Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, güzel yurdumuzun dört bir yanında bu sözlerle karşılanıyor: "İş, aş Haydar Baş"...
Yeni konuşmaya çıkmış çocuklardan, yüz yaşına merdiven dayamış yaşlılarımıza kadar tüm insanımızın dilinde bu cümle. Sayın Genel Başkanımızın isminin 'aş ve iş' ile özdeşleşmiş olmasının iki anlamı var: Birincisi, Bağımsız Türkiye Partisi'nin söylemlerinin, plân ve projeleri milletimizce benimsenmiştir, beğenilmiştir. İkincisi ise; diğer partilerin iş ve aş bulma noktasındaki inandırıcılığı tamamen kaybolmuştur. Diğer partilerin söylemlerini, milletimiz artık kuru gürültü, boş vaatler olarak görmektedir.
19 Ekim Cumartesi güzel Erzurum'umuzda misafir ettiğimiz sayın Haydar Baş'ın söylemlerini, topluma yön veren hemşehrilerimizle değerlendiriyoruz; hayretle söyledikleri şu:
"Biz yıllardır Haydar Hoca'yı takip ediyoruz, sohbetlerini hiç kaçırmıyoruz, dini ilimlerdeki vukufiyeti biliyoruz da, ekonomik sahadaki buluşları, tespitleri çok harika. Doğrusu biz, Haydar Hoca'nın bu konularda kafa yorduğunu, kalem oynattığını bilmiyorduk. Türkiye'nin Arap saçına dönmüş problemlerine bu kadar kolay, bu kadar mantıklı çözümler getirmesi kırılmış olan umutlarımızı yeniden yeşertti. Siyasetten, partilerden tamamen soğumuşken yeniden ilgilenmeye başladık ve bu projelerin hayata geçmesi için çoluk-çocuğumuzu da seferber ettik. Böyle bir insanın Başbakan olması, hem ülkemiz için, hem bölgemiz için, hem de tüm dünya için büyük bir şanstır.
Evet!. Edirne'den Ardahan'a, Sinop'tan Anamur'a kadar tüm insanımız, yüksek sesle şimdi bu cümleyi söylüyor: "İş, aş Haydar Baş."
Ben de Aziz Karaca olarak Erzurum'dan, Erzurum'un dışındaki tüm hemşehrilerime sesleniyorum: Buradaki eşinize, dostunuza bizim için lütfen birer telefon edin. BTP iktidarına katkıda bulunun.
Yeni konuşmaya çıkmış çocuklardan, yüz yaşına merdiven dayamış yaşlılarımıza kadar tüm insanımızın dilinde bu cümle. Sayın Genel Başkanımızın isminin 'aş ve iş' ile özdeşleşmiş olmasının iki anlamı var: Birincisi, Bağımsız Türkiye Partisi'nin söylemlerinin, plân ve projeleri milletimizce benimsenmiştir, beğenilmiştir. İkincisi ise; diğer partilerin iş ve aş bulma noktasındaki inandırıcılığı tamamen kaybolmuştur. Diğer partilerin söylemlerini, milletimiz artık kuru gürültü, boş vaatler olarak görmektedir.
19 Ekim Cumartesi güzel Erzurum'umuzda misafir ettiğimiz sayın Haydar Baş'ın söylemlerini, topluma yön veren hemşehrilerimizle değerlendiriyoruz; hayretle söyledikleri şu:
"Biz yıllardır Haydar Hoca'yı takip ediyoruz, sohbetlerini hiç kaçırmıyoruz, dini ilimlerdeki vukufiyeti biliyoruz da, ekonomik sahadaki buluşları, tespitleri çok harika. Doğrusu biz, Haydar Hoca'nın bu konularda kafa yorduğunu, kalem oynattığını bilmiyorduk. Türkiye'nin Arap saçına dönmüş problemlerine bu kadar kolay, bu kadar mantıklı çözümler getirmesi kırılmış olan umutlarımızı yeniden yeşertti. Siyasetten, partilerden tamamen soğumuşken yeniden ilgilenmeye başladık ve bu projelerin hayata geçmesi için çoluk-çocuğumuzu da seferber ettik. Böyle bir insanın Başbakan olması, hem ülkemiz için, hem bölgemiz için, hem de tüm dünya için büyük bir şanstır.
Evet!. Edirne'den Ardahan'a, Sinop'tan Anamur'a kadar tüm insanımız, yüksek sesle şimdi bu cümleyi söylüyor: "İş, aş Haydar Baş."
Ben de Aziz Karaca olarak Erzurum'dan, Erzurum'un dışındaki tüm hemşehrilerime sesleniyorum: Buradaki eşinize, dostunuza bizim için lütfen birer telefon edin. BTP iktidarına katkıda bulunun.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025