ANALİZ: Recep BAHAR
Çok değil bundan bir hafta önce Almanya'nın Baden-Württenberg Eyaleti'ndeki İdari Mahkeme, Afganistan'lı Müslüman bir öğretmenin başörtüsü takarak, kamuya bağlı bir okulda ders vermek istemesine izin vermedi.
Mahkeme kararının gerekçesinde, devlet ve devlete bağlı okulların, dünya görüşü açısından nötür, yani tarafsız olmakla yükümlü oldukları savunuldu.
Bu karar ırkçılıkla başı belada olan, ırkçı görüşleri savunan bir partinin kapatılma aşamasında bulunan Almanya'da yeni bir tartışmayı başlattı.
Öncelikle şunu kaydedelim: Almanya 17 eyaletten müteşekkil bir ülke. Bu eyaletlerden sadece birinde başörtüsü aleyhine bir karar çıktı. Diğer eyaletlerde şimdilik böyle bir sorun bulunmuyor. Şimdilik diyorum çünkü diğer eyalet mahkemeleri Baden-Württenberg İdari Mahkemesinin bu kararını örnek alabilirler. Bu arada Almanya'da ilkokuldan üniversite eğitiminin en üst aşamasına kadar bayan öğrencilerin başörtüsü takması da şimdilik serbest. Bir başka vurgu daha: Almanya her nekadar 'demokrasiyi benimsemiş bir ülke' olsa da, özellikle seçmen kitlesi Katoliklerden oluşan Hıristiyan Demokrat Partisi (CDU) 14 asırdan bu yana Hıristiyan dünyasının Müslümanlara karşı biriktirdiği önyargıları günümüzde siyasete aktarmaya devam ediyor!
Baden-Württenberg Eyaleti İdari Mahkemesi'nin bu kararına karşı Alman medyasının sergilediği tavır da dikkat çekici. Alman basınının bir bölümü kararı sert şekilde eleştirirken; bir bölümü de 'Haçlı zihniyetini' adeta günümüze taşıyor. Bu tarz yorumlar "Batı'da insan haklarına, hoşgörüye, çok kültürlülüğe dair yeni bir şey yok" dedirtecek cinsten.
Önce olumlu bir bakış:
Hoşgörü ve açıklık şansı heba edildi
Deutche Welle'den Bettina Marx: "Baden-Württenberg İdari Mahkemesi'nin bu kararıyla birlikte, Afganistan'lı öğretmen Fereşta Ludin'in mahkemeye yaptığı ikinci başvuru da reddedilmiş oldu. Almanya'nın güney batısındaki bu eyalette daha fazla hoşgörü ve açıklık yönünde ele geçen bir şans da böylece heba edildi. Aslında Almanya'da tam da ırkçı şiddet eylemlerinin arttığı bir dönemde mahkeme, kamu kuruluşlarında dini inanç özgürlüğü yönünde karar çıkartsaydı, bu, toplumun inançlar konusunda açık olduğu işaretini vermiş olurdu. Ancak mahkeme yargıçları başörtüsünü, mutlak islami köktendinciliğin simgesi olarak algılayarak, Türkiye'deki adli makamların gerekçelerini üstlenmişlerdir."
Almanya farklı olandan korkuyor
Bettina Marx, şöyle devam ediyor: "İdari Mahkemenin almış olduğu bu son karar, Almanya'da hala kendisinden farklı olandan, yabancı olandan, İslam dininden korku olduğunu onaylıyor adeta... Hala başka kültürlere ve geleneklere karşı hoşgörüsüzlüğü kamçılıyor. Doğrudur, kamu okullarının dünya görüşü olarak tarafsız olması gereklidir. Ancak öğretmenler de, Anayasaya aykırı olmadığı ve öğrencileri kendi inançları yönüne çekmek istemedikleri sürece, dini inançlarında özgür olma hakkına sahip olmalıdırlar. İnanç özgürlüğü, Hristiyanlar için de, Müslümanlar için de, Museviler için de geçerli olmalıdır ve demokratik devlet, kendini bunlar tarafından tehdit ediliyor hissetmemelidir."
Başörtüsü entegrasyona engelmiş
Stuttgarter Nachrichten gazetesi ise, başörtülü ders verilemeyeceği konusundaki mahkeme kararının, Almanya'da Müslümanlara meslek yasağı getirilmesi olarak algılanmaması gerektiğini öne sürüyor! Gazete bu bakış açısıyla aslında kendisiyle çelişiyor. Çünkü Afganistanlı Fereşta Ludwig, sözkonusu mahkeme kararının ardından hakikaten çalışma yasağı getirilmiş bir kişi. Gazetenin başörtüsünü entegrasyona engel olarak nitelemesi dikkat çekici.
