İnsanları varlıkların en hayırlısı kılan ibadet: Zikrullah
Allah katında kullarının yakınlık dereceleri, kullarının O’na kavuşmayı arzu etmesi bu yolda gayret sarf etmesiyle orantılıdır
17.10.2024 08:58:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Allah katında kullarının yakınlık dereceleri, kullarının O'na kavuşmayı arzu etmesi bu yolda gayret sarf etmesiyle orantılıdır.
Allah'ın hayırlı kullarının içinde en hayırlıları da vardır ki, bunlar için Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:
"Dikkat edin sizin en hayırlı olanınızı size haber vereyim mi?"
Ashab, "Evet, ey Allah Resûlü bildir" dediler.
"Sizin en hayırlınız öyle kimselerdir, görüldüklerinde Allah hatırlanır" buyurdu.
Bu kulların görüldüklerinde Allah'ı hatırlatmalarının sebebi daima Allah'ı anmaları/zikretmeleri, Allah ile beraber olmaları sebebiyledir. Bu kullar, Allah katında daha kıymetli ve daha yüksek mertebelidir: Ebû Saîd'den (radiyallahu anh);
"Hz. Peygamber'e (sallallahu aleyhi ve âlihi) sordular: 'Kıyamet Günü kulların hangisi Allah katında daha kıymetli ve daha yüksek mertebelidir?'
Şöyle buyurdu: 'Allah'ı çok zikredenler.'
Denildi ki: 'Ey Allah Resûlü! Allah yolunda savaşandan da mı (daha kıymetlidir)?'
'Kılıcı parçalanıp kana bulanıncaya kadar savaşsa bile, Allah'ı zikredenin derecesi ondan üstündür' buyurdu."
Ebû'd-Derdâ'dan (radiyallahu anh); "Peygamber Efendimiz şöyle buyurur:
'Melikinizin (Rabb'inizin) katında, derecenizi en yükselten, sizi tertemiz kılan, altın-gümüş tasadduk etmekten daha hayırlı olan, Allah yolunda savaşa çıkıp da düşmanlarla kıyasıya savaşmaktan bile daha üstün olan iyi amelinizi size bildireyim mi?' 'Evet' dediler.
'Allah'ı zikretmektir' buyurdu."
Ebû Hureyre'den (radiyallahu anh); "Muhâcir fakirleri, Peygamber'e (sallallahu aleyhi ve âlihi) gelip şöyle dediler:
'Zenginler, bütün yüksek dereceleri ve ebedî nimetleri alıp götürdüler.'
'Nasıl?'
'Onlar bizim gibi namaz kılıyor, bizim gibi oruç tutuyor, aynı zamanda zekât veriyorlar; biz veremiyoruz. Köle azad ediyorlar, biz edemiyoruz.'
Bunun üzerien Resûlullah şöyle buyurdu: 'Size bir şey öğreteceğim; onunla onlara erişeceksiniz, sizden sonra gelenleri de geçeceksiniz. Sizin yaptıklarınızı yapmadıkça hiç kimse sizden daha üstün olamayacak.'
'Evet, ey Allah Resûlü (nedir o?)' dediler.
'Her namazın peşinden otuz üç kere Sübhanallah, elhamdülillah ve Allahuekber, demenizdir' buyurdu."
Ebû'd-Derdâ'dan (radiyallahu anh) rivâyetle Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
"Allah Teâlâ, Kıyâmet Günü yüzleri apaydınlık, inci minberleri üzerinde oturan ve herkes tarafından kendilerine gıpta edilen bir kavim gönderecektir ki onlar, ne peygamber, ne de şehitlerdir."
Bir bedevi dizleri üstüne çöküp Peygamber'e (sallallahu aleyhi ve âlihi) yalvardı: "Ne olur onları bize anlat da bilelim!"
Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Onlar, çeşitli kabilelerden, çeşitli ülkelerden Allah için birbirlerini sevip bir araya gelen ve ihlâs içinde Allah'ı zikredenlerdir."
