8 Mart tüm dünyada 1910 yılından beri kadınlar günü olarak kutlanıyor. Bu kutlamalar esnasında kadın hakları üzerine ahkâm kesilip, eleştiriler yapılıyor, yürüyüşler, protestolar düzenleniyor. Kadınlar gününü kutlamak sosyalist jargonlu konuşmalar yapmak mıdır? Böyle mi kutlanmalıdır kadınlar günü? Ya da bunca yıldır bu gün kutlanıyor da kadınların sosyal, kültürel ve ekonomik konumunda ne değişti? Konuya Türkiye'de kadın hakları olarak yaklaşmak gerekirse; kadınlar Fransa ve İtalya'da 1946'da, İsviçre'de ise1971'de seçme ve seçilme hakkı elde ettiler. Hâlbuki ülkemizde 1926-1934 yılları arasında çıkarılan yasalarla Atatürk sayesinde kadınlar çok daha önce bu hakkı elde etmişlerdi. Günümüzdeki tabloya baktığımızda ise sanki geriye doğru bir gidiş var. Ama bu noktaya çok yanlış açılardan bakılıyor.Son günlerde konuyla ilgili yapılan konuşmaların birinde şöyle bir söze rastladım. Eski Türk Devletlerinde Türk hakanlarının yanında eşleri de aynı yetkilere sahipmiş ama Türklerin Müslüman olmalarıyla beraber kadınlar bu haklarını kaybetmişler. Bu yorumu yapanların ne kadar sığ bir tarih bilgisine sahip olduklarını söylemeden edemeyeceğim. Uzun olduğu için burada yer veremeyeceğim ama kendilerine okumalarını tavsiye edeceğim iki kadının yaptığı konuşmaları hatırlatmakta fayda görüyorum. Birincisi Hz. Fatıma annemizin Hz. Peygamber (s.a.a)'in rıhletinin ardından Sakife'de toplanıp Hz. Ali'nin hakkı olan halifeliği seçimle Hz. Ebu Bekir'e vermelerinin ardından Hz. Ali'yi zorla biat ettirmek için evine geldikleri vakit yaptığı konuşmadır. Bu öyle bir konuşmadır ki ilim yüklüdür. Kadın hakkı ne demek? O kadar erkeğe bir kadının nasıl ders verebildiğinin, hem kocasının, hem de İslam'ın, İslam Halifesinin, hem Allah'ın muradının nasıl savunuculuğunu yapabildiğinin müşahhas bir örneğidir. Okursanız görürsünüz. (Hz. Fatıma, Prof. Dr. Haydar Baş) İkincisi ise Hz. Fâtıma annemizin ve İmam Ali Efendimizin kızları, Hz. Zeyneb annemizin Kerbela olayından sonra esir düşüp Yezid'in karşısına getirildikleri vakit İmam Zeynelabidin (a.s.) ve diğer Ehl-i Beyt evlatlarını koruyan bir tavırla beraber Yezid'e karşı yaptığı konuşmadır. (İmam Zeynelabidin, Prof. Dr. Haydar Baş). Öyle bir hitabet örneği vardır ki bu konuşmada; Yezid'i taraftarları karşısında ilmiyle, kelimenin tam anlamıyla mat etmiş ve Müslümanların, Hz. Hüseyin'in katledilmesi karşısında sessiz kalarak nasıl büyük bir hata ettiklerini anlamalarına vesile olmuştur. Belki de bugün hala Ehl-i Beyt yolu ve dolayısıyla gerçek İslam ölçüsü devam ediyor ve yaşanabiliyorsa bu Allah'ın (c.c.) izniyle, Hz. Zeynep annemizin o gün yaptığı konuşma sayesindedir desek hata etmiş olmayız sanırım. İslam'ı ve İslam tarihini bilmeyenlerin böyle yorumlar yapmalarına alıştık ama bilmemek değil öğrenmemek ayıptır diye de hatırlatmak isteriz. Gelelim günümüze? Kadınların haklarını savunmak, onlara değer vermek, böyle özel günlerde çıkıp konuşmakla olmaz. Olsaydı bugün mecliste daha çok kadın milletvekili olurdu. Hükümette daha çok kadın bakan olurdu. Kadınlarımız daha rahat şartlarda yaşıyor olurlardı. Kadın cinayetleri ve şiddet olayları bu kadar artmış olmazdı. Hz. Zeyneb'deki fıkıh, hadis, kelam bilgisini görmeyenler kadını okutmamayı, cahil bırakmayı başaramazlardı.Peki, çözüm ne? Çözüm yine kadınların kendisinde. Biraz da özeleştiri yapalım. Yıllardır bizi düşünen, gerçekten değer veren, bunu ürettiği projelerle, fikirlerle ispatlamış olan, modelinin uygulandığı ülkelerde bunu somut olarak gösteren bir lider var. Prof. Dr. Haydar Baş Bey var. Hani kadın duyarlılığı diyoruz ya. Niye bizler bu duyarlılığımızı Haydar Hoca'ya karşı göstermedik bugüne kadar? Oysaki O bize ev hanımı maaşı verecekti, doğum ikramiyesi verecekti, sağlık, eğitim, ekonomi, v.s. her alandaki sosyal projeleri ile insanca, hak ettiğimiz hayatı yaşatmayı vaad etmişti bize. Niye ona kulak vermedik? Kadını Allah (c.c.) üstün özelliklerle yaratmıştır. Kadınların hisleri kuvvetlidir. Kimin doğru, dürüst olduğunu, kimin afaki konuştuğunu kadınlar ayırt eder. Kime güvenmesi gerektiğini bir bakışta anlar kadın. Haydar Hoca'yı zaten çoktan anladık ama bizi çeşitli söylemlerle kandırmalarına izin verdik. Gelin bu kadınlar günü ayıkmamızın, kendi kararlarımızı vermenin, hak ettiğimiz yöneticinin yanında durmaya başlamamızın günü olsun. Bugün karar verelim ve 7 Haziran'da kadınlar olarak Haydar Baş Bey'i iktidar edelim ki o gün kadınlar günümüz kutlu olsun!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Asude Havuzlu / diğer yazıları
- Mutluluk… / 22.11.2020
- Üniversite sınavındaki sorunları değil sistemi tartışalım / 02.07.2020
- Kaynakların sınırsızlığı üzerine / 23.04.2020
- Artık kimse... / 18.04.2020
- Yetim kalmak / 03.04.2020
- #HayatMEMleevesığar / 30.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın-II / 26.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın / 25.03.2020
- Başkalarının acısına bakmak / 05.03.2020
- Coğrafya kader midir? / 03.03.2020
- Üniversite sınavındaki sorunları değil sistemi tartışalım / 02.07.2020
- Kaynakların sınırsızlığı üzerine / 23.04.2020
- Artık kimse... / 18.04.2020
- Yetim kalmak / 03.04.2020
- #HayatMEMleevesığar / 30.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın-II / 26.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın / 25.03.2020
- Başkalarının acısına bakmak / 05.03.2020
- Coğrafya kader midir? / 03.03.2020