısız kalıp öleceğinden haber verdi. Onun ölümünü Benim için mübarek et, onu şehitlerin efendisi kıl."
Orada bulunan halk bu sözleri duyunca ağlamaya başladı. Bunu gören Resulüllah (s.a.v.) onlara: "Ağlıyorsunuz da yardımcı olmuyorsunuz" diye hitapta bulundu ve şöyle devam etti: "Allah'ım! Sen kendin onun velisi ve yardımcısı ol "
İmam Ali (a.s.)'dan şöyle nakledilmektedir:
"Resulüllah (s.a.v.) bir gün bizleri görmek için eve gelmişti. Hazırladığımız yemeği ve Ümmü Eymen'in bize gönderdiği bir kâse süt ve bir kap hurmayı da yemek için ortaya bıraktık.
Resulüllah (s.a.v.) yedi, biz de yedik. Daha sonra ben (yemekten sonra) Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in ellerini yıkadım.
Hazret ellerini yüzüne ve sakalına çektikten sonra kıbleye doğru oturdu ve istediği duaları etti. Sonra (yağmur gibi) gözyaşı dökerek Kendisini üç defa yere vurdu. Biz yaptığı bu işin sebebini sormaktan korkuyorduk.
Bu esnada Hüseyin, Hazretin sırtına çıktı ve Resulüllah (s.a.v.) tekrar ağlamaya başladı. Hüseyin bu durumu görünce, "Anam babam Sana feda olsun ya Resulallah! Ağlamanızın sebebi nedir? Babacığım, şimdiye kadar sizde şahit olmadığım bir davranış gördüm" diye sorduğunda Resul-i Ekrem ona hitaben şöyle buyurdu:
"Bugün sizi ziyaret etmekten o kadar sevinçli oldum ki, şimdiye kadar öylesine sevinçli olmamıştım, ama habibim Cebrail yanıma gelerek sizlerin ölümünüzü ve ölüm yerlerinizin dağınık olduğunu Bana haber verdi; bu haber beni çok üzdü. Allah'tan sizin için hayır ve iyilik niyaz ederim." (Şerif Ebu'l Hüseyin Akikî, Ahbar-u Medine) (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Hüseyin eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.