Ömer'den (radiyallahu anh); "Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) Necid bölgesine bir müfreze gönderdi. Müfreze birçok ganimet elde ederek geri döndü. Müfrezeye katılmayan bir adam hayretini ifade ederek, 'Bu müfrezeden daha hızlı ve daha çok ganimet elde eden başka bir müfreze görmedik' dedi.
Bunun üzerine Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi), 'Bu müfrezeden daha hızlı ve daha çok ganimet elde eden bir topluluğu size bildireyim mi?' diye sordu ve devamla:
'Sabah namazını kılıp güneş doğuncaya kadar Allah'ı zikreden bir topluluk, bu müfrezeden daha hızlı ve daha çok ganimet elde eder' buyurdu."
İnsan en mükemmel şekilde yaratılmış varlıktır. Zübde-i kâinattır. Âyet-i kerimede böyle buyurulur: "Biz insanı en mükemmel sûrette yarattık."
Fakat mükemmel yaratılmak demek, en hayırlı olmak demek değildir. Bu en mükemmel sûrette yaratılan kul, yaratılış gayesine ve ezeldeki ahidleşmeye ters düşer, kulluğunu unutursa, hayvandan dahi daha aşağı bir dereceye düşer. Onu yaratılmışların şereflisi/ eşref-i mahlûkat yapan, varlıkların hayırlısı kılan ise zikrullahtır:
Mâlik'den (radiyallahu anh); "Peygamber'in (sallallahu aleyhi ve âlihi) şöyle buyurduğu bana ulaştı: 'Gâfiller arasında Allah'ı zikreden kişi, harpten kaçanların arkasında savaşan kimse gibidir. Gâfiller içinde Allah'ı hatırlayıp zikreden kişi, kuru ağaçtaki yeşil bir dal gibidir.
Gâfiller içinde Allah'ı zikreden, karanlık evdeki lamba gibidir. Gâfiller içinde Allah'ı zikredene Allah, daha ölmeden Cennet'teki yerini gösterir. Gâfiller içinde Allah'ı zikreden her fasih ve a'cem sayısınca Allah onu bağışlar'." Fasih: Âdemoğulları demektir. A'cem ise, hayvanlardır.
(Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)
Allah'ın hayırlı kullarının içinde en hayırlıları da vardır ki, bunlar için Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:
"Dikkat edin sizin en hayırlı olanınızı size haber vereyim mi?"
Ashab, "Evet, ey Allah Resûlü bildir" dediler.
"Sizin en hayırlınız öyle kimselerdir, görüldüklerinde Allah hatırlanır" buyurdu.
Bu kulların görüldüklerinde Allah'ı hatırlatmalarının sebebi daima Allah'ı anmaları/zikretmeleri, Allah ile beraber olmaları sebebiyledir. Bu kullar, Allah katında daha kıymetli ve daha yüksek mertebelidir: Ebû Saîd'den (radiyallahu anh);
"Hz. Peygamber'e (sallallahu aleyhi ve âlihi) sordular: 'Kıyamet Günü kulların hangisi Allah katında daha kıymetli ve daha yüksek mertebelidir?'
Şöyle buyurdu: 'Allah'ı çok zikredenler.'
Denildi ki: 'Ey Allah Resûlü! Allah yolunda savaşandan da mı (daha kıymetlidir)?'
'Kılıcı parçalanıp kana bulanıncaya kadar savaşsa bile, Allah'ı zikredenin derecesi ondan üstündür' buyurdu."
Ebû'd-Derdâ'dan (radiyallahu anh); "Peygamber Efendimiz şöyle buyurur:
'Melikinizin (Rabb'inizin) katında, derecenizi en yükselten, sizi tertemiz kılan, altın-gümüş tasadduk etmekten daha hayırlı olan, Allah yolunda savaşa çıkıp da düşmanlarla kıyasıya savaşmaktan bile daha üstün olan iyi amelinizi size bildireyim mi?' 'Evet' dediler.
