Kavuşmak

Muhterem üstadımız, çağın bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in, baş makalelerinden birinin başlığı 'Arayış' idi.

Türk gençliğini, Ehl-i Beyt mayası ile kemale erdiren Baş Hocamız, bu kavram ve bunu besleyen kavramları, kavramın çıkış noktalarını gergef gibi nakış nakış işledi.

İnsanı, bir hekim gibi seyredip, muayene, teşhis, tedavi formülü ile kâmil insan kalıbına soktu. Eğitti. Öğretti. Önce İnsan dedi. İnsanı yetiştirdi. Kâinatın bir tek insan modeli var. Ehl-i Beyt insan modeli. Türk insan modeli... Türk medeniyeti.

Hasan Fatih Çakır'ın ifadeleriyle, Atatürk kâinata bu ruhu taşıdı. Tarih bilincini buna göre verdi. Bunun üzerine bina etti. Hedefimiz bu medeniyet intizamına kavuşmaktır. Bunu ancak, bu maya ile mayalanan İcmal gençliği başaracaktır. 

Muhterem bilgemizin oğlu, Genel Başkanımız, Hukukçu Hüseyin Baş, ilmi, gayreti, manevi dinamikleri, feraseti, çağın fen ve siyasetini yüksek noktadaki algı ve takibi, yöneticilik, sahiplenme büyüklüğü ile liderimiz olmuştur. Muhterem hocamızın arzu ettiği hedeflere kavuşturacaktır.

Bağımsız Türkiye Partisi, sıradan bir grup, hizip, parti değildir. İdealdir. Her an hayır ile dirilmektir. Her an nefsini bilmektir.  Allah rızasını esas almaktır. Rabıtadır. Her an muhterem Hocamızın yanında takındığımız hareket ölçüsüdür. 

Yazı başlığını kavuşmak kelimesini açıklamak ve bir yere varmak için yazdım. Nereye doğru gidiyor?

Sahilden ayrıldık. Denizlere açıldık. Bazen durgun ve sessiz sularda giderken bazen dalgalar arasında gidilen menzildir, kavuşmak.

Tarlaya tohum serpmektir, beklemektir, başakları tel olmuş mahsule ermektir kavuşmak. Anne sütünden kana kana içmektir.

İçin için yanmaktır, sebil sebil akmaktır. 

Kavuşmak, Kur'an-ı Kerim'dir. Kavuşmak, canlı Kur'an, Ehl-i Beyt'tir. Hz. Fatıma (a.s), İmam Ali (a.s), İmam Hasan (a.s) İmam Hüseyin (a.s)'dır. Hamse-i Âl-i Aba'dır.

Kavuşmak, cennet kadınlarının efendisi, analar anası Hz. Fatıma'dır.

Kavuşmak, Allah'ın kılıcı, Sertac-ı evliya, İlim Şehri'nin kapısı, âleme Hızır, canlara sefa, la feta illa Ali la seyfe illa Zülfikar sahibi İmam Ali'dir.

Kavuşmak, Muaviye fitnelerini bertaraf eden, Allah Resulü'nün (s.a.a) cennet gençlerinin efendisi buyrulan, hayatta iken Cebrail elinden cennet meyvesi yiyen, yüksek ahlak ve hikmet sahibi İmam Hasan'dır.

Kavuşmak, Şehid-i dest-i Kerbela, hak bildiği yola baş koyan, Hak ile olan, hakkın hesabında olan, dini, dünya çıkarları için ayaklar altında kullanmaya çalışan Muaviye soyu ve zihniyetini, şehadeti ve varlığı ile yıkan, kıyamete kadar göklerin damla damla bazen sağanak sağanak ağladığı büyük şehit, Fırat'ın ezelden hasretine koştuğu İmam, kıyamete kadar şairlerin, âlimlerin, ariflerin gönlünü aşk ateşi ile yakan İmam Hüseyin'dir.

Kavuşmak murattır. Kavuşmak candır. Kavuşmak sevinçtir. 

Kavuşmak, Ferhat ile şirin, Leyla ile Mecnun'dur.

Kavuşmak zaferdir. Çiçektir, güldür, meyve veren bahçedir. Yüzün gülmesi, kalbin ferahlamasıdır.

Kavuşmak mesafelerin sona ermesidir.

Dünya sahnesindeki oyun, eğlencenin bitmesidir.  Ebedi âlem ile Allah'ın rızası ve Cemali ile neticelenen anlamdır.

Kavuşmak, can bulmaktır, sefadır, özgürce dalgalanan bayraktır.

Kavuşmak, sınavı kazanmaktır. Yaşamaktır. Ümit, hoşgörü, değer, var oluş hazinelerine sahip olmaktır. Basamakları tamamlamak, yokuşları aşmak, ovaları, sarp yokuşları geçmektir.

Acılardan, her türlü saldırılardan, haset ve fesat eden, ayakların altına diken koyan, yüzüne nazar, malını talan etmek isteyenlerin elinden, yerinden, kolundan, tuzaklarından kurtulmaktır.

Kavuşmak, Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızdır.

Kavuşmak O'dur.