Anadolu şenleniyor. İnsanımız baharla yeşeren güzelliklerin tadını çıkararak enerji depoluyor.
Son bir kaç yıldır yaşadığımız ekonomik siyasi sıkıntılar bir nebze de olsa unutuluyor.
Anadolumuzu dolaşıyoruz. Baharla gelen bu güzellik, bu şölen, Prof. Dr. Haydar Baş'ın estirdiği bağımsızlık rüzgarı ile birleşince gözlerin içi parlıyor, insanımızın yüzü gülüyor.
Bağımsız Türkiye Partisi'nin tanıtım ve katılım geceleri tam bir şölene, törene dönüşüyor.
Her hafta sonu iki gece üst üste Anadolumuzun büyük illerine taşınıyor bu coşku.
Cumartesi gecesi Kayseri'deydik. Pazar gecesi Elazığ'da.
İkindi saatlerinde Kayseri'ye vardığımızda masmavi gökyüzü, ak saçlı, görkemli Erciyes ve güleç, hayat dolu, enerji dolu Kayserili hemşehrilerimiz kucağını açmış sayın Haydar Baş'ı ve BTP'yi bağrına basıyordu.
BTP'nin katılım programına saatler vardı. Ama Kayserili düğün gecelerinde, evlerde, mağazalarında Prof. Dr. Baş'ı konuşuyordu.
Girdiğimiz berber dükkanındaki 17-18'inde gençler, Haydar Baş beyin gelişin duyan ve koruma görevi ile bizi kucaklayan sivil polislerimizle hemen derin sohbete koyulduk.
Bağımsız Türkiye'nin yeniden inşası için Haydar Baş beyin neler düşündüğünü inanın onlardan dilendik.
Bir sivil polisimiz Kayseri'deki havayı şöyle yansıttı:
"Kayserili, Prof. Dr. Haydar Baş'ı takdirle izliyor ve buraya geleceğini duyan Kayserililer bir haftadır heyecanla onu bekliyor. Onu herhangi bir partinin lideri olarak değil vatanına, milletine, devletine sahip çıkacak lider olarak görüyor."
Gerçekten de Kayseri insanı fıkralarda anlatıldığı gibi çok arif insanlar. Kayseri'nin duyguları ile BTP'nin projeleri, Prof. Dr. Haydar Baş'ın idealleri öylesine örtüşüyor ki...
Kayserililer yıllardır siyasetçilerin tahrik ettiği din-devlet, vatan-millet, sivil-asker tartışmalarını elinin tersi ile itmiş, Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllardır savunduğu devlet-millet, vatan-bayrak, sivil-asker, din-milliyet kavramlarını bir bütün görmüş ve bu değerler etrafında kenetlenerek hizmet etmek isteyen BTP'ye koşmuştu.
Gece saat 20.00'de tıklım tıklım dolmuş, sokaklara taşmıştı.
Kayserili salonda adeta tek bir bünye olmuştu. Bir şenlik, bir coşku, bir şölen, bir bayram ki görmeliydiniz.
Prof. Dr. Haydar Baş salona girdiğinde salondaki coşku ve heyecan doruğa çıkmış, o an konuşmamı yapmak üzere kürsüdeydim, adeta nutkum tutulmuştu. Kendime geldikten sonra "Üstadımız hoş geldiniz" diyebilmiştim.
Ali Altun'un şarkıları ile, Prof. Dr Haydar Baş beyin salonla birlikte söylediği Tuna Türküsü ile Kayserili şaha kalkıyordu.
Ve beklenen an gelmiş, üniversite tahsilini Kayseri'de yaptığı için Kayserili'nin ayrıca aşinası olduğu Prof. Dr. Haydar Baş kürsüye çıkınca "üstad üstad" çığlıklarına Kayserili "hünkâr, hünkâr" diye eşlik etmişti.
Bu da "Üstadın Kaysericesiydi herhalde.
Haydar Baş bey, bu coşku selinin arasında konuşması ile adeta şelale gibi çağıldıyordu.
Yürekten kopan uyarılar, çile ürünü fikirler ve göz açıcı projelerini saydıkça salon coşuyordu.
Özetle Haydar Baş, "Ben Kayserilinin hayata geçirdiği inanışı, anlayışı, çalışma tarzını ve projelerini tüm Türkiye'ye taşıyalım" diyordu.
Kayserili mesajı almış, Haydar Baş'ın "Var mısınız sabah erkeden insanımıza koşup onları BTP üyesi yapmaya" çağrısına üç kez tek bir ağızdan "Varız, varız, varız" diye haykırmıştı.
Şu Kayseri'yi bu geceden sonra daha bir sevdim.
Anadolu ne kadar bitirilse de hayat fışkırıyor.
Yeter ki can suyunu açığa çıkaracak bir İbrahim eli ve ayağı değsin.
Haydar Baş, çarıklarını giyerek susayan Anadolu bozkırını yeniden yeşertmek, susuzluktan dudağı çatlamış Anadolu insanını suya kavuşturmak için koşuyor. Ve insanımıza "aradığın sendedir, sende" dedikçe insanımız ona koşuyor.
