Sedef: 1-Midye ve istiridye çeşidinden kabuklu deniz böceği cinsleri. 2-İçinde inci bulunan bu kabilden deniz böceği. Kabuğu beyaz ve parlak olup fildişi gibi sanayide kullanılır.
Sefer: 1-Yolculuk ile ilgili, yolculuğa mahsus. 2-Savaş hali ile ilgili, askerin seferber olmasına ait.
Seher: Sabah olmağa başladığı vakit.
Selim, Selime: Sağlam, kusursuz, doğru.
Selma: 1-Selamette olma, iyi olma. 2-Hâlis, tabiî, samimi.
Sema: Gökyüzü, âsuman.
Semih, Semiha: Eli açık.
Semra: Esmer, karaşın.
Sencer: İstihkâm, tabiye.
Serap: Çölde uzakta varmış gibi görünen ve ışığın yansımasından ileri gelen görüntü.
Serdar: Asker başı, komutan.
Sergen: Raf.
Serhat, Serhad: Sınır boyu, hudut.
Serpil: Serpilmek.
Sertaç: 1-Baştacı, başa giyilen taç. 2-Başa giyilen taç gibi çok sevilen ve sayılan kimse.
Servet: 1-Zenginlik, varlık, mal çokluğu. 2-Mal mülk zenginliğini oluşturan hayvanlar, arazi vb.
Settar: 1-Örten. 2-Bağışlayan.
Sevda: 1-Aşk, vurgunluk, tutkunluk; iptilâ. 2-Aşktan, vurgunluktan ileri gelen bir çeşit hastalık, karasevda. 3-Heves.
Sevgi: Aşk, muhabbet, şefkat.
Sevim: 1-Sevme, sevgi, muhabbet. 2-Gönül çekicilik, alımlılık.
Seyfettin, Seyfeddin: Dinin kılıcı, dinin askeri.
Seyfi: Kılıçla yani harp ve askerlikle ilgili.
Seyfullah: Allah'ın kılıcı, yani çerisi, askeri.
Seyit, Seyid: Efendi, ağa, beğ, ileri gelen baş, başçı, reis.
Sezâ: Münasip, uygun, yaraşır.
Sezâi: Sezâ ile ilgili, sezâya ait.
Sezgin: Zeki, sezen, sezici, hassas, duygulu.
Sıddık: Pek doğru, hiç bir zaman yalan söylemeyen ve yerien getiremeyeceği sözü vermeyen, sözünde duran.
Sefer: 1-Yolculuk ile ilgili, yolculuğa mahsus. 2-Savaş hali ile ilgili, askerin seferber olmasına ait.
Seher: Sabah olmağa başladığı vakit.
Selim, Selime: Sağlam, kusursuz, doğru.
Selma: 1-Selamette olma, iyi olma. 2-Hâlis, tabiî, samimi.
Sema: Gökyüzü, âsuman.
Semih, Semiha: Eli açık.
Semra: Esmer, karaşın.
Sencer: İstihkâm, tabiye.
Serap: Çölde uzakta varmış gibi görünen ve ışığın yansımasından ileri gelen görüntü.
Serdar: Asker başı, komutan.
Sergen: Raf.
Serhat, Serhad: Sınır boyu, hudut.
Serpil: Serpilmek.
Sertaç: 1-Baştacı, başa giyilen taç. 2-Başa giyilen taç gibi çok sevilen ve sayılan kimse.
Servet: 1-Zenginlik, varlık, mal çokluğu. 2-Mal mülk zenginliğini oluşturan hayvanlar, arazi vb.
Settar: 1-Örten. 2-Bağışlayan.
Sevda: 1-Aşk, vurgunluk, tutkunluk; iptilâ. 2-Aşktan, vurgunluktan ileri gelen bir çeşit hastalık, karasevda. 3-Heves.
Sevgi: Aşk, muhabbet, şefkat.
Sevim: 1-Sevme, sevgi, muhabbet. 2-Gönül çekicilik, alımlılık.
Seyfettin, Seyfeddin: Dinin kılıcı, dinin askeri.
Seyfi: Kılıçla yani harp ve askerlikle ilgili.
Seyfullah: Allah'ın kılıcı, yani çerisi, askeri.
Seyit, Seyid: Efendi, ağa, beğ, ileri gelen baş, başçı, reis.
Sezâ: Münasip, uygun, yaraşır.
Sezâi: Sezâ ile ilgili, sezâya ait.
Sezgin: Zeki, sezen, sezici, hassas, duygulu.
Sıddık: Pek doğru, hiç bir zaman yalan söylemeyen ve yerien getiremeyeceği sözü vermeyen, sözünde duran.