Çok değil bundan bir hafta önce Almanya'nın Baden-Württenberg Eyaleti'ndeki İdari Mahkeme, Afganistan'lı Müslüman bir öğretmenin başörtüsü takarak, kamuya bağlı bir okulda ders vermek istemesine izin vermedi.
Mahkeme kararının gerekçesinde, devlet ve devlete bağlı okulların, dünya görüşü açısından nötür, yani tarafsız olmakla yükümlü oldukları savunuldu.
Bu karar ırkçılıkla başı belada olan, ırkçı görüşleri savunan bir partinin kapatılma aşamasında bulunan Almanya'da yeni bir tartışmayı başlattı.
Öncelikle şunu kaydedelim: Almanya 17 eyaletten müteşekkil bir ülke. Bu eyaletlerden sadece birinde başörtüsü aleyhine bir karar çıktı. Diğer eyaletlerde şimdilik böyle bir sorun bulunmuyor. Şimdilik diyorum çünkü diğer eyalet mahkemeleri Baden-Württenberg İdari Mahkemesinin bu kararını örnek alabilirler. Bu arada Almanya'da ilkokuldan üniversite eğitiminin en üst aşamasına kadar bayan öğrencilerin başörtüsü takması da şimdilik serbest. Bir başka vurgu daha: Almanya her nekadar 'demokrasiyi benimsemiş bir ülke' olsa da, özellikle seçmen kitlesi Katoliklerden oluşan Hıristiyan Demokrat Partisi (CDU) 14 asırdan bu yana Hıristiyan dünyasının Müslümanlara karşı biriktirdiği önyargıları günümüzde siyasete aktarmaya devam ediyor!
Baden-Württenberg Eyaleti İdari Mahkemesi'nin bu kararına karşı Alman medyasının sergilediği tavır da dikkat çekici. Alman basınının bir bölümü kararı sert şekilde eleştirirken; bir bölümü de 'Haçlı zihniyetini' adeta günümüze taşıyor. Bu tarz yorumlar "Batı'da insan haklarına, hoşgörüye, çok kültürlülüğe dair yeni bir şey yok" dedirtecek cinsten.
Önce olumlu bir bakış:
Hoşgörü ve açıklık şansı heba edildi
Deutche Welle'den Bettina Marx: "Baden-Württenberg İdari Mahkemesi'nin bu kararıyla birlikte, Afganistan'lı öğretmen Fereşta Ludin'in mahkemeye yaptığı ikinci başvuru da reddedilmiş oldu. Almanya'nın güney batısındaki bu eyalette daha fazla hoşgörü ve açıklık yönünde ele geçen bir şans da böylece heba edildi. Aslında Almanya'da tam da ırkçı şiddet eylemlerinin arttığı bir dönemde mahkeme, kamu kuruluşlarında dini inanç özgürlüğü yönünde karar çıkartsaydı, bu, toplumun inançlar konusunda açık olduğu işaretini vermiş olurdu. Ancak mahkeme yargıçları başörtüsünü, mutlak islami köktendinciliğin simgesi olarak algılayarak, Türkiye'deki adli makamların gerekçelerini üstlenmişlerdir."
Almanya farklı olandan korkuyor
Bettina Marx, şöyle devam ediyor: "İdari Mahkemenin almış olduğu bu son karar, Almanya'da hala kendisinden farklı olandan, yabancı olandan, İslam dininden korku olduğunu onaylıyor adeta... Hala başka kültürlere ve geleneklere karşı hoşgörüsüzlüğü kamçılıyor. Doğrudur, kamu okullarının dünya görüşü olarak tarafsız olması gereklidir. Ancak öğretmenler de, Anayasaya aykırı olmadığı ve öğrencileri kendi inançları yönüne çekmek istemedikleri sürece, dini inançlarında özgür olma hakkına sahip olmalıdırlar. İnanç özgürlüğü, Hristiyanlar için de, Müslümanlar için de, Museviler için de geçerli olmalıdır ve demokratik devlet, kendini bunlar tarafından tehdit ediliyor hissetmemelidir."
Başörtüsü entegrasyona engelmiş
Stuttgarter Nachrichten gazetesi ise, başörtülü ders verilemeyeceği konusundaki mahkeme kararının, Almanya'da Müslümanlara meslek yasağı getirilmesi olarak algılanmaması gerektiğini öne sürüyor! Gazete bu bakış açısıyla aslında kendisiyle çelişiyor. Çünkü Afganistanlı Fereşta Ludwig, sözkonusu mahkeme kararının ardından hakikaten çalışma yasağı getirilmiş bir kişi. Gazetenin başörtüsünü entegrasyona engel olarak nitelemesi dikkat çekici.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.