Gırtlağımıza kadar borca battık. Ülkemiz, borçlular ülkesine döndü. Devletimiz borçlu, özel sektörümüz borçlu, halkımız da borçlu. En büyük tehlike, bu borçların çoğunun dış borç olması ve bağımlılığımızı artırmasıdır. Bir başka deyişle, milletçe yabancı tefeciler tarafından soyuluyoruz. Ülkemizi idare edenler, bu durumdan üzüntü duyuyor, endişe ediyor ve kurtulmak için uğraşıyor mu? Hayır, tam aksine "güven sağladığımız için yabancılar bize borç veriyor" diyerek övünüyorlar. Halbuki borçlandırma, sömürücülerin sömürecekleri ülkelere karşı uyguladıkları yöntemlerden biri ve en önemlisidir.Bugüne kadar kamu ve özel sektörün dış borcunu birbirinden ayıran, "özel sektörün borcu bizi ilgilendirmez" diyen bir hükümet olmadı. Bu ilk de AKP hükümetine aittir. Böyle bir ayırım yapılmaz, çünkü özel sektörün aldığı borçlar da devlet garantisindedir. Özel sektör, devlet kâğıtlarını teminat olarak verip dış borç alıyor, yani özel sektörün eliyle borçlanan devlettir. Devlet garantisi olmadan, özel sektör bir dolar borçlanamaz. Bir kriz anında devlet "özel sektörün borçları bizi ilgilendirmez" diyemez. Dese bile, IMF bu borçları ödemeye onu mecbur eder . Nitekim 2001 krizinde böyle olmuştur. Ecevit hükümeti, IMF'den ek kredi talebinde bulundu, IMF de özel bankaların borçlarını kabul etmesini şart koşmuştur. Çaresiz kalan hükümet, bunu kabul edince, hortumlanan bankaların borçları milletin sırtına vuruldu. Yarın öbür gün bir kriz çıktığında, yine aynısı yapılacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Özel sektöre borç verenler, hem devletten, hem de IMF'den, bu güvenceyi alıyorlar. Dahası, dış borç, ister kamunun, ister özel sektörün olsun, onu ödeyen millettir. Özel sektörün borcu da kamununki gibi dövizdir, döviz olarak ödenecektir. Döviz olarak ödenen her borç, bu millete ait kaynağın yabancılara aktarılması demektir.Halktan saklanan bir başka gerçek de şudur: Özel sektör, dışarıdan aldığı dövizin bir kısmını YTL'ye çevirip devlete satmaktadır. Hükümet, dış borçlanmada özel sektörü yani özel bankaları aracı kılmaktadır. Bu uygulamadan özel bankalar, büyük kazançlar elde etmektedir. Şöyle ki, özel bankalar, düşük maliyetle aldığı dövizi, daha yüksek maliyetle devlete satıyor, aradaki farkı da cebine indiriyor. Bu kazancı sağlayan bankalara sorarsanız, elbette "ekonomi iyiye gidiyor" diyeceklerdir. Sözün özü, iç borçlanmamız, dış borçlanmaya bağlı olarak artmaktadır. Görünüşte kamunun dış borcu yavaşlamakta, iç borcu artmaktadır. Ama, aslında artan dış borçlardır. Şimdi gelin, biraz da AKP'nin dış borcun milli gelire oranının azalmasıyla övünmesini irdeleyelim. Bu da, bir övünç vesilesi olamaz. Zira zikredilen oran, dövizin ucuz, YTL'nin değerli olmasından kaynaklanmaktadır. Döviz yükseldiğinde, bu oran alt-üst olacaktır. Farzedelim ki, döviz yükselmedi ve yükselmeyecektir. Yine bu oran, bir başarı olarak gösterilemez. Çünkü dış borç, milli gelirle ödenmiyor. Onun için milli gelirin artması, borçların ödeneceği anlamına gelmez. Dış borç dövizdir, dövizle ödenecektir. Sürekli cari açık veren bir ülkede, dış borcun milli gelire oranı ile övünmek züğürt tesellisidir. Onu bırakın, dış borç daha az olsa bile, cari açık veren bir ülkede, bu borcu ödeme imkânı yoktur. Kaldı ki, cari açık da bir çeşit dış borçtur. Cari açık sıcak para ile kapatılıyor, sıcak para da yabancıların parasıdır, faiz için gelmekte, faizle birlikte çıkacaktır. Aslında, cari ve bütçe açığını kapatmak için borçlanmak, batmakla eşanlamlıdır. Bir devlet, ancak yatırım için borçlanabilir. Ülkemizde ise yatırım için borçlanmak tarihe karışmıştır. Öyle bir hale düştük ki, devlet, kime borçlu olduğunu dahi bilmemektedir. Hazine, yabancı para cinsinden tahvil ve bono çıkarıyor. Bunları özel ve tüzel kişiler satın alıyor. Kim alıyor? Bilen yok. İdarecilere bakarsanız, ortalık güllük gülistanlık. Halk da gerçeklerden habersiz. İdarecilerin övünmelerine bakarak teselli buluyor. Bu övünme, dövünmeye dönmeden, halkın uyanmasını ümit ediyoruz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018