ABD'nin İncirlik konusundaki ısrarı gerçekten düşündürücü.
İncirlik'i koparabilmek için birçok katını aynı anda açmaya başladı.
Başta IMF güdümünde ekonomimiz olmak üzere, sözde Ermeni soykırımının tanınması, Patrikhanenin ekümenikliği, Ruhban okulunun açılması, Kıbrıs gibi konuları baskı unsuru olarak kullanıyor.
ABD eskisinden çok farklı bir İncirlik statüsü için bastırıyor.
Hareket alanını kısıtlayıcı bir yasanın olmasını istemiyor. Hükümetinin izninin yeterli olmasını ve bu iznin bir kere için değil, sürekli operasyon için geçerliliğinin sürmesini; uçuşlar, lojistik birikim, kuvvet nakliyesi için yol haritasının ya da başka kısıtlamaların konulmamasını talep ediyor.
Kısacası rahat hareket edebileceği, üzerinde denetimin olmadığı bir İncirlik istiyor.
Irak'ta, Afganistan'da, Gürcistan'da üsleri olan ABD'nin İncirlik üssüne olan bu ısrarlı talebi beraberinde ciddi endişeleri getiriyor.
ABD'nin 150 bin askerinin konuşlandırıldığı Irak'taki üsleri varken niçin İncirlik?
Eğer mevzu İran'a ve Suriye'ye bir harekâtsa pekâlâ bunu Irak'tan yapabilir.
Akla doğal olarak Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in yaptığı uyarı geliyor.
Haydar Bey, İncirlikle ciddi bir oyun oynanabileceğini söylemişti ve bunu Birinci Dünya Savaşı'na Osmanlıyı sokma senaryosuyla benzerlik taşıdığını vurgulamıştı.
Hatırlarsınız, Enver Paşa, kendisinden yardım isteyen Alman gemilerine Osmanlı bayrağı taktırmış ve Yavuz ve Midilli ismini alan bu gemiler Rusya'nın Sivastopol limanını top ateşine tutmuştu.
Netice, 1 milyon vatan evladının şahadeti ve Sevr süreciyle beraber Osmanlı'nın paramparça oluşu.
İncirlik üzerinden yapılan herhangi bir saldırı Türkiye ile İran'ı karşı karşıya getirecektir. Bu durum zaten ekonomik ve siyasi birçok sıkıntıları yaşayan ülkemizin tamamen, her alanda çökmesine sebep olabilir.
Diğer bir önemli husus ise, Batı'nın en çok korktuğu ve çekindiği Türk silahlı Kuvvetleri ve Kuvayı Milliye ruhuna sahip aziz Türk milletidir.
ABD, böyle bir planla İran'la bizi karşı karşıya getirmenin fitilini ateşleyerek, hem İran'ın hem de Türkiye'nin maddi ve manevi direncini kırma niyetinde olabilir.
"ABD bunu da yapamaz canım, biz müttefikiz" diyenlere cevabım şu olur: ABD dün İran'a karşı Irak'ı desteklemedi mi? Yıllarca iki Müslüman ülke bir hiç uğruna birbirlerini kırdılar. Bu arada ABD ne yaptı? Hem Irak'a "müttefikim" diyerek silah ve lojistik destek sağladı, hem de İran'a silah satışını da ihmal etmedi.
Zaman ABD'nin bu sekiz yıl süren İran-Irak savaşı hesabını ortaya çıkardı.
Dün müttefikim dediği Irak'a neler yaptığını yakın zamanda gördük. İngiliz Lancet Tıp Dergisi'nin yaptığı araştırmaya göre 100 bin masum insan öldürüldü. Ebu garip ve Guantanamo hapishanesinde yaşananları biliyorsunuz, tecavüzler, katliamlar ve daha nice vahşet olayları, misket bombaları, zayıflatılmış uranyum ve kimyasal silahlar.
Sonra da bunu yapanlar kendilerini "insan hakları şampiyonu" ilan edebiliyor.
Hem suçlu hem güçlü.
ABD kendisi için orta vadeli, fakat İsrail'i kuran ve ABD'yi buraya yönlendiren irade için oldukça uzun vadeli hedefi olan bu coğrafyaya yerleşme projesini gerçekleştirdi.
