Koç Holding CEO'su Bülend Özaydınlı, Türkiye'nin 2005 yılından itibaren de IMF ile Stad-by Anlaşması yapması gerektiğini söyledi. TÜSİAD da IMF Heyetiyle görüşmede aynı talebi iletti.
Yani Türkiye'nin kaymak tabakası, IMF ile yapılan anlaşmadan memnun. Neden memnun olmasınlar ki? IMF ile anlaşma yapan hükümet, para basamıyor; bundan dolayı yüksek faizle piyasadan borçlanıyor; iç borçlarını bilinen yöntemlerle halletmek zorunda kalıyor, mesela konsolidasyon yapamıyor. IMF programı uygulandığında, döviz baskı altına alınıyor. Böylece reel faiz (dolar bazında ortalama yüzde 12-14 faiz) garanti altına alınıyor. Hortumlanan bankalara devlet el koymak zorunda kalıyor ve bunların faturası da millete kesiliyor.
Neticede, kaymak tabakası IMF programıyla "garantili gelire" sahip oluyor, vatandaşın ise canrı çıkıyor. Çünkü IMF programı demek, hükümetin elinin kolunun bağlanması; buna karşılık finans sektörünün "sülün gibi" piyasaları sömürmesi demektir.
Bu yorumdan sonra, Hürriyet'ten Erdal Sağlam, IMF heyetinin önceki günkü temasları hakkında bilgi veriyor: "IMF Heyetinin yaptığı görüşmelerde '2004 sonrasında ne yapılacağı gündeme geldi ve görüşmelere katılan hemen herkes IMF Heyetine, '2004 yılı sonrası için, 3 yıllık yeni bir stand-by anlaşması yapma gereği'nden sözetti. Kimisi bu yeni bağlayıcı anlaşma gereğini '2005 ve 2006'de yoğunlaşan dış borç geri ödemelerinin daha sonraki yıllara uzatılması' gereğine bağlarken, kimisi de 'Bu Hükümetin kendi başına bırakıldığı takdirde ekonomideki istikrarı bozacak kararlara, rahatlıkla imza atacağı' görüşünü dile getirdi. Yıl ortalarında özel sektör ve AB başta olmak üzere, bu taleplerin artması bekleniyor."
Borç bitmeden
IMF gitmez
Hürriyet'ten Ercan Kumcu da aynı konuya parmak basıyor: "Son günlerde, IMF ile ilişkilerimizin 2004 yılı sonrasında devam edip etmeyeceği yeniden tartışılmaya başlandı. IMF'ye 20 milyar dolar civarında borçlu olan bir ülkenin bu kurumla olan ilişkilerini olağan bir üye statüsüne indirgeyebilmesi imkansızdır. IMF borçlarımızı ödeyene kadar bizimledir. Bir yılda yaklaşık 10 milyar dolar daha fazla borçlanmak Türkiye'yi uluslararası piyasalarda zorlar. Böyle bir durum Türkiye'nin iç ekonomik dengelerini de tehdit eder bir hal alabilir."
Yani Türkiye'nin kaymak tabakası, IMF ile yapılan anlaşmadan memnun. Neden memnun olmasınlar ki? IMF ile anlaşma yapan hükümet, para basamıyor; bundan dolayı yüksek faizle piyasadan borçlanıyor; iç borçlarını bilinen yöntemlerle halletmek zorunda kalıyor, mesela konsolidasyon yapamıyor. IMF programı uygulandığında, döviz baskı altına alınıyor. Böylece reel faiz (dolar bazında ortalama yüzde 12-14 faiz) garanti altına alınıyor. Hortumlanan bankalara devlet el koymak zorunda kalıyor ve bunların faturası da millete kesiliyor.
Neticede, kaymak tabakası IMF programıyla "garantili gelire" sahip oluyor, vatandaşın ise canrı çıkıyor. Çünkü IMF programı demek, hükümetin elinin kolunun bağlanması; buna karşılık finans sektörünün "sülün gibi" piyasaları sömürmesi demektir.
Bu yorumdan sonra, Hürriyet'ten Erdal Sağlam, IMF heyetinin önceki günkü temasları hakkında bilgi veriyor: "IMF Heyetinin yaptığı görüşmelerde '2004 sonrasında ne yapılacağı gündeme geldi ve görüşmelere katılan hemen herkes IMF Heyetine, '2004 yılı sonrası için, 3 yıllık yeni bir stand-by anlaşması yapma gereği'nden sözetti. Kimisi bu yeni bağlayıcı anlaşma gereğini '2005 ve 2006'de yoğunlaşan dış borç geri ödemelerinin daha sonraki yıllara uzatılması' gereğine bağlarken, kimisi de 'Bu Hükümetin kendi başına bırakıldığı takdirde ekonomideki istikrarı bozacak kararlara, rahatlıkla imza atacağı' görüşünü dile getirdi. Yıl ortalarında özel sektör ve AB başta olmak üzere, bu taleplerin artması bekleniyor."
Borç bitmeden
IMF gitmez
Hürriyet'ten Ercan Kumcu da aynı konuya parmak basıyor: "Son günlerde, IMF ile ilişkilerimizin 2004 yılı sonrasında devam edip etmeyeceği yeniden tartışılmaya başlandı. IMF'ye 20 milyar dolar civarında borçlu olan bir ülkenin bu kurumla olan ilişkilerini olağan bir üye statüsüne indirgeyebilmesi imkansızdır. IMF borçlarımızı ödeyene kadar bizimledir. Bir yılda yaklaşık 10 milyar dolar daha fazla borçlanmak Türkiye'yi uluslararası piyasalarda zorlar. Böyle bir durum Türkiye'nin iç ekonomik dengelerini de tehdit eder bir hal alabilir."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.