KKTC, ABD ve AB devletlerinin baskısıyla dünya devletleri tarafından tanınmadı ve üstelik 30 yıldan beri ağır bir "Ambargo konuldu". Fakat Türkiye yılmadı ve yavru vatan olarak KKTC'yi bağrına bastı ve şu ana kadar onlara hep kol kanat oldu. Bu denge böylece son yıllara kadar devam gitti. Ama son yıllarda Türkiye'de bir "AB kara sevdası" başladı. Bu sevda böyle devam ettiği müddetçe de, (AB'deki tüm devletlerinin hıristiyan olması hasebiyle) AB tarafından, demokrasi, insan hakları ve AB'ye uyum yasaları adına, Türkiye'den, bitmez tükenmez istek ve önerileri "Paketler halinde" ortaya konuldu. Böylece bu isteklerini içeren: "Yeni yeni paketlerle, kendilerine dönük yeni yasalar geldi ve bu bitmez tükenmez paketlerin tümü, binlerce sayfa tutmasına rağmen, neredeyse doğru dürüst okunmadan ve tetkik dahi edilmeden, Meclis'e sunuldu ve yıldırım hızıyla kabul edilerek yürürlüğe girdi. Üstelik aynı AB Türkiye'ye karşı düşmanlık ve terör yapan PKK'ya da kucak açtı ve onu besledi, organize olmasına adeta yardımcı oldu. 15 - 20 yıldan beri yaklaşık olarak 40.000 küsür şehit, 100 milyar doların üstünde mali ve çok büyük ekonomik kayıplara sebep olundu. Onlar bize bu düşmanlığı yaptılar ve halen de yapmalarına rağmen, biz yine de onların arasına doludizgin girmek istemekteyiz!
Bazen, acaba aklımızda bir hatalı durum mu var diye düşünüyorum! Üstelik şimdi, bütün bunlar sanki geçmişte başımıza gelmemiş gibi bir tavır takınmaktayız.
KKTC'yi elimizden almak
istemektedirler
Üstelik bu kadar tecrübemize rağmen, bu kadar şehit vermemize rağmen, onlarla bu kadar savaşta bulunmamıza rağmen, onların Hıristiyanlık adına nasıl Osmanlı'yı batırdıklarını bilmemize rağmen, onların bütün entrikalarını anlamış olmamıza rağmen, batının bitmez tükenmez ayak oyunlarına rağmen, devamlı olarak sahte davranışlarında bulunduklarına rağmen, bizi bir bardak suda boğmak istediklerini bilmemize rağmen, bizim ezeli düşmanımız olduklarını idrak etmemize rağmen ve şu andaki ulus devletimizi, ayyıldızlı bayrağımızı, milli bütünlüğümüzü, inançlarımızı, yaşam tarzlarımızı, adet, gelenek ve göreneklerimizi dinamitlemek istediklerini açıkça belirtmelerine rağmen, yine de onların aldatmacalarına kolaylıkla kanmaktayız. Ve onlarla beraber milliyetçiliğimizi de, benliğimizi de tehlikeye sokmaktayız. Bölece hıristiyanlar arasına doludizgin ve neredeyse gözlerimiz kapalı olarak girmeye çalışmaktayız. Aslında ne onların halkları bizi istemekte, ne de bizim halkımız onları. Ama sorumlularımız adeta "Hipnoza kapılmış gibi" bu yolda ilerlemeye devam etmektedirler. Bakalım uyanmaları ne zaman olacak ve kendilerine ne zaman geleceklerdir!
Bazen, acaba aklımızda bir hatalı durum mu var diye düşünüyorum! Üstelik şimdi, bütün bunlar sanki geçmişte başımıza gelmemiş gibi bir tavır takınmaktayız.
KKTC'yi elimizden almak
istemektedirler
Üstelik bu kadar tecrübemize rağmen, bu kadar şehit vermemize rağmen, onlarla bu kadar savaşta bulunmamıza rağmen, onların Hıristiyanlık adına nasıl Osmanlı'yı batırdıklarını bilmemize rağmen, onların bütün entrikalarını anlamış olmamıza rağmen, batının bitmez tükenmez ayak oyunlarına rağmen, devamlı olarak sahte davranışlarında bulunduklarına rağmen, bizi bir bardak suda boğmak istediklerini bilmemize rağmen, bizim ezeli düşmanımız olduklarını idrak etmemize rağmen ve şu andaki ulus devletimizi, ayyıldızlı bayrağımızı, milli bütünlüğümüzü, inançlarımızı, yaşam tarzlarımızı, adet, gelenek ve göreneklerimizi dinamitlemek istediklerini açıkça belirtmelerine rağmen, yine de onların aldatmacalarına kolaylıkla kanmaktayız. Ve onlarla beraber milliyetçiliğimizi de, benliğimizi de tehlikeye sokmaktayız. Bölece hıristiyanlar arasına doludizgin ve neredeyse gözlerimiz kapalı olarak girmeye çalışmaktayız. Aslında ne onların halkları bizi istemekte, ne de bizim halkımız onları. Ama sorumlularımız adeta "Hipnoza kapılmış gibi" bu yolda ilerlemeye devam etmektedirler. Bakalım uyanmaları ne zaman olacak ve kendilerine ne zaman geleceklerdir!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006