Peki, proje bu kadarla sınırlı mı?
ABD'nin büyük Ortadoğu Projesinin "Büyük İsrail Devleti Projesi" olduğunu ve arzı mevut kapsamında ülkemizin Güneydoğusunun da olduğu bilinen bir gerçek.
Güçlü bir Türkiye ve güçlü bir İran bu projenin önünü kesmektedir.
İşte İncirlik meselesine bu açıdan bakmalıyız.
Verilen sadece bir üs değil, Türkiye'nin geleceği.
AKP Genel Başkan yardımcısı Murat Mercan'ın ABD'de yaptığı açıklamalara bakılırsa ABD'nin İncirlik üssüyle ilgili taleplerine ilişkin karar çok yakında verilecek.
Yorumlar, bu kararın ABD'nin taleplerine cevap vereceği noktasında.
Duamız o ki, dün Enver Paşa'nın Osmanlı'yı Birinci Dünya Savaşı'na soktuğu hatayı yapmayalım.
Çünkü bunun zararını sadece bu kararı veren siyasilerimiz değil, devletiyle, milletiyle, askeriyle siviliyle topyekun aziz Türk milleti çekecektir.
Bunları komplo teorisi, felaket tellallığı şeklinde görebilirsiniz, ama unutmayalım ki dün Osmanlı'nın çöküş döneminde de birtakım aydın geçinenler, bu gerçekleri gören ve milli mücadeleyi başlatan Kuvayı Milliyecilere ve Mustafa Kemal Atatürk'e de aynı gözle bakıyorlardı.
Neticede gelecekteki tehlikeleri görüp gerekli önlemleri alan ve kurtuluş mücadelesi veren atalarımız bize bağımsız bir Türkiye emanet ettiler.
Onlara gönülden minnettarız
Bizler de içimizde ve dışımızda ülkemizin geleceği ile oynanan oyunları ferasetle görebilmeliyiz. Görmeyi beceremiyorsak, görenleri dikkate alıp, teşhis ve tedavileri yerinde ve zamanında yapmalıyız.
Yine unutmayalım ki, asker ocağında meşhur bir söz vardır "barışta ter dökmeyen savaşta kan döker".
İncirlik'i koparabilmek için birçok katını aynı anda açmaya başladı.
Başta IMF güdümünde ekonomimiz olmak üzere, sözde Ermeni soykırımının tanınması, Patrikhanenin ekümenikliği, Ruhban okulunun açılması, Kıbrıs gibi konuları baskı unsuru olarak kullanıyor.
ABD eskisinden çok farklı bir İncirlik statüsü için bastırıyor.
Hareket alanını kısıtlayıcı bir yasanın olmasını istemiyor. Hükümetinin izninin yeterli olmasını ve bu iznin bir kere için değil, sürekli operasyon için geçerliliğinin sürmesini; uçuşlar, lojistik birikim, kuvvet nakliyesi için yol haritasının ya da başka kısıtlamaların konulmamasını talep ediyor.
Kısacası rahat hareket edebileceği, üzerinde denetimin olmadığı bir İncirlik istiyor.
Irak'ta, Afganistan'da, Gürcistan'da üsleri olan ABD'nin İncirlik üssüne olan bu ısrarlı talebi beraberinde ciddi endişeleri getiriyor.
ABD'nin 150 bin askerinin konuşlandırıldığı Irak'taki üsleri varken niçin İncirlik?
Eğer mevzu İran'a ve Suriye'ye bir harekâtsa pekâlâ bunu Irak'tan yapabilir.
Akla doğal olarak Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in yaptığı uyarı geliyor.
Haydar Bey, İncirlikle ciddi bir oyun oynanabileceğini söylemişti ve bunu Birinci Dünya Savaşı'na Osmanlıyı sokma senaryosuyla benzerlik taşıdığını vurgulamıştı.
Hatırlarsınız, Enver Paşa, kendisinden yardım isteyen Alman gemilerine Osmanlı bayrağı taktırmış ve Yavuz ve Midilli ismini alan bu gemiler Rusya'nın Sivastopol limanını top ateşine tutmuştu.
Netice, 1 milyon vatan evladının şahadeti ve Sevr süreciyle beraber Osmanlı'nın paramparça oluşu.
