Birleşmiş Milletlerin araştırmasına göre mülteci krizi Türkiye’nin başını oldukça ağrıtacak.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Ortadoğu Sözcüsü Rim es-Salim, Suriyeli sığınmacıların yükünü(!) en çok Türkiye’nin taşıdığını belirterek, 2013 sonunda Türkiye’deki Suriyeli sığınmacı sayısının 1 milyona ulaşabileceğini açıkladı.
Sözcü Salim, “Bu yılsonu itibarıyla sığınmacı sayısının 3 milyon 500 bine ulaşacağını tahmin ediyoruz. Onların 1 milyonu Türkiye’ye sığınmış olacak. Şu an komşu ülkelerdeki kayıtlı sığınmacı sayısı 1 milyon 400 bin, bunların 400 bini Türkiye’de” dedi.
Bizimkilerin açıkladığı resmi rakamlara göre mülteci sayısı 191 bin kişi, BM’den yapılan açıklamada ise 400 bin kişi… Ve bu yılsonu bu rakamın 1 milyona çıkacağı ifade ediliyor.
Normal şartlar altında, civar ülkelerde bir deprem, bir doğal felaket yaşansa ya da yabancı ülkelerin istilasına maruz kalınsa elbette ki dost ve müttefik bir ülke olarak onların vatandaşlarına kucağımızı açmamız, imkanlarımızı sunmamız gerekir.
Ama Suriye’deki durum böyle değildir.
Suriye’de, aynen Afganistan’da ve Irak’ta uygulandığı gibi bir işgal planlanmaktadır.
Esad yönetiminin yönettiği Suriye, işgale ve bölünmeye hayır diyen, ABD’nin ve İsrail’in taleplerini reddeden, Filistinlilere ve Lübnan’daki Hizbullah’a destek olan, batının bu ve benzeri sebeplerden ötürü rahatsız olduğu bir ülke konumunda…
Suriye’nin bu duruşunun, Türkiye’yi rahatsız eden yanı neresidir? Suriye’nin bu, olması gereken milli duruşunun Türkiye ve de Türk milletini tehdit eden en ufak bir noktası yoktur.
Suriye’den Türkiye’ye mültecilerin gelmesi, Suriye’nin dış destekli terörle sürekli vurulması, Esad yönetimine zarar verilmeye çalışılması bütün bunlar, İsrail’in, ABD’nin ve diğer batılı ülkelerin menfaatinedir.
Ama Türkiye’nin asla menfaatine değildir, hatta aleyhinedir.
Durum buyken, Türkiye’nin Suriye’ye sızan teröristlerin kampı ve askeri eğitim yuvası haline gelmesini, Esad yönetimine parasal ve değişik yöntemlerle isyan ettirilen isyancıların Türkiye’ye yerleştirilmesini anlamak asla mümkün değildir.
Suriye’de terör saldırıları da batı kaynaklıdır, Suriyeli isyancıların oluşturulup Esad’ın gücünün zayıflatılmak istenmesi de batının projesidir.
Eğer Türkiye teröristlere destek vermeseydi ve de bir proje gereği ülkemize gönderilen mültecilere kapılarını açmamış olsaydı bugün Suriye’de bu kadar insan ölmeyecekti, sorun kendiliğinden çözülecekti.
Bugün AKP hükümetinin Suriye politikası hem komşumuzda yangına neden olmaktadır hem de Türkiye’yi büyük bir mülteci sorununun içine sürüklemektedir.
Unutmayalım ki bu mülteciler, Suriye halkının bir ihtiyacına binaen bizim topraklarımızda değildir, batının bir planı ve projesi için buradadır.
Ve eyalet sistemine geçişin konuşulduğu, özerk devlet söylemlerinin havalarda uçuştuğu, Apo’nun talimatlarıyla bu yönde anayasa hazırlığında olunduğu kritik süreçte, kendi yöneticilerine -hak etmediği halde- isyan eden bu mülteciler ülkemizde ne tür sorunlara yol açar ileride göreceğiz.
Bir batı ve İsrail planının gereği bizim coğrafyamıza gelen bu mülteciler, yarınki talimat Türkiye’nin aleyhine olursa sizce nasıl davranacak?
Kendi yöneticisine isyan edenler, “el”in yöneticisine neler yapmaz?
