'Joe Biden sendromu' seslendirme dosyası:
Haftanın son günündeyiz. Aynen geçen hafta gibi bu hafta da genelde kişiler, bazen de olaylar konuşuldu. Fikir, plan ve proje yok.
Hükümet ve medyası, vatandaşın ve ülke gerçeklerinin önüne başka başlıklar açarak adeta gölge ediyor. Muhalefet ise bu gölge de serinleyerek siyaset yaptığını zannediyor.
Örneğin ABD'deki seçimler, ülkemizde sendroma dönüştü. Kim seçilecekten, seçildikten sonra ne yapacaktan sonra şimdi ülkemizde yeni başkanın yemini ve etnik kimliği konuşuluyor.
Sayın Erdoğan'ın elinden, 'Medya Oscarı' alan Ahmet Hakan aynen şöyle yazdı;
BIDEN'ın İncil'e el basıp yemin etmesi karşısında bir kişi bile çıkıp, nerede laiklik?
Hani din ve devlet işleri ayrıydı? Bu ülkede sadece Hıristiyanlar mı yaşıyor? Sen başka dinlere mensup kişilerin de başkanısın Biden Efendi! Demedi."
Neden acaba? Sorun bizde mi, Amerika'da mı?"
Cevabı vereyim; sorun bizde. Peki, Ahmet Hakan'ın niyeti Kur'an mı, siyasette algı mı?
Eğer niyeti Kur'an olsaydı bu cümleleri hiç kurmazdı. Kur'an üzerine yeminin maliyeti vardır. Çünkü kitabımızda yalan, talan, rüşvet, adam kayırma, haksızlık, adalet, ahlak gibi mükemmel insan ve huzurlu toplum emirleri vardır. Artı O Kur'an'da devlet malına kastedenlerin cenaze namazı kılınmayacağı gerçeği de vardır.
Şimdi Kur'an'a yemin ettin ve yemininin gereklerini yerine getiremedin, yemin bozuldu. Yine Kur'an'a göre kefaret şart. Ahmet Hakan, bu kefareti ödemeye kimsenin gücü yetmez. Onun için kutsalları yaşamak lazım, alet olarak kullanmak değil.
Allah'ın selamı üzerine olsun merhum Prof. Dr. Haydar Baş hocamız yıllarca ülke siyasetinin ve siyasilerinin ABD ekseninde olmasına adeta isyan etti.
Hele hele dini söylemleri ağzından düşürmeyenlerin ABD hayranlığını hiç kabul etmedi, vatandaşımızı uyarmaya çalıştı. Verdiği örnekler çok anlamlıydı.
"Adam camiye gidiyor. Allah-u Ekber diyerek namaza duruyor. Yani O'ndan başka güç ve kudret sahibi tanımıyorum, diyor. Camiden çıkıyor, "ABD'siz olmaz" diyor. Bu nasıl bühtandır!"
Evet, bu nasıl bühtan?
Obama seçildiğinde hiç kimse, 'ben gördüm, sünnetliydi' demedi ama kurbanlar kesilmiş, gizli Müslüman olduğu medyada yazmıştı.
Şimdi Joe Biden seçildi. AKP MKYK Üyesi Orhan Miroğlu "Jor Biden Kürt aileden geliyormuş, gerçek adı Biden değil Cımoyê Bahattîn ağa imiş. Erivan'dan ABD'ye göç etmiş bir Kürt aileden geliyormuş ve aslen Bıruki aşiretindenmiş."
Bu kişilere diyeceğim şu ki; Allah (c.c) ile böylesi yakınlık kurma azminde olsaydınız sizde ülke de kurtulurdu.
Sıcak başlıklardan birisi de yargı ve hukuk. Malum iktidar yeri geldiğinde, 'ben ne AİHM'yi, ne AYM'yi ve ne de mahkeme kararlarını tanırım' diyebiliyor.