İncirlik üzerinden yapılan herhangi bir saldırı Türkiye ile İran'ı karşı karşıya getirecektir. Bu durum zaten ekonomik ve siyasi birçok sıkıntıları yaşayan ülkemizin tamamen, her alanda çökmesine sebep olabilir.
Diğer bir önemli husus ise, Batı'nın en çok korktuğu ve çekindiği Türk silahlı Kuvvetleri ve Kuvayı Milliye ruhuna sahip aziz Türk milletidir.
ABD, böyle bir planla İran'la bizi karşı karşıya getirmenin fitilini ateşleyerek, hem İran'ın hem de Türkiye'nin maddi ve manevi direncini kırma niyetinde olabilir.
"ABD bunu da yapamaz canım, biz müttefikiz" diyenlere cevabım şu olur: ABD dün İran'a karşı Irak'ı desteklemedi mi? Yıllarca iki Müslüman ülke bir hiç uğruna birbirlerini kırdılar. Bu arada ABD ne yaptı? Hem Irak'a "müttefikim" diyerek silah ve lojistik destek sağladı, hem de İran'a silah satışını da ihmal etmedi.
Zaman ABD'nin bu sekiz yıl süren İran-Irak savaşı hesabını ortaya çıkardı.
Dün müttefikim dediği Irak'a neler yaptığını yakın zamanda gördük. İngiliz Lancet Tıp Dergisi'nin yaptığı araştırmaya göre 100 bin masum insan öldürüldü. Ebu garip ve Guantanamo hapishanesinde yaşananları biliyorsunuz, tecavüzler, katliamlar ve daha nice vahşet olayları, misket bombaları, zayıflatılmış uranyum ve kimyasal silahlar.
Sonra da bunu yapanlar kendilerini "insan hakları şampiyonu" ilan edebiliyor.
Hem suçlu hem güçlü.
ABD kendisi için orta vadeli, fakat İsrail'i kuran ve ABD'yi buraya yönlendiren irade için oldukça uzun vadeli hedefi olan bu coğrafyaya yerleşme projesini gerçekleştirdi.
Peki, proje bu kadarla sınırlı mı?
ABD'nin büyük Ortadoğu Projesinin "Büyük İsrail Devleti Projesi" olduğunu ve arzı mevut kapsamında ülkemizin Güneydoğusunun da olduğu bilinen bir gerçek.
Güçlü bir Türkiye ve güçlü bir İran bu projenin önünü kesmektedir.
İşte İncirlik meselesine bu açıdan bakmalıyız.
Verilen sadece bir üs değil, Türkiye'nin geleceği.
AKP Genel Başkan yardımcısı Murat Mercan'ın ABD'de yaptığı açıklamalara bakılırsa ABD'nin İncirlik üssüyle ilgili taleplerine ilişkin karar çok yakında verilecek.
Yorumlar, bu kararın ABD'nin taleplerine cevap vereceği noktasında.
Duamız o ki, dün Enver Paşa'nın Osmanlı'yı Birinci Dünya Savaşı'na soktuğu hatayı yapmayalım.
Çünkü bunun zararını sadece bu kararı veren siyasilerimiz değil, devletiyle, milletiyle, askeriyle siviliyle topyekun aziz Türk milleti çekecektir.
Bunları komplo teorisi, felaket tellallığı şeklinde görebilirsiniz, ama unutmayalım ki dün Osmanlı'nın çöküş döneminde de birtakım aydın geçinenler, bu gerçekleri gören ve milli mücadeleyi başlatan Kuvayı Milliyecilere ve Mustafa Kemal Atatürk'e de aynı gözle bakıyorlardı.
Neticede gelecekteki tehlikeleri görüp gerekli önlemleri alan ve kurtuluş mücadelesi veren atalarımız bize bağımsız bir Türkiye emanet ettiler.
Onlara gönülden minnettarız
Bizler de içimizde ve dışımızda ülkemizin geleceği ile oynanan oyunları ferasetle görebilmeliyiz. Görmeyi beceremiyorsak, görenleri dikkate alıp, teşhis ve tedavileri yerinde ve zamanında yapmalıyız.
Yine unutmayalım ki, asker ocağında meşhur bir söz vardır "barışta ter dökmeyen savaşta kan döker".
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025