İşte Akçakale sınır kapısında ve kamplarda bugünlerde yaşanan çatışmalar, bundan sonra yaşanacakların işaretleridir.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Ortadoğu Sözcüsü Rim es-Salim, Suriyeli sığınmacıların yükünü(!) en çok Türkiye’nin taşıdığını belirterek, 2013 sonunda Türkiye’deki Suriyeli sığınmacı sayısının 1 milyona ulaşabileceğini açıkladı.
Sözcü Salim, “Bu yılsonu itibarıyla sığınmacı sayısının 3 milyon 500 bine ulaşacağını tahmin ediyoruz. Onların 1 milyonu Türkiye’ye sığınmış olacak. Şu an komşu ülkelerdeki kayıtlı sığınmacı sayısı 1 milyon 400 bin, bunların 400 bini Türkiye’de” dedi.
Bizimkilerin açıkladığı resmi rakamlara göre mülteci sayısı 191 bin kişi, BM’den yapılan açıklamada ise 400 bin kişi… Ve bu yılsonu bu rakamın 1 milyona çıkacağı ifade ediliyor.
Normal şartlar altında, civar ülkelerde bir deprem, bir doğal felaket yaşansa ya da yabancı ülkelerin istilasına maruz kalınsa elbette ki dost ve müttefik bir ülke olarak onların vatandaşlarına kucağımızı açmamız, imkanlarımızı sunmamız gerekir.
Ama Suriye’deki durum böyle değildir.
Suriye’de, aynen Afganistan’da ve Irak’ta uygulandığı gibi bir işgal planlanmaktadır.
Esad yönetiminin yönettiği Suriye, işgale ve bölünmeye hayır diyen, ABD’nin ve İsrail’in taleplerini reddeden, Filistinlilere ve Lübnan’daki Hizbullah’a destek olan, batının bu ve benzeri sebeplerden ötürü rahatsız olduğu bir ülke konumunda…
Suriye’nin bu duruşunun, Türkiye’yi rahatsız eden yanı neresidir? Suriye’nin bu, olması gereken milli duruşunun Türkiye ve de Türk milletini tehdit eden en ufak bir noktası yoktur.
Suriye’den Türkiye’ye mültecilerin gelmesi, Suriye’nin dış destekli terörle sürekli vurulması, Esad yönetimine zarar verilmeye çalışılması bütün bunlar, İsrail’in, ABD’nin ve diğer batılı ülkelerin menfaatinedir.
Ama Türkiye’nin asla menfaatine değildir, hatta aleyhinedir.
Durum buyken, Türkiye’nin Suriye’ye sızan teröristlerin kampı ve askeri eğitim yuvası haline gelmesini, Esad yönetimine parasal ve değişik yöntemlerle isyan ettirilen isyancıların Türkiye’ye yerleştirilmesini anlamak asla mümkün değildir.
Suriye’de terör saldırıları da batı kaynaklıdır, Suriyeli isyancıların oluşturulup Esad’ın gücünün zayıflatılmak istenmesi de batının projesidir.
Eğer Türkiye teröristlere destek vermeseydi ve de bir proje gereği ülkemize gönderilen mültecilere kapılarını açmamış olsaydı bugün Suriye’de bu kadar insan ölmeyecekti, sorun kendiliğinden çözülecekti.
Bugün AKP hükümetinin Suriye politikası hem komşumuzda yangına neden olmaktadır hem de Türkiye’yi büyük bir mülteci sorununun içine sürüklemektedir.
Unutmayalım ki bu mülteciler, Suriye halkının bir ihtiyacına binaen bizim topraklarımızda değildir, batının bir planı ve projesi için buradadır.
Ve eyalet sistemine geçişin konuşulduğu, özerk devlet söylemlerinin havalarda uçuştuğu, Apo’nun talimatlarıyla bu yönde anayasa hazırlığında olunduğu kritik süreçte, kendi yöneticilerine -hak etmediği halde- isyan eden bu mülteciler ülkemizde ne tür sorunlara yol açar ileride göreceğiz.
Bir batı ve İsrail planının gereği bizim coğrafyamıza gelen bu mülteciler, yarınki talimat Türkiye’nin aleyhine olursa sizce nasıl davranacak?
Kendi yöneticisine isyan edenler, “el”in yöneticisine neler yapmaz?
İşte Akçakale sınır kapısında ve kamplarda bugünlerde yaşanan çatışmalar, bundan sonra yaşanacakların işaretleridir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025