Son olarak Süleyman Soylu'nun çıkışı, AYM'nin Berberoğlu kararı ve Adalet Bakanının, 'kimse yargıya parmak sallayamaz' resti, ardından AKP'nin güçlü isimlerinden Hayati Yazıcı'nın, 'AYM kararları herkesi bağlayıcıdır' açıklaması sanırım ki, iktidarın hukuk-yargı konusunda polemiklerin önüne kesmek istemesinden dolayıdır. Çünkü mevzu derin, bedeli ise çok ağırdır. Ha! Gidişat aynen devam edecektir.
Seçim
Muhalefet seçim, diyor. MHP hayır, diyor. AKP ne evet, ne hayır, diyor. Saha da bildik söylemlerle vatandaşın karşısında.
İl, ilçe kongrelerin de ya geleceği yargılıyorlar, ya milli-manevi söylemlerle muhalefeti hedef alıyorlar, ya da gelecek için umut dağıtıyorlar.
Geçen haftanın başında
AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal icraatlarını savunmak, çok tartışılan cumhurbaşkanı yeminini aklamak için adeta cumhurbaşkanlığı görev tanımını yeniden yapmaya kalktı.
Geçmişten örnekler verdi. Siyaset bilimcileri zora düşüren şu cümleyi kurdu; 'Cumhurbaşkanı hukuken tarafsız olamazmış. Siyaseten tarafsız olabilirmiş' ve Süleyman Demirel için 'vesayetin sigortası' dedi.
Tabi birçok kesim anında cevap verdi, kınadı. Oylara zarar verir diye AKP de konuyu kapattı.
Ama ben bir şey sormak istiyorum; Merhum Demirel yarım yüzyıl bu ülkenin siyasetinde yer aldı ve bir siyasetçinin başına gelebilecek bütün olumsuzlukların direk muhatabı oldu.
Şimdi! Merhum Demirel'in, vatandaş karşısında, 'bizi hapse attılar, partimizi kapattılar, defalarca önümüzü kesmek istediler' gibi bir ağlayışını hiç gördünüz mü? Anlayana!
Hükümet ve medyası, vatandaşın ve ülke gerçeklerinin önüne başka başlıklar açarak adeta gölge ediyor. Muhalefet ise bu gölge de serinleyerek siyaset yaptığını zannediyor.
Örneğin ABD'deki seçimler, ülkemizde sendroma dönüştü. Kim seçilecekten, seçildikten sonra ne yapacaktan sonra şimdi ülkemizde yeni başkanın yemini ve etnik kimliği konuşuluyor.
Sayın Erdoğan'ın elinden, 'Medya Oscarı' alan Ahmet Hakan aynen şöyle yazdı;
BIDEN'ın İncil'e el basıp yemin etmesi karşısında bir kişi bile çıkıp, nerede laiklik?
Hani din ve devlet işleri ayrıydı? Bu ülkede sadece Hıristiyanlar mı yaşıyor? Sen başka dinlere mensup kişilerin de başkanısın Biden Efendi! Demedi."
Neden acaba? Sorun bizde mi, Amerika'da mı?"
Cevabı vereyim; sorun bizde. Peki, Ahmet Hakan'ın niyeti Kur'an mı, siyasette algı mı?
Eğer niyeti Kur'an olsaydı bu cümleleri hiç kurmazdı. Kur'an üzerine yeminin maliyeti vardır. Çünkü kitabımızda yalan, talan, rüşvet, adam kayırma, haksızlık, adalet, ahlak gibi mükemmel insan ve huzurlu toplum emirleri vardır. Artı O Kur'an'da devlet malına kastedenlerin cenaze namazı kılınmayacağı gerçeği de vardır.
Şimdi Kur'an'a yemin ettin ve yemininin gereklerini yerine getiremedin, yemin bozuldu. Yine Kur'an'a göre kefaret şart. Ahmet Hakan, bu kefareti ödemeye kimsenin gücü yetmez. Onun için kutsalları yaşamak lazım, alet olarak kullanmak değil.
