Hani bir deyim vardır, "Dinime dahleden bari Müselman olsa" diye? CHP lideri Baykal, başörtüsü yasağı bağlamında öyle konuşmalar yapıyor ki... M.E.Koç'un yazısı...
BAŞÖRTÜSÜNÜ KARARTMA ORKESTRASIHani bir deyim vardır, "Dinime dahleden bari Müselman olsa" diye? CHP lideri Deniz Baykal, başörtüsü yasağı bağlamında öyle konuşmalar yapıyor ki, halkı, adeta bu deyim ekseninde, AKP'nin kucağına sürüklüyor. Baykal öyle şeyler konuşuyor ki, millet, dinime dahleden CHP olacağına AKP olsun deme noktasına geliyor. Halk, CHP'nin halktan ve halkın değerlerinden kopuk vaziyetini ve akıl-almaz çıkışlarını görünce; halk, böyle bir CHP ve Baykal dinime dahl edeceğine, AKP dahlederse etsin, ekonomiyi batırırsa AKP batırsın, vatanı satıyorsa AKP satsın, kilise evler açıyorsa AKP açsın? kıvamına geliyor. Böylece başörtüsü dalaşlarıyla, AKP'nin bunca vahim icraatları örtülüyor.Sadece Baykal değil tabii? Ülkede başörtüsü karşıtı bir "meydan ve ekran orkestrası" oluştu; Kur'an ayetlerini kendi karşıt veya gevşek yorumlarına alet ederek "İslam'ın ilk günlerinden bu yana yaşana gelen başörtüsü ve tesettür emri"ni karartmaya kalkışan mürekkep yalamışlar türedi. Mürekkep yalamış olmaları münasebetiyle, halkın gönlünü rahatça karartıyorlar. Karartma tefsirciliği yapıyorlar.Bu orkestranın ilk şeflerinden biri Yaşar Nuri'ydi? Göğüsleri örtmektir, uydurmasıyla bir çığır açmıştı Moon seanslarından geçtiği sıralarda; o minval üzere gidiyor Öztürk? Hürriyet'in Özdemir İnce'si de ondan esinleniyor. Bir de Muhammed bin Hamza diye birini yakalamış tozlu rafların arasında? Başörtüsünün İslam'da var olmadığını ispat eylemek için, ona sarılıyor; İnce'nin derdine bak. Bu arada Mason Locaları, Lionslar, rektörler sahne aldılar? vs.İş bu "klasik karşıt orkestra" ile kalsa; ne gariptir ki, milliyetçi geçinenler de aynı değirmene su taşımaya başladılar.Eski ilahiyatçılar kış uykusuna yatınca; fırsattan istifade ile, Şahin Filiz namlı yeniyetme bir garip ilahiyatçı türeyiverdi ortalıkta; Hulki Cevizoğlu meydan açtı... Ceviz kabuğu değil, incir çekirdeğini bile doldurmayacak türden safsata ve şahsi yorumlarla "başörtüsü emri"ni karartmaya yelteniyorlar. Bu "karartma orkestrası"nın uydurma tefsir ve indî yorumları etkili olacak ki, Yeniçağ'ın Arslan Bulut'u bile "Türban formu, Türk-İslam geleneğinde yok! İslâmiyetin doğduğu Mekke ve çevresinde de hiçbir zaman olmadı!" diyor. Başlıyor o da uydurma tefsirlere; "Örtülmesi gereken yer, 'cuub'tur, hani son zamanlarda televizyon spikerleri dahi göğüslerini gösteriyor ya, işte yasaklanan budur. Örtülecek yer, kadının süsleridir!... Mesele, uydurma hadislerden çıkıyor." Bu kadarına da pes doğrusu... Dam üstüne saksağan, öter Allah deyu deyu?Uydurma fetvacılar heyeti ve karatma orkestrasının şefliğini şimdilerde Baykal yapıyor? Baykal, imamlığa soyunuverdi. Moon seanslarının esintisinden mi bilinmez, "tüm dinleri örtünme işinde cem etmiş" Baykal, öyle fetvalar sallıyor, öyle yorumsamalara sarılıyor ki; ne siyasete