Ankara'nın arka arkaya ağırladığı iki Avrupalı misafir; Rehn ve Merkel'in temaslarını değerlendiren İngiliz basını, AB çıkarları açısından riskli gördükleri süreci sorguluyor. Özellikle Financial Times, bu ziyaretleri değerlendirirken Ankara'nın AB'den kopabileceğine dikkat çekiyor. İşin özü şu ki İngiliz sömürge aklı, Avrupa'daki Türkiye karşıtlarını uyarıyor:- Türkler'den alacağımız daha pek çok taviz var. Kaz gelecek yerden serçeyi bile esirgiyorsunuz. Sizin tavrınız yüzünden Ankara köprüleri atmak durumunda kalacak... Esasen İngiliz sömürgeciliğinin derin aklını, -kendi tercihiyle örtüştüğü için veya doğrudan bağlantısı bulunduğu için- Finlandiyalı Olli Rehn temsil ediyor. Onun için de Financial Times onu pek ciddiye alıyor. Doğrusu soğuk İngiliz cinliğinden nasipli Rehn AB'nin Türkiye üzerindeki çıkarlarının devamlılığını ve çoğalmasını sağlama alma görevini başarıyla yürütüyor. Rehn, Müzakere Süreci hakkında Ankara'nın eziklik ve eksiklik duygusu içinde kalmasını sağlayacak uyarılar yapıp, bir yandan Türkiye karşıtlarının gazını almaya çalışıyor, bir yandan da 'imtiyazlı ortaklık' öneren liderlere yönelik eleştirilerde bulunarak bize dost yüzlü görünümünü koruyor.Ne oluyor o zaman?- Olli Rehn acı söylüyor ama dost zaten öyle yapar.AB tetikçisi yorumcularımız odun kesicinin hık deyicisi olarak Rehn'in Türkiye eleştirilerini onaylıyor, uşaklığın gereğini yaparak Ankara'yı bu baskıya boyun eğme yönünde zorlamayı sürdürüyorlar.Olli Rehn Türkiye'nin AB'ye sırt çevirmesine yol açan Avrupalı liderleri sorumsuzlukla suçlaması Financial Times'ın paylaştığı bir kaygı. Bunların kimler oldukları sır değil. Almanya Başbakanı Merkel ve Fransa İçişleri Bakanı Sarkozy Türkiye karşıtlığında başı çekiyor. Fransa Cumhurbaşkanı Chirac da kısa bir süre öncesinde Ermenistan'da yaptığı konuşmalarla her an en azılı Türkiye karşıtlarının safında konuşlanabilecek yapıda olduğunu gösterdi.Yine Financial Times'taki değerlendirmeye bakalım.- İmtiyazlı ortaklık bahsi, Türkiye'yle üyelik müzakerelerine başlamış olan Avrupa Birliği'nin güvenilirliğini yıpratıyor ve Ankara'dan talep edilen siyasi reformların arkasındaki itici gücü zayıflatıyor. En başta Almanya, Fransa ve Avusturya olmak üzere Batı Avrupa'nın merkez sağ siyasetçileri Türkiye'ye tam üyelik tanınmaması görüşünde... Almanya Başbakanı Merkel ise bu seçenekten yana olan tercihini üstü örtülü tutuyor. Ankara'da Başbakan Erdoğan ile temaslarında Merkel 'Avrupa Birliği sürecine destek vermeye devam ediyoruz' mesajını tekrarlayacak. Buna karşılık şüpheci tavrını da koruyor. Ayrıca Merkel, Türkiye'nin Kıbrıs Rum kesimine limanlarını açıp açmayacağı tartışmasında kararlı: Türkiye'ye bu konuda hiçbir taviz verilmeyecek.Öyle veya böyle Türkiye'nin AB'ye tam üye olma ihtimalinin kalmadığını sağır sultan bile kavramış durumdadır. AB'nin akılcı kurmayları sadece oyunu sürdürebilmek için Ankara'nın hala tam üyelik umudunu korumasını istiyorlar. Kendi iç konuşmaları şudur:- Tabii ki önünde sonunda olacak olan İmtiyazlı Ortaklık yöntemidir ama şimdiden bunu söylersek Türkler'den alacağımız daha pek çok tavizden vazgeçmek zorunda kalırız.Ankara'nın Kıbrıs Rum kesimine liman ve havaalanlarını açmak için koştuğu şarta yanaşmayan Brüksel tıkanmıştır. Bir ara yol bularak Ankara ile Lefkoşa ve Atina'yı yatıştırma çabaları ise henüz ışık vermiş değil. Hükümet şartında direndiği sürece AB yolculuğu İmtiyazlı Ortaklık durağına doğru geri dönülmez bir istikamet alacaktır.Ömer Lütfi Mete
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.