Irak ve Suriye'de on binlerce Müslüman'ı hunharca katleden terör örgütü Irak-İslam Şam Devleti (IŞİD), son yayınladığı tehditlerle dolu görüntülerle artık Türkiye'yi öncelikli hedefe koyduğunu resmen ilan etmiş oldu.IŞİD söz konusu görüntülerde Türkiye'deki sempatizanlarını sözde cihada ve İstanbul'u fethetmeye çağırıyor. Esad'a karşı oldukları için AKP hükümetinin hiçbir desteği esirgemediği Suriye'deki isyancı grupları içine katarak en güçlü örgüte dönüşen IŞİD, hızla Türkiye'nin başının en büyük belası olmaya doğru gidiyor. Yani tam olarak 'besle kargayı oysun gözünü' hadisesi yaşanıyor.Türkiye, AKP hükümetiyle tanıştığı 2002 yılından bu yana ne yazık ki, geçmişte hiç yaşamadığı sorunlarla yüzleşmek zorunda kaldı ve kalmaya devam ediyor. 'Büyük devlet olacağız', 'Ortadoğu'da bizden habersiz yaprak bile kımıldamaz' diyerek yola çıkanların başarabildikleri tek şey, Türkiye'nin başına bela açmak oldu.Şimdi İslam ülkelerinde Türkiye'ye ABD ve İsrail'in bir piyonu gözüyle bakılıyor. ABD ve İsrail için her şeyi göze alacak, Haçlı projelerde boy göstermeyi maharet sanan AKP'nin işi başına gelmesinden önce var olan Türkiye'ye ve Türk milletine yönelik saygınlık, şimdi düşmanlığa dönüşmüş durumda.Üstelik bu düşmanlık artık çok tehlikeli bir noktaya derinleşti.AKP hükümetinin ilk yıllarında hükümetler arasında baş gösteren bu düşmanlık, milletimizin AKP'yi 3 defa üst üste seçerek iş başına getirmesiyle artık bireyler düzeyine kadar derinleşti. Geçmişte Türkiye'deki hükümeti eleştiren komşu ülkelerin halkları şimdi artık topyekûn Türk milletine geçmiştekinden çok farklı bakıyor ve içten içe kızıyorlar.Bu algının sebebi olan AKP politikaları terk edilmediği sürece bu ayrılık ateşi daha körüklenecektir. Bunun sonucunun ne olacağını kestirmek zor ama Türkiye'nin İslam ortak paydasını paylaştığı ülkeler arasında dostu kalmadığı gibi artık Türk milleti de dostsuz kalmak noktasında?Gelecekte daha da şiddetleneceğinin işaretlerini bugün gördüğümüz IŞİD tehdidiyle mücadele etmek için Türkiye önce dışarıdaki bu algıyı değiştirmeli ve bunun ilk adımı da AKP'nin dış politikadaki yanlışlarından hızla vazgeçmek olmalı.IŞİD tehdidini bertaraf etmek için zaman kaybetmeden atılması gereken ikinci adım ise içeriyle alakalı.IŞİD terörünün en çok beslendiği kaynağın 'dini cehalet' olduğu ortadadır. Yani İslam'ın gerçek ölçülerinden bihaber kalmış, hurafeleri ve rüya gibi uydurma şeyleri din sanan zavallılar IŞİD'in kullanacağı potansiyel insanları oluşturuyor.Bu manada büyük bir seferberlik başlatılmalı ve IŞİD terörünün neşvünema bulacağı bu ölçüsüzlük ve cehalet ortadan kaldırılmalı.Burada asıl cevaplanması gereken soru şudur;Bu ölçüsüzlükle mücadele hangi ölçülerle olmalı?Öyle ya IŞİD teröristleri insanları kendi saflarına kanalize etmek için dillerinden ayet ve hadisleri düşürmüyorlar.Sen bir ayet söylersen adam sana iki ayet okuyabilir, Sen bir hadis okursan adam sana daha fazlasını kendi yorumuna göre aktarabilir.Bunun için hepimizin elinde bir referansımız olmalı, bir mihenk taşımız olmalı ki, kendi nefislerine göre Kuran'ı ve hadisleri yorumlayan bu insanların hilelerine insanımız kanmasın, IŞİD'in elinde piyon olmasın.İşte bu mihenk taşı Ehl-i Beyt'tir.Ehl-i Beyt gerçeğini yıllardır var gücüyle ortaya koyan Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş 23 Haziran'da kaleme aldığı bir yazısında şu tespite yer vermişti: "Zübde??"i Kur'an olan Peygamberimiz, Veda Haccı'ndan dönerken ümmetine şu ikazda bulunmuştur: 'Size iki emanet bırakıyorum. Biri Allah'ın kitabı Kur'an, diğeri Ehl-i Beyt'imdir. Bunlara sarıldığınız sürece hidayettesiniz.' Öyleyse hidayet kaynağı, Ehl-i Beyt'tir." (Bkz- http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,12014136/ehl-i-beyt-1/prof-dr-haydar-bas)24 Haziran'daki yazısında ise Prof. Dr. Haydar Baş, "Ehl-i Beyt, iki kapak arasında emirleri ve yasakları ile yazılı Kur'an-ı Kerim'in müşahhas örneklere dökülmüş halidir. Ehl-i Beyt, yaşayan Kur'an numuneleridir" gerçeklerini ortaya koymuştu. (Bkz- http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,12014146/ehl-i-beyt-2/prof-dr-haydar-bas)Bu bağlamda Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleme aldığı Ehl-i Beyt Külliyatı'nda kapsamlı olarak ortaya koyduğu Ehl-i Beyt gerçeği Türkiye için tek kurtuluş yoludur.IŞİD terörünün de, ayrılık ve gayriliğin de, kavgaların ve çatışmaların panzehiri Ehl-i Beyt'tir.Prof. Dr. Haydar Baş'ın açtığı bu hayırlı çığır ışığında başlayacak bir seferberlik başta IŞİD tehdidi olmak üzere ekilmek istenen bütün fitne tohumlarını yeşermeden çürütecektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024