Kamuda israf o kadar çok ki
Türkiye İsrafı Önleme Vakfı Kurucusu Prof. Dr. Aziz Akgül, İstanbul'da katıldığı bir sempozyumda, Türkiye'de kamu yönetiminde israfın had safhada olduğuna işaret ederek, "Bunu önlemek için kamu yönetim sisteminin DNA'sını değiştirmemiz gerekiyor. Türkiye'de israfın maliyetinin Gayrisafi Milli Hasılanın yaklaşık yüzde 15'i ile 25'i arasında" dedi.
30.12.2024 21:04:00
AHMET TURAN YİĞİT
AHMET TURAN YİĞİT
Üsküdar Üniversitesi tarafından düzenlenen 1. Tasarruf ve İsraf Sempozyumu geçen hafta üniversitenin yerleşkesinde gerçekleştirildi. Türkiye İsrafı Önleme Vakfı (TİSVA) Kurucusu Prof. Dr. Aziz Akgül de dünyanın doğal hukuk ilkelerine aykırı bir şekilde çok kötü idare edildiğine işaret ederek, "Kaynaklar ciddi manada israf ediliyor. Dünya herkesi doyuracak kadar kaynağa sahip. Dünya hırsı, bencillik ve açgözlülük israfın ana sebeplerinden biri. Parayı ortadan kaldırmak, bütün iktisat öğretisini de ortadan kaldırmak anlamına gelir, mevcut anlayış içinde. Ancak yaklaşık 300 yıl önce dünya nüfusunun çok büyük bir bölümü hemen hemen hiç para kullanmadan yaşıyordu. Dünyada kaynaklar herkese yeter. Lakin açgözlülük var" dedi.
Milli servet çarçur ediliyor
Türkiye'de israfın maliyetinin Gayrisafi Milli Hasılanın yaklaşık yüzde 15'i ile 25'i arasında olduğunu savunan Akgül, şöyle konuştu: "Türkiye'de kamu yönetiminde israfı önlemek için kamu yönetim sisteminin DNA'sının değiştirilmesi gerekiyor. Bunu yapanlar var mı? Tabii ki var. Mesela Singapur mucizesi. Güçlü bir hukuk sistemi ve yolsuzluğa karşı sıfır tolerans. Esası bu. Şimdi Arjantin. Kamuda çalışan ama verimsiz olan pozisyonları kapattı. Dünyanın birçok ülkesinde bu yapılıyor. Trump da Elon Musk'ı hükümet verimliliği bakanlığına getirdi. Orada da verimliliğin elde edilmesi, israfın önlenmesine yönelik çok önemli bir çalışma yapılıyor."
İnsanlığı tehdit eden 3 büyük tehlike
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan da israf ve tasarrufun Türkiye'de çok ihmal edilen ama ihtiyaç olan bu konu olduğunu belirterek, "Birleşmiş Milletler, insanlığın geleceğini tehdit eden üç büyük tehlike olarak gelir eşitsizliği, iklim değişikliği ve yalnızlığı işaret ediyor. Bu üç tehlike, kaynak kullanımına yönelik ciddi bir sorumluluk gerektiriyor" dedi. Osmanlı'nın çöküş sürecinde israfın büyük bir rol oynadığını dile getiren Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları söyledi: "Geçmişteki bu tür hatalardan ders almak, bireylerin ve toplumların geleceğini doğru şekilde inşa etmeleri için kritik bir adımdır. Osmanlı'nın son dönemlerinde, azamet göstermek adına büyük işler yapılmış ancak bu gösterişin temeli zayıftı. Bu durum kaynak israfıyla birleşerek devletin çöküşünü hızlandırdı. Birey olarak önce kendimize çeki düzen vermeliyiz. İhtiyacımız olan şeyleri almalı, dolabımızdaki eşyaları gözden geçirmeliyiz. Dinî ve kültürel değerlerimizde de israfı önlemek önemli bir yere sahiptir. Günümüzde ekonomik düzeni en çok bozan ve davranışlarımızı olumsuz etkileyen temel faktörlerden biri egoizmdir. Bu küresel bir hastalığa dönüşmüştür ve 'küresel narsizm' dediğimiz bu anlayış, ekonomiyi olumsuz etkileyen önemli bir faktör haline gelmiştir. Bir diğer sorun ise, 'Sen çalış, ben yiyeyim' anlayışıdır. Bu da israfın en büyük nedenlerinden biridir. Lükse özenti var. Lükse düşkünlük var. Lükse düşkünlük şu anda israfın en önemli sebeplerinden biri. Tüketim ekonomisi ilişkilerimizi de tüketti, ruh halimizi de tüketti. Ruh halimizin tükenmesinin karşılığı insanın depresyona girmesidir. Ekonomik çöküntü olduğu gibi, insanda da çöküntü var."