uygun, ne dine, ne de halkımızın bugüne kadar yaşaya geldiği kültürel ve sosyal değerlere?"Bu getirilen düzenleme, milletimizin, tarihimizin, geleneklerimizin, kültürümüzün bir parçası olmayan, dışardan Türkiye'ye belli siyasi amaçlarla dayatılmış olan ithal bir kıyafetin, Türkiye'de devlet sisteminin içine doğru gelişmesinin önünü açmıştır. Gelen, Anadolu'daki kadınlarımızın yaşmağı, başörtüsü değildir. Gelen, Arap-Vahabi, Abbasi-Emevi İslam yorumunun, Türkiye'ye yönelik projelerinin bir simgesi olarak, Türkiye'deki işbirlikçileriyle birlikte Anadolu halkına dayatmaya başladığı bir yabancı üniformadır? İslamiyetten önce örtünme vardır. Bütün dinlerde örtünme vardır. Sanmayın ki örtünme sadece İslamiyet'te var. Hıristiyanlıkta da, Musevilikte de örtünme var. Bütün dünyada örtünme var? O zamana kadar örtünme arkaya doğru yapılırken, İslamiyet, örtünün öne doğru kullanılması gereğini söylemiş; Kuranı Kerim, 2 ayrı süresinde, çeşitli ayetlerde, bunu ifade etmiş? İbadetin içinde tesettür var mı? Yani namazı bozmuyorsa, toplumsal yaşamda saçın bir kısmının gözükmesi niye sorun oluyor? Türban konusunun altında ne yatıyor? İslamiyet'in hangi anlamda icabıdır, hangi önemde bir icabıdır, hangi biçimde bir örtünme İslamiyet'in icabıdır? Mesela daha önce Cahiliye döneminde cariyeler çıplak dolaşıyormuş. Onlardan, mümin kadınların ayrılması için Kuranı Kerim, telkinler, tavsiyeler yapmış. Bütün bunlar doğru. Bunlarda mesele yok... Şimdi birden bire, bu örtünmeyle ilgili bir önemli, yeni radikalleşme, bir yeni maksimum yorum dayatması ortaya konmaya başlandı. Bu dışardan Türkiye'ye ithaldir. Örtünme fikri değil, bu örtünme biçiminin Türkiye'ye dayatılması, bir ithal dayatmadır. Anadolu'da böyle bir olay yoktur."Baykal böyle şeyler konuştukça, millet, dinime dahleden CHP olacağına AKP olsun deme noktasına geliyor. Baykal, cilası dökülmüş AKP'ye çalışıyor, Müslümanlık cilası çekiyor.Gidişat gösteriyor ki, Baykal, daha çok yorumsamalar yapacak. Baykal, herhalde, bu konuştuklarının millete veya devlete faydası olduğunu zannediyor? Yok, kimseye faydası yok. Ya da bilerek konuşuyor. Baykal, ipe sapa gelmez teo-politik yorumsamalarıyla, hem milletin de gönlünü karartıyor, hem başörtsünü, hem de vatandaşın temel haklarını yaşamasını teminat alan "devletin laiklik yönünü" de? Baykal gibi az-çok mürekkep yalamış adamların işleri yokmuş gibi imamlığa soyunup "karartma fetvaları vermeye" kalkışması, kara cahilinkinden çok daha koyu oluyor. Baksanıza, Yaşar Nuri'nin yanı sıra milliyetçi geçinenler de Baykal'ın karartma orkestrasında yer tuttular? Bu sebeple, köşe dostum A. Faik Nabi'ye, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nun 1993'te "İslam'a göre başörtüsü ve örtünmenin farz olduğu"nu açıklayan "detaylı karar"ını yayınlamasını rica ettim. Sağ olsun; bugün onu yayınlıyor, yarın, kadınların namazda da başlarının örtülü olması gerektiğine dair aynı Yüksek Kurul'un kararını yayınlayacak? Okumanızı tavsiye ederim.