'Allah'ı zikretmektir' buyurdu."
Ebû Hureyre'den (radiyallahu anh); "Muhâcir fakirleri, Peygamber'e (sallallahu aleyhi ve âlihi) gelip şöyle dediler:
'Zenginler, bütün yüksek dereceleri ve ebedî nimetleri alıp götürdüler.'
'Nasıl?'
'Onlar bizim gibi namaz kılıyor, bizim gibi oruç tutuyor, aynı zamanda zekât veriyorlar; biz veremiyoruz. Köle azad ediyorlar, biz edemiyoruz.'
Bunun üzerien Resûlullah şöyle buyurdu: 'Size bir şey öğreteceğim; onunla onlara erişeceksiniz, sizden sonra gelenleri de geçeceksiniz. Sizin yaptıklarınızı yapmadıkça hiç kimse sizden daha üstün olamayacak.'
'Evet, ey Allah Resûlü (nedir o?)' dediler.
'Her namazın peşinden otuz üç kere Sübhanallah, elhamdülillah ve Allahuekber, demenizdir' buyurdu."
Ebû'd-Derdâ'dan (radiyallahu anh) rivâyetle Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
"Allah Teâlâ, Kıyâmet Günü yüzleri apaydınlık, inci minberleri üzerinde oturan ve herkes tarafından kendilerine gıpta edilen bir kavim gönderecektir ki onlar, ne peygamber, ne de şehitlerdir."
Bir bedevi dizleri üstüne çöküp Peygamber'e (sallallahu aleyhi ve âlihi) yalvardı: "Ne olur onları bize anlat da bilelim!"
Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Onlar, çeşitli kabilelerden, çeşitli ülkelerden Allah için birbirlerini sevip bir araya gelen ve ihlâs içinde Allah'ı zikredenlerdir."
Ömer'den (radiyallahu anh); "Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) Necid bölgesine bir müfreze gönderdi. Müfreze birçok ganimet elde ederek geri döndü. Müfrezeye katılmayan bir adam hayretini ifade ederek, 'Bu müfrezeden daha hızlı ve daha çok ganimet elde eden başka bir müfreze görmedik' dedi.
Bunun üzerine Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi), 'Bu müfrezeden daha hızlı ve daha çok ganimet elde eden bir topluluğu size bildireyim mi?' diye sordu ve devamla:
'Sabah namazını kılıp güneş doğuncaya kadar Allah'ı zikreden bir topluluk, bu müfrezeden daha hızlı ve daha çok ganimet elde eder' buyurdu."
İnsan en mükemmel şekilde yaratılmış varlıktır. Zübde-i kâinattır. Âyet-i kerimede böyle buyurulur: "Biz insanı en mükemmel sûrette yarattık."
Fakat mükemmel yaratılmak demek, en hayırlı olmak demek değildir. Bu en mükemmel sûrette yaratılan kul, yaratılış gayesine ve ezeldeki ahidleşmeye ters düşer, kulluğunu unutursa, hayvandan dahi daha aşağı bir dereceye düşer. Onu yaratılmışların şereflisi/ eşref-i mahlûkat yapan, varlıkların hayırlısı kılan ise zikrullahtır:
Mâlik'den (radiyallahu anh); "Peygamber'in (sallallahu aleyhi ve âlihi) şöyle buyurduğu bana ulaştı: 'Gâfiller arasında Allah'ı zikreden kişi, harpten kaçanların arkasında savaşan kimse gibidir. Gâfiller içinde Allah'ı hatırlayıp zikreden kişi, kuru ağaçtaki yeşil bir dal gibidir.
Gâfiller içinde Allah'ı zikreden, karanlık evdeki lamba gibidir. Gâfiller içinde Allah'ı zikredene Allah, daha ölmeden Cennet'teki yerini gösterir. Gâfiller içinde Allah'ı zikreden her fasih ve a'cem sayısınca Allah onu bağışlar'." Fasih: Âdemoğulları demektir. A'cem ise, hayvanlardır.
(Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)