Irak'ın yeni anayasa taslağı Irak'taki Amerikan kampanyasının hedefini açıkça ortaya koydu: Iraklı Arapların ulusal kimliğinin yok edilip azınlığa dönüştürülmeleri. Anayasa taslağına göre Irak, Arap değil, sadece İslam dünyasının bir parçası olacak. Arapça, diğer diller, hatta lehçeler kapsamına alınmakta. Irak'ta milliyetçilik Arapların değil, Kürtlerin hakkı olmakta. Federasyon ve demokrasi adı altında ülkenin ulusal kimliği silinmekte. Buradaki üzücü ironi, anayasa taslağının işgal altında hazırlanmasına karşın işgalin sorun sayılmaması. İşgal altındaki Arap Irak, coğrafi olarak da ortadan kaldırılmakta. İşgal edilmiş bir Arap ülkesinden bahsedenlerden böyle bir ülkenin ispatı istenmekte artık. Zira Arap Irak, farklı milletler, dinler ve mezhepler ülkesi, iç savaşın, acı ve yıkıcı din savaşlarının sahası oldu. Zaptedilebilmesi için Amerikan koruması gerekmekte çünkü. Irak'taki Amerikan savaşından önce ve kısa bir süre sonra Araplar, kuzeyde Kürt devletinin kurulmasının Türkiye'nin çıkarlarıyla çelişeceğini ve Washington'ın Ankara ile stratejik ortaklığının aleyhine olacak bir çözüme izin vermeyeceğini göz önüne alarak Kürtlerin ayrılmasını uzak ihtimal olarak görüyorlardı. Oysa şimdi ABD'nin Irak'ın tamamını Kürtlere hediye ettiğini görüyoruz. Çünkü yeni Irak'ta Kürtler dışında başka millet yok gibi. Araplar, Şii ve Sünni gruplar olarak ayrıştırıldı. Dilleri ise Arap çoğunluğunun karşı çıkmasına rağmen anayasaya göre resmi dil olacak Kürtçe'nin nedimesi, hizmetçisi haline geldi. Ayrıca bu tehlikeli anayasa Kürtleri mazlum konumdan zalim konumuna çıkardı. Kürtler şimdi komplocu görevine soyunuyor. Yıllardır gasp edilen haklarını geri almakla yetinmedi Kürtler. Zulmün daha şiddetlisini yaptılar ve Irak'ın ulusal kimliğinin silinmesine etkili biçimde katkıda bulundular. Irak bölünebilir Irak'taki anayasa oyununa karşı çıkılması gerekiyor. Bu tehlikeli anayasa komplosunu bütün Arap başkentleri resmen kınamalı. Çünkü bu anayasa Irak'ın bölünmesine karşı çıkan Arap tutumuyla çelişmekte. Anayasanın sunumu sonrası Araplar önceki tutumlarını sergiledi. Irak'ta yaşananlar ülkenin kendi iç konularıymış. Oysa her ne kadar şu anki sahne ve ilk durak Irak olsa da yaşananlar iç konu değil. Zira anayasa Irak'ın Arap kimliğini silmeyi hedefliyor. Şayet Washington anayasayı geçirmekte başarılı olursa başka ülkeler için öncü olacak bu anayasa. Birbiri ardına bölge ülkeleri için anayasa yazılacak ve bu ülkeler ulus- devletten farklı devletçiklere çevrilecek. Sünnilerin suçu ne? Bazı Arap aydınlar ve siyasetçiler de sorumluluğu seçimleri boykot etmeleri sebebiyle Sünnilere yüklüyor. İşgali ve azınlığın çoğunluğa hükmetmesini göz ardı ediyorlar. Modern ülkelerde başarılı oldu diye demokratik niteliğine vurgu yapıp federal sistemi savunarak bu komploya zemin hazırlıyorlar. Oysa bu çarpıtmadan vazgeçmeli ve utanç duymalılar. Zira seçimleri boykot etmeleri sebebiyle yaşananlardan Sünnileri sorumlu tutmak, utanç verici Arap suskunluğunun meşrulaştırılması. Hiç şüphesiz Sünni Arapların anayasaya yönelik tutumu, onurlu ve tarihi bir tutum. Desteklenmesi ise bütün Araplara ve Müslümanlara farz. Fakat destek, anayasanın reddedilmesi ve Irak'ı Arap köklerinden koparan, Sünnileri federasyon adı altında Irak'ın kaynaklarından mahrum bırakan maddelerin düzeltilmesinin talep edilmesiyle sınırlı kalmamalı. Arap ülkeleri kendi iç koşullarına bakmalı, siyasi ve demokratik reforma doğru ciddiyetle çalışmalı, azınlıklara insaflı davranmalı, vatandaşlık hukukunu geliştirip modern devlet kavramını derinleştirmeliler. Böyle bir hareketlenme olmazsa bütün Arap ülkeleri benzeri anayasaların muhtemel sahası olacak. Bu anayasanın, parçalayıcı ve yıkıcı yapısına rağmen tek iyi yönü var. Direnişin saflarını tekrar düzenleyecek, gücüne güç katacak, ılımlı ve işgalin sona ermesi için siyasi çözüme inanan Arap Sünnilerin direnişe katılmasıyla Washington'ı şaşırtacak olması. Bu anayasa Arap Sünnileri hiçe saymanın aracı olmaktan çıkıp işgale direniş saflarında birleşmelerine vesile olacak. Çünkü bu anayasa işgal sorununu ölüm kalım meselesine dönüştürmüştür. (Londra'da yayımlanan Hayat gazetesi, 31 Ağustos
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.