Allah'ın selamı üzerine olsun merhum Prof. Dr. Haydar Baş hocamız yıllarca ülke siyasetinin ve siyasilerinin ABD ekseninde olmasına adeta isyan etti.
Hele hele dini söylemleri ağzından düşürmeyenlerin ABD hayranlığını hiç kabul etmedi, vatandaşımızı uyarmaya çalıştı. Verdiği örnekler çok anlamlıydı.
"Adam camiye gidiyor. Allah-u Ekber diyerek namaza duruyor. Yani O'ndan başka güç ve kudret sahibi tanımıyorum, diyor. Camiden çıkıyor, "ABD'siz olmaz" diyor. Bu nasıl bühtandır!"
Evet, bu nasıl bühtan?
Obama seçildiğinde hiç kimse, 'ben gördüm, sünnetliydi' demedi ama kurbanlar kesilmiş, gizli Müslüman olduğu medyada yazmıştı.
Şimdi Joe Biden seçildi. AKP MKYK Üyesi Orhan Miroğlu "Jor Biden Kürt aileden geliyormuş, gerçek adı Biden değil Cımoyê Bahattîn ağa imiş. Erivan'dan ABD'ye göç etmiş bir Kürt aileden geliyormuş ve aslen Bıruki aşiretindenmiş."
Bu kişilere diyeceğim şu ki; Allah (c.c) ile böylesi yakınlık kurma azminde olsaydınız sizde ülke de kurtulurdu.
Sıcak başlıklardan birisi de yargı ve hukuk. Malum iktidar yeri geldiğinde, 'ben ne AİHM'yi, ne AYM'yi ve ne de mahkeme kararlarını tanırım' diyebiliyor.
Son olarak Süleyman Soylu'nun çıkışı, AYM'nin Berberoğlu kararı ve Adalet Bakanının, 'kimse yargıya parmak sallayamaz' resti, ardından AKP'nin güçlü isimlerinden Hayati Yazıcı'nın, 'AYM kararları herkesi bağlayıcıdır' açıklaması sanırım ki, iktidarın hukuk-yargı konusunda polemiklerin önüne kesmek istemesinden dolayıdır. Çünkü mevzu derin, bedeli ise çok ağırdır. Ha! Gidişat aynen devam edecektir.
Seçim
Muhalefet seçim, diyor. MHP hayır, diyor. AKP ne evet, ne hayır, diyor. Saha da bildik söylemlerle vatandaşın karşısında.
İl, ilçe kongrelerin de ya geleceği yargılıyorlar, ya milli-manevi söylemlerle muhalefeti hedef alıyorlar, ya da gelecek için umut dağıtıyorlar.
Geçen haftanın başında
AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal icraatlarını savunmak, çok tartışılan cumhurbaşkanı yeminini aklamak için adeta cumhurbaşkanlığı görev tanımını yeniden yapmaya kalktı.
Geçmişten örnekler verdi. Siyaset bilimcileri zora düşüren şu cümleyi kurdu; 'Cumhurbaşkanı hukuken tarafsız olamazmış. Siyaseten tarafsız olabilirmiş' ve Süleyman Demirel için 'vesayetin sigortası' dedi.
Tabi birçok kesim anında cevap verdi, kınadı. Oylara zarar verir diye AKP de konuyu kapattı.
Ama ben bir şey sormak istiyorum; Merhum Demirel yarım yüzyıl bu ülkenin siyasetinde yer aldı ve bir siyasetçinin başına gelebilecek bütün olumsuzlukların direk muhatabı oldu.
Şimdi! Merhum Demirel'in, vatandaş karşısında, 'bizi hapse attılar, partimizi kapattılar, defalarca önümüzü kesmek istediler' gibi bir ağlayışını hiç gördünüz mü? Anlayana!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025