Son bir kaç yıldır yaşadığımız ekonomik siyasi sıkıntılar bir nebze de olsa unutuluyor.
Anadolumuzu dolaşıyoruz. Baharla gelen bu güzellik, bu şölen, Prof. Dr. Haydar Baş'ın estirdiği bağımsızlık rüzgarı ile birleşince gözlerin içi parlıyor, insanımızın yüzü gülüyor.
Bağımsız Türkiye Partisi'nin tanıtım ve katılım geceleri tam bir şölene, törene dönüşüyor.
Her hafta sonu iki gece üst üste Anadolumuzun büyük illerine taşınıyor bu coşku.
Cumartesi gecesi Kayseri'deydik. Pazar gecesi Elazığ'da.
İkindi saatlerinde Kayseri'ye vardığımızda masmavi gökyüzü, ak saçlı, görkemli Erciyes ve güleç, hayat dolu, enerji dolu Kayserili hemşehrilerimiz kucağını açmış sayın Haydar Baş'ı ve BTP'yi bağrına basıyordu.
BTP'nin katılım programına saatler vardı. Ama Kayserili düğün gecelerinde, evlerde, mağazalarında Prof. Dr. Baş'ı konuşuyordu.
Girdiğimiz berber dükkanındaki 17-18'inde gençler, Haydar Baş beyin gelişin duyan ve koruma görevi ile bizi kucaklayan sivil polislerimizle hemen derin sohbete koyulduk.
Bağımsız Türkiye'nin yeniden inşası için Haydar Baş beyin neler düşündüğünü inanın onlardan dilendik.
Bir sivil polisimiz Kayseri'deki havayı şöyle yansıttı:
"Kayserili, Prof. Dr. Haydar Baş'ı takdirle izliyor ve buraya geleceğini duyan Kayserililer bir haftadır heyecanla onu bekliyor. Onu herhangi bir partinin lideri olarak değil vatanına, milletine, devletine sahip çıkacak lider olarak görüyor."
Gerçekten de Kayseri insanı fıkralarda anlatıldığı gibi çok arif insanlar. Kayseri'nin duyguları ile BTP'nin projeleri, Prof. Dr. Haydar Baş'ın idealleri öylesine örtüşüyor ki...
Kayserililer yıllardır siyasetçilerin tahrik ettiği din-devlet, vatan-millet, sivil-asker tartışmalarını elinin tersi ile itmiş, Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllardır savunduğu devlet-millet, vatan-bayrak, sivil-asker, din-milliyet kavramlarını bir bütün görmüş ve bu değerler etrafında kenetlenerek hizmet etmek isteyen BTP'ye koşmuştu.
Gece saat 20.00'de tıklım tıklım dolmuş, sokaklara taşmıştı.
Kayserili salonda adeta tek bir bünye olmuştu. Bir şenlik, bir coşku, bir şölen, bir bayram ki görmeliydiniz.
Prof. Dr. Haydar Baş salona girdiğinde salondaki coşku ve heyecan doruğa çıkmış, o an konuşmamı yapmak üzere kürsüdeydim, adeta nutkum tutulmuştu. Kendime geldikten sonra "Üstadımız hoş geldiniz" diyebilmiştim.
Ali Altun'un şarkıları ile, Prof. Dr Haydar Baş beyin salonla birlikte söylediği Tuna Türküsü ile Kayserili şaha kalkıyordu.
Ve beklenen an gelmiş, üniversite tahsilini Kayseri'de yaptığı için Kayserili'nin ayrıca aşinası olduğu Prof. Dr. Haydar Baş kürsüye çıkınca "üstad üstad" çığlıklarına Kayserili "hünkâr, hünkâr" diye eşlik etmişti.
Bu da "Üstadın Kaysericesiydi herhalde.
Haydar Baş bey, bu coşku selinin arasında konuşması ile adeta şelale gibi çağıldıyordu.
Yürekten kopan uyarılar, çile ürünü fikirler ve göz açıcı projelerini saydıkça salon coşuyordu.
Özetle Haydar Baş, "Ben Kayserilinin hayata geçirdiği inanışı, anlayışı, çalışma tarzını ve projelerini tüm Türkiye'ye taşıyalım" diyordu.
Kayserili mesajı almış, Haydar Baş'ın "Var mısınız sabah erkeden insanımıza koşup onları BTP üyesi yapmaya" çağrısına üç kez tek bir ağızdan "Varız, varız, varız" diye haykırmıştı.
Şu Kayseri'yi bu geceden sonra daha bir sevdim.
Anadolu ne kadar bitirilse de hayat fışkırıyor.
Yeter ki can suyunu açığa çıkaracak bir İbrahim eli ve ayağı değsin.
Haydar Baş, çarıklarını giyerek susayan Anadolu bozkırını yeniden yeşertmek, susuzluktan dudağı çatlamış Anadolu insanını suya kavuşturmak için koşuyor. Ve insanımıza "aradığın sendedir, sende" dedikçe insanımız ona koşuyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014