Mehmet Emin KOÇ / meminkoc@yenimesaj.com.tr
BAŞÖRTÜSÜNÜ KARARTMA ORKESTRASIHani bir deyim vardır, "Dinime dahleden bari Müselman olsa" diye? CHP lideri Deniz Baykal, başörtüsü yasağı bağlamında öyle konuşmalar yapıyor ki, halkı, adeta bu deyim ekseninde, AKP'nin kucağına sürüklüyor. Baykal öyle şeyler konuşuyor ki, millet, dinime dahleden CHP olacağına AKP olsun deme noktasına geliyor. Halk, CHP'nin halktan ve halkın değerlerinden kopuk vaziyetini ve akıl-almaz çıkışlarını görünce; halk, böyle bir CHP ve Baykal dinime dahl edeceğine, AKP dahlederse etsin, ekonomiyi batırırsa AKP batırsın, vatanı satıyorsa AKP satsın, kilise evler açıyorsa AKP açsın? kıvamına geliyor. Böylece başörtüsü dalaşlarıyla, AKP'nin bunca vahim icraatları örtülüyor.Sadece Baykal değil tabii? Ülkede başörtüsü karşıtı bir "meydan ve ekran orkestrası" oluştu; Kur'an ayetlerini kendi karşıt veya gevşek yorumlarına alet ederek "İslam'ın ilk günlerinden bu yana yaşana gelen başörtüsü ve tesettür emri"ni karartmaya kalkışan mürekkep yalamışlar türedi. Mürekkep yalamış olmaları münasebetiyle, halkın gönlünü rahatça karartıyorlar. Karartma tefsirciliği yapıyorlar.Bu orkestranın ilk şeflerinden biri Yaşar Nuri'ydi? Göğüsleri örtmektir, uydurmasıyla bir çığır açmıştı Moon seanslarından geçtiği sıralarda; o minval üzere gidiyor Öztürk? Hürriyet'in Özdemir İnce'si de ondan esinleniyor. Bir de Muhammed bin Hamza diye birini yakalamış tozlu rafların arasında? Başörtüsünün İslam'da var olmadığını ispat eylemek için, ona sarılıyor; İnce'nin derdine bak. Bu arada Mason Locaları, Lionslar, rektörler sahne aldılar? vs.İş bu "klasik karşıt orkestra" ile kalsa; ne gariptir ki, milliyetçi geçinenler de aynı değirmene su taşımaya başladılar.Eski ilahiyatçılar kış uykusuna yatınca; fırsattan istifade ile, Şahin Filiz namlı yeniyetme bir garip ilahiyatçı türeyiverdi ortalıkta; Hulki Cevizoğlu meydan açtı... Ceviz kabuğu değil, incir çekirdeğini bile doldurmayacak türden safsata ve şahsi yorumlarla "başörtüsü emri"ni karartmaya yelteniyorlar. Bu "karartma orkestrası"nın uydurma tefsir ve indî yorumları etkili olacak ki, Yeniçağ'ın Arslan Bulut'u bile "Türban formu, Türk-İslam geleneğinde yok! İslâmiyetin doğduğu Mekke ve çevresinde de hiçbir zaman olmadı!" diyor. Başlıyor o da uydurma tefsirlere; "Örtülmesi gereken yer, 'cuub'tur, hani son zamanlarda televizyon spikerleri dahi göğüslerini gösteriyor ya, işte yasaklanan budur. Örtülecek yer, kadının süsleridir!... Mesele, uydurma hadislerden çıkıyor." Bu kadarına da pes doğrusu... Dam üstüne saksağan, öter Allah deyu deyu?Uydurma fetvacılar heyeti ve karatma orkestrasının şefliğini şimdilerde Baykal yapıyor? Baykal, imamlığa soyunuverdi. Moon seanslarının esintisinden mi bilinmez, "tüm dinleri örtünme işinde cem etmiş" Baykal, öyle fetvalar sallıyor, öyle yorumsamalara sarılıyor ki; ne siyasete uygun, ne dine, ne de halkımızın bugüne kadar yaşaya geldiği kültürel ve sosyal