Onu anlatmak yahut yazmak; genç kalemlerin hududunu elbette kat kat aşıyor. Taşıdığı yüksek karakter ve ilmî seviyeden bahsedebilmek için en azından Onun ruh kaynaklarından bir nebze yudumlamış olmak gerek... Onu okumadan, Onu hissetmeden, Onu keşfetmeden, kısacası Onu yaşamadan hangi kalem sahibi Onu lâyıkı veçhile anlatabilir veya yazabilir ki?.. Evet; biz de "eserden müessere" ölçüsünden hareket ederek çağımızın bilge insanı Prof. Dr. Haydar Baş'ı; kendi düşünce ve görüşlerinden yola çıkıp birlikte tanımaya çalışacağız? ***Okudukça insanın ufkunu aydınlatan "İman ve İnsan" adlı eserinde Prof. Dr. Haydar Baş, meselelerin tespit ve çözümünde insanın bizzat kendisini ele almakta ve toplumsal sorunları derinlemesine analiz ederek çözümler sunmaktadır.
Dünyadaki bütün problemlerin başlangıcının insanın kendisinden kaynaklandığını, insan unsurunu çözmeden hiçbir meselenin hallolmayacağını belirten Prof. Dr. Haydar Baş şunları kaydetmektedir:
"Kâinat malzemesini şekilden şekle sokacak veya birtakım icat ve keşifler yapacak mimar, insandır. Bu varlığın, kâinatı şekillendirebilmesi için evvela kendinin bir şekle sokulması zarurîdir. Bu olduktan sonra, insan her türlü malzemeyi insanlığın yararına, hizmetine sunar. Aksi takdirde, kullanılan her alet zararlı bir unsur haline gelir. Bu düşüncemizi bir örnekle ifade etmek gerekirse, mesela; bir bıçak ayrı düşünce ve inançta olan insanların elinde farklı farklı iş görür. Bir kasabın elinde rızkını kazanmak için kullanılan bu vasıta; mutfakta ailesinin hizmetini gören bir hanımın elinde soğan, patates? doğrarken; doktorun elinde ameliyat için iş görür; fakat aynı vasıta, adam öldürmek için plan kuran bir katilin elinde tasavvur ettiği cinayeti işlemek için kullanılan korkunç bir alete dönüşebilir. Dikkat edilirse; kullanılan alet aynı olmasına rağmen, kullanan elin kafa yapısına ve inancına göre iş görmektedir" (Prof. Dr. Haydar Baş, İman ve İnsan; s.243-244). ***Toplumda meydana gelen siyasî, toplumsal, ahlakî, hukukî problemlerin, mevcut hastalıkların, anarşi ve kavgaların insan denen varlığın kendine ait halleri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş'a göre çözüm; insanın kendi yararına ve Hak yararına kazanılmasından geçmektedir;"Bugün hiç kimsenin toplumdan şikayet ederek kendini müdafaa etmesi ve mesuliyetten kurtulması mümkün değildir. Hepimiz bu toplumda var olan kötülüklerden mesulüz. Bizler bireyler olarak varlığımızda mevcut olan yanlışları, hataları düzeltmeye mecburuz. Birbirimize zarar veren duygu ve düşünceleri ıslah etmeliyiz ki, toplumda yanlışlar olmasın. Zararlılık, içten imkan bulmasın. O takdirde huzur ve barış ortamı oluşur. Kardeşlik, birlik ve beraberlik meydana gelir. Ülkemiz huzur içinde olur ve kalkınır" (A.g.e., s.226).
Oğuz Köroğluwww.oguzkoroglu.cominfo@oguzkoroglu.com
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Oğuz Köroğlu / diğer yazıları
- Nereden geldiğini unutma ki Nereye gideceğini unutmayasın / 22.01.2012
- İmam Hüseyin'in şehadetine ağlamak / 06.12.2011
- "Ben Kerbelâ şehidiyim" / 05.12.2011
- İmam Hüseyin'in kıyamı ve şehadeti / 04.12.2011
- İmam Hüseyin'in kıyamı ve şehadeti / 02.12.2011
- Türk Milleti'ne açık mektup / 11.06.2011
- Milli Ekonomi Modeli mutlaka meclise girmeli / 10.06.2011
- Prof. Dr. Haydar Baş'ın projeleri iktidar olmalıdır / 09.06.2011
- Baba devlete giden yol: Milli Ekonomi Modeli / 08.06.2011
- Küresel oyunları bozacak tek lider: Prof. Dr. Haydar Baş / 04.06.2011
- İmam Hüseyin'in şehadetine ağlamak / 06.12.2011
- "Ben Kerbelâ şehidiyim" / 05.12.2011
- İmam Hüseyin'in kıyamı ve şehadeti / 04.12.2011
- İmam Hüseyin'in kıyamı ve şehadeti / 02.12.2011
- Türk Milleti'ne açık mektup / 11.06.2011
- Milli Ekonomi Modeli mutlaka meclise girmeli / 10.06.2011
- Prof. Dr. Haydar Baş'ın projeleri iktidar olmalıdır / 09.06.2011
- Baba devlete giden yol: Milli Ekonomi Modeli / 08.06.2011
- Küresel oyunları bozacak tek lider: Prof. Dr. Haydar Baş / 04.06.2011