Toprağa tohumu atıyorsunuz. Bir zaman sonra bakıyorsunuz ki, o toprak dirilmiş. Zaten ayet-i kerimede, "Ölü arz benim varlığımı kavramada delildir" (Yasin, 36/33) buyuruyor. Niye? "Onu biz diriltiyoruz." "Ölü arzı, toprağı diriltiyorum" diyor Cenab-ı Allah. Bir sürü başak çıkıyor ondan. Daneyi atıyorsun. O dane orada öyle bir sanayi tesisi kuruyor ki, buğdaydı, çavdardı, yulaftı, mısırdı... binbir çeşit ürün veren acayip bir sanayi. 300 gram ağırlığında bir fidan dikiyorsun. On sene sonra bakıyorsun ki, iki ton geliyor. Peki nedir bu? O toprak o fidanın şahsında tebdil ediliyor, yaprak oluyor, gövde oluyor, meyve oluyor...Bütün bunlar toprağın hüneri değil, Allah'ın halik/Yaratıcı sıfatının tecellisidir. İşte Müslüman bunu biliyor. O fidanın o hale gelmesine bu kadar çeşit ürünün bitmesine toprak vesile oluyor. Buna maddi mahluk denir. Maddi mahlukun mutlaka bir yaratıcısı vardır. Bir de manevi mahluk var. Yani manevi yaratılmış var. Nedir? Senin kalbinde, benim kalbimde olan feyizdir, muhabbettir, Hak muhabbetidir. Allah bunu da yaratıyor. Nasıl maddi mahlukun vücuda gelmesi için sebepler silsilesi gerekiyorsa, manevi mahlukun vücuda gelmesinde de sebepler silsilesi gerekiyor.Sizin kalbinize Allah muhabbetinin gelmesi, kalbinde Allah muhabbeti olan bir başka insandan onun aksetmesine/yansımasına bağlı. Kiminin cebinde para vardır, kiminin de kalbinde Hak muhabbeti vardır. Kalbinde Hak muhabbeti olan, cebinde parası olan gibi, onu sana takdim eder. Ama yoksa ne takdim edecek? Zaten toplumda bu olmadığı için birbirimize sevgi ikram edemiyoruz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.