Ahlak bir toplumun belkide sahip olabileceği en büyük kuvvettir. Ahlaki zaafiyetler yaşayan kavimlerin tarihten nasıl silindiği aşikardır. Bugün modern diye bize sunulan Batı medeniyeti ahlaki iflası yaşamaktadır. Yüzyıllarca Avrupa'ya her alanda örnek olmuş olan Türk-İslam medeniyeti de zamanla bu özelliğini kaybetmiş, örnek olma konumundan örnek alma konumuna düşmüştür. Kime örnek olmuştuk? Tüm dünyaya. Şimdi kimi örnek alıyoruz? AB ve ABD kültürünü. Bilim ve teknolojide gerisinde kaldığımız Batının bu sahadaki ilerleyişini örnek alacağımız yerde onların sosyal hayat tarzlarını örnek alıp, yaşam biçimi haline getirdik. Aslında bu sistemli bir dönüşümdü. 800 yıllık Endülüs medeniyetini "kadın ve içki" ile yıktıklarını ve bu iki gücü kullanarak diğer İslam topraklarını da almaları gerektiğini kendileri ifade etmiştir.Ne var Batı kültüründe? Fuhşun her çeşidi. İçki, uyuşturucu, yalan, dolandırıcılık, ihanet vs. Aklınıza ne gelirse. Aile kavramı bile yok olmuş neredeyse. Bu ahlaki zaafiyetlerin hepsi şu an ülkemizde mevcut mu? Mevcut. İşin ilginci hepimiz şikayetçiyiz. Halbuki bu toplumu biz oluşturuyoruz. Yani bizim iç dünyamızda düşündüklerimizin ortaya çıktığı yerin adı, toplum oluyor. Yani biz, fert olarak ahlaki sorunlar yaşıyoruz."Fert bazında da, toplum bazında da iyi ahlaka sahip olmamak bir yıkımın ifadesidir. Zira ahlaktaki zafiyet zamanla ibadette zafiyete, ibadetteki zafiyette imandaki zafiyete götürür ki, bu da insanın yaşayan ölü haline gelmesidir. Toplumsal yönden de durum aynıdır. Ahlaken çökmeye doğru giden bir toplumda yaşayan dindar insanlar, iman ve ibadet yönünden düzenli bir hayat yaşamaya çalışmakla yetinip, toplumun gidişatına karışmazlar, insanlığın ıslahına gayret etmezlerse zamanla ne kendilerini ne de nesillerini, hem de o toplumun insanlarını katletmiş olurlar?" (Prof. Dr. Haydar Baş Rahmet-el lil alemin 2 s:11) Bu bağlamda İmam Gazali hazretlerinin şu benzetmesi benim çok hoşuma gider. Adeta iç dünyamızın krokisini çizip önümüze koymuş."İnsanoğlunun cesedi büyük bir şehre benzer. El, ayak ve diğer azalar bu şehrin sanat erbabıdır. Şehvet, maliye müdürüdür. Gazap, emniyet müdürüdür. O beldenin hükümdarı kalptir. Veziri ise akıldır.Bir ülkenin imar edilmesi için nasıl ki halka ihtiyaç varsa, gönül ülkesinin imar edilmesi içinde bunlara ihtiyaç vardır. Ancak, maliye müdürü durumunda olan şehvet, haraç düşkünü ve çok yalancıdır. Kötü huyludur ve başkalarının işine karışır. Vezir durumunda olan aklın söylediklerine muhalefet eder.Emniyet müdürü durumunda olan gazap, belalı ve azgındır. Herkesi öldürmek ve her şeyi kırıp dökmek ister.İşte böyle bir durumda gönül ülkesinin sultanı olan kalp, daima veziri ile istişare ederse, aç gözlü maliye müdürünün, vezire muhalefetine önem vermezse, emniyet müdürünün, lüzumsuz işler yapmasını engellerse o vakit ülkenin düzeni bozulmaz ve devlet işleri yürür. Ülke imar edilir. Tıpkı bunun gibi kalpte, akıl ile istişare edip, şehvet ve gazabı kontrol altına alırsa, gönül ülkesinin işleri de yürür ve ilahi saadet yolu açılmış olur. Eğer bunun tersi yapılırsa her şey berbat olur.." (Kimya-yı Saadet s:18)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012