Uzun zamandır yazmadım, yazamadım. İçimden gelmedi. Ama artık duramadım. Çünkü isyan ediyorum. Avazım çıktığı kadar bağırmak, hesap sormak istiyorum. Ama sosyal medyada herkesin yaptığı gibi hükümetten, Aksaray'dan ya da meclisteki diğer partilerden değil. Onlara soracak bir hesabım yok. Hiçbirinin tek bir yaptığı bile şaşırtmıyor artık beni...Suriye'deki karışıklığı başlatan, sonrasında büyüten, destekleyen BOP eşbaşkanının televizyonda Aylan'ın hesabını sorması beni hiç şaşırtmıyor. Ya da daha önce "Cemaat bizi kandırdı" dediği gibi, şimdi de "PKK bizi kandırdı, çözüm sürecinde silah depoladı" demesi beni ne şaşırtıyor, ne de kızdırıyor artık. Devlet adamının basiretli olması gerekmez mi gibi sorgulamalara da girmiyorum. 16 şehit haberini hiçe sayıp, kamuoyundan saklayıp milli maça giden, her şey güllük gülistanlık gibi gol sevinci yaşayan bir başbakana sahip olmak beni artık üzmüyor. Bütün bunlara seyirci kalan, bir araya gelip ülkeyi bu gidişten kurtarmak için birkaç basit beyanattan fazlasını beceremeyen, hırslarını bir kenara bırakıp, bir kez olsun milletin menfaatini kendi menfaatlerinden üstün tutamayan meclisteki muhalefet partileri artık umurumda bile değil. Cumhurbaşkanı şehit ailelerini azarlamış, bana ne? Daha önce de madenci ailelerini azarlamıştı, nolur? Yakında ortada vatan kalmayacak, hala 400 milletvekili tartışması yapılıyor, kime ne? Ekonomi batmış, dolar 3 lirayı geçmiş, olsun. Artık haber dinlemiyorum, çünkü aptal yerine konmak istemiyorum, sadece isyan ediyorum. Ama dedim ya benim isyanım hiçbirine değil. Benim isyanım, kızgınlığım bu millete. Niye hala farkına varmıyorsunuz? Niye görmüyorsunuz? Adım adım savaşa gidiyoruz, bölünüyoruz, evlatlarımız pisi pisine ölüyor, devlet yok, hükümet koltuk derdine düşmüş, iktidarı kaybetmemek için ülkenin gidişine seyirci kalıyor, biz vatandaşlar da uyuyoruz. Sonra düşünüyorum, Atatürk Samsun'a çıktığında, Erzurum'da, Sivas'ta kongre yaptığında da yanında üç beş kişi vardı. Öyle Kuvva-yı Milliye dedikleri hemen toplanmıyor, halk kök söktürüyor Atatürk'e, anlamıyorlar onu. Ne zaman ki düşman kapısına dayanıp gözünün önünde karısının ırzına geçiyor; o zaman anlıyorlar, mandanın olmayacağını, dost sandıklarının, devlet büyüğü sandıklarının düşman olduğunu. Hadi o zaman daha cahildi toplum, iletişim, haberleşme imkânları yoktu. Peki, şimdi ne bahanemiz var da hala uyuyoruz? Üstelik Prof. Haydar Baş daha 15 yıl öncesinden bugünleri görüp bizi yüzlerce defa uyardığı halde. Gerek televizyondan, gerek gazete yazılarıyla, kitaplarıyla, gerekse ülkenin her yerinde yaptığı toplantılar, panellerle. Hem kendisi, hem kadrosu dur durak bilmeden yıllardır olacakları anlattılar. Üstelik çözümleri de ortaya koydular. Siz ne yaptınız? Adeta üç maymun oldunuz, duymadınız onu, görmediniz, haklı olduğunu bildiğiniz halde umursamadınız.İşte benim isyanım bu yüzden sana ey halkım! Prof. Haydar Baş şu an iktidar olsaydı, hiç değilse mecliste olsaydı, şu an hiç bu durumda olur muyduk? Hanginiz geri getireceksiniz şimdi o şehitleri?Kendi çocukları askere bile gitmeyenler sizi anlamaz. Odalar dolusu paraları olanlar sizi anlamaz, düşünmez. Vatan elden gidiyor! Biz Suriyelilerin durumuna düşersek bizi hangi ülke kabul eder? Nereye gider, ne yaparız? Gitsek oralarda nasıl hayat kurarız, kalsak ne hallere düşeriz? İdrak edin artık! Sizin hala savunup oy verdikleriniz ise gemiciklerine binip arkalarına bakmadan giderler. İsviçre bankalarındaki paraları da onları ömrü billah istedikleri ülkede bey gibi yaşatır. Olan sana bana olur ey halkım! Bunu niye anlamıyorsunuz? İşte bu yüzden sizedir isyanım. Ey bu gidişi oy verip destekleyen halkım! Eğer sizin yüzünüzden vatanımızı kaybedersek, çoluk çocuğumuz ziyan olursa bilin ki o zaman isyan etmem sadece, hakkımı helal etmemekle kalmam, dilerim Rabbimden sizi sevdiğinizle beraber haşretsin ki beraber verin bu hesabı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Asude Havuzlu / diğer yazıları
- Mutluluk… / 22.11.2020
- Üniversite sınavındaki sorunları değil sistemi tartışalım / 02.07.2020
- Kaynakların sınırsızlığı üzerine / 23.04.2020
- Artık kimse... / 18.04.2020
- Yetim kalmak / 03.04.2020
- #HayatMEMleevesığar / 30.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın-II / 26.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın / 25.03.2020
- Başkalarının acısına bakmak / 05.03.2020
- Coğrafya kader midir? / 03.03.2020
- Üniversite sınavındaki sorunları değil sistemi tartışalım / 02.07.2020
- Kaynakların sınırsızlığı üzerine / 23.04.2020
- Artık kimse... / 18.04.2020
- Yetim kalmak / 03.04.2020
- #HayatMEMleevesığar / 30.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın-II / 26.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın / 25.03.2020
- Başkalarının acısına bakmak / 05.03.2020
- Coğrafya kader midir? / 03.03.2020