değerlere?"Bu getirilen düzenleme, milletimizin, tarihimizin, geleneklerimizin, kültürümüzün bir parçası olmayan, dışardan Türkiye'ye belli siyasi amaçlarla dayatılmış olan ithal bir kıyafetin, Türkiye'de devlet sisteminin içine doğru gelişmesinin önünü açmıştır. Gelen, Anadolu'daki kadınlarımızın yaşmağı, başörtüsü değildir. Gelen, Arap-Vahabi, Abbasi-Emevi İslam yorumunun, Türkiye'ye yönelik projelerinin bir simgesi olarak, Türkiye'deki işbirlikçileriyle birlikte Anadolu halkına dayatmaya başladığı bir yabancı üniformadır? İslamiyetten önce örtünme vardır. Bütün dinlerde örtünme vardır. Sanmayın ki örtünme sadece İslamiyet'te var. Hıristiyanlıkta da, Musevilikte de örtünme var. Bütün dünyada örtünme var? O zamana kadar örtünme arkaya doğru yapılırken, İslamiyet, örtünün öne doğru kullanılması gereğini söylemiş; Kuranı Kerim, 2 ayrı süresinde, çeşitli ayetlerde, bunu ifade etmiş? İbadetin içinde tesettür var mı? Yani namazı bozmuyorsa, toplumsal yaşamda saçın bir kısmının gözükmesi niye sorun oluyor? Türban konusunun altında ne yatıyor? İslamiyet'in hangi anlamda icabıdır, hangi önemde bir icabıdır, hangi biçimde bir örtünme İslamiyet'in icabıdır? Mesela daha önce Cahiliye döneminde cariyeler çıplak dolaşıyormuş. Onlardan, mümin kadınların ayrılması için Kuranı Kerim, telkinler, tavsiyeler yapmış. Bütün bunlar doğru. Bunlarda mesele yok... Şimdi birden bire, bu örtünmeyle ilgili bir önemli, yeni radikalleşme, bir yeni maksimum yorum dayatması ortaya konmaya başlandı. Bu dışardan Türkiye'ye ithaldir. Örtünme fikri değil, bu örtünme biçiminin Türkiye'ye dayatılması, bir ithal dayatmadır. Anadolu'da böyle bir olay yoktur."Baykal böyle şeyler konuştukça, millet, dinime dahleden CHP olacağına AKP olsun deme noktasına geliyor. Baykal, cilası dökülmüş AKP'ye çalışıyor, Müslümanlık cilası çekiyor.Gidişat gösteriyor ki, Baykal, daha çok yorumsamalar yapacak. Baykal, herhalde, bu konuştuklarının millete veya devlete faydası olduğunu zannediyor? Yok, kimseye faydası yok. Ya da bilerek konuşuyor. Baykal, ipe sapa gelmez teo-politik yorumsamalarıyla, hem milletin de gönlünü karartıyor, hem başörtsünü, hem de vatandaşın temel haklarını yaşamasını teminat alan "devletin laiklik yönünü" de? Baykal gibi az-çok mürekkep yalamış adamların işleri yokmuş gibi imamlığa soyunup "karartma fetvaları vermeye" kalkışması, kara cahilinkinden çok daha koyu oluyor. Baksanıza, Yaşar Nuri'nin yanı sıra milliyetçi geçinenler de Baykal'ın karartma orkestrasında yer tuttular? Bu sebeple, köşe dostum A. Faik Nabi'ye, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nun 1993'te "İslam'a göre başörtüsü ve örtünmenin farz olduğu"nu açıklayan "detaylı karar"ını yayınlamasını rica ettim. Sağ olsun; bugün onu yayınlıyor, yarın, kadınların namazda da başlarının örtülü olması gerektiğine dair aynı Yüksek Kurul'un kararını yayınlayacak? Okumanızı tavsiye ederim.
Mehmet Emin KOÇ / meminkoc@yenimesaj.com.tr