İman, söz ve işten ibarettir
İman, söz ve işten ibarettir. Mücerret iman sahibi olman seni düşmüş olduğun çukurdan çıkaramaz
15.10.2021 00:00:00





"Ey evlat! Dünyada daimi kalmak için yaratılmış değilsin. Onda yalnız yiyip içmek için durmuyorsun. Bulunduğun hali hemen değiştir. Bulunduğun halde Allah'ın sevmediği şeyler mevcuttur. Mücerret Kelime-i Tevhid'le yetindin. Taat olarak yalnız bununla yetinmek senin için iyi bir iş değildir. Bu, sana fayda sağlamaz. Bunu başka ibadetler de takip etmeli.
İman, söz ve işten ibarettir. Mücerret iman sahibi olman seni düşmüş olduğun çukurdan çıkaramaz. Bu halinde ısrar eder; namazı, orucu ve diğer farz ibadetleri bir yana atarsan, sadaka tanımazsan iyi olmaz. Bunları terk etmek senin için felâketten başka bir şey doğurmaz. Günah çukurundan tevhidin hangi harfi seni çeker, çıkarır?
"Allah'tan başka ilâh yok" dediğin zaman bir dava peşine düşmüş oluyorsun. Her davada şahit isterler. Şahidi olmayan kaybeder.
Bu durumda şahit, emirleri tutmak ve yasakları bir yana atmaktır. Ayrıca bu uğurda gelecek her türlü belâ ve mihnete göğüs gerip sabırlı olmak da bir şahit sayılır.
Aynı zamanda bunlar senin için yol delili demektir. Söylediklerimiz yapılacağı zaman da ihlâsa sarılmak gerekir. Hiçbir söz, amelsiz kabul edilmez. Ve hiçbir amel de ihlâs olmadan kabul edilir değildir. Peygamberin (s.a.a.v) yolu ihlâstan ibarettir.
Elinizde bulunan mallardan ihtiyaç sahiplerine verin. Kapınıza gelen dilencileri boş göndermeyin. Gücünüz yettiği kadar az veya çok bir şeyler vermeye gayret edin.
Allah nasıl verdi ise siz de öyle yapın. O'nun verdiği gibi verin. O'nun verdiklerini muhtaçlara dağıtarak şükür yolunu tutun. Hele bir bakın; size ne kadar bol ihsanlar etmiş. Saymakla bitiremiyorsunuz. Bu halinizde düşkünleri gözetmek size gerekli değil midir?
Yazıklar olsun. Eğer kapına gelen dilenci bir hediye getirseydi hemen alırdın; bana mı, demezdin. Hiç geri çevirmek istemezdin.
Şu anda yanımda oturuyor ve sözümü dinliyorsunuz. Gözlerinizden yaş da akıyor. Az sonra dışarı çıkıyorsunuz sanki az önce öğüt dinleyen siz değildiniz ve gözlerinizden yaşlar akmıyordu.
Kalbiniz hemen katılaşıyor, önünüze çıkan, hele bir fakir olunca, yanınıza bile yanaştırmak istemiyorsunuz. Bu anlatıyor ki, yalandan ağladın. Sözlerimi candan dinlemedin. Sözlerimi Allah için dinlemelisin ve Allah için gözlerinden yaşlar akmalı…
Yanımda işittiğin söz, ilk başta sırrına geçmeli. Sonra kalbine akmalı, daha sonra, bütün duygularına sirayet etmeli. Hayra böylelikle varılır.
Bana geldiğiniz zaman, ilminizi, dilinizi, nesebinizi bir yana atınız. Çocuklarınızı ve bütün tanıdıklarınızı bir yana bırakınız. Yanımda, sizleri Haktan gayrı her şeyden âri görmeliyim.
Ancak böyle yaparsanız O, sizi fazlı ve ihsanı ile örter. Bu hali kendinde benimsedikten sonra, iradesiz beslenen bir kuş gibi olursun. Kalbine, Hakk'tan nur gelir. Buna işaret olarak Peygamber (S.A.) efendimiz şöyle buyurur: 'İman sahibinin ferasetinden sakının; çünkü o, Allah'ın verdiği nurla bakar.'
Ey içi bozuk adam, iman sahibinden çekin. Onun yanına günah pisliği ile girme. Çünkü o, Allah'ın nuruyla her halini sezer. Derununda saklı şirki, küfrü ve nifakı anlar. Giydiğin elbise seni onların nazarından saklayamaz. Ne kadar örtülere bürünsen, onlar yine görür.
İyi görmekten mahrum olan, iyi olamaz. Sen bir hevesten ibaretsin, hevâ peşinde koşanlara sen de karışmaktasın.

Dertli bir şahıs, arkadaşına şöyle sordu: Bu körlük, ne zamana kadar gider? Öbürü cevap verdi: Tabip bulununcaya kadar…
Yılıp usanmadan bir tabip ara. Bulunca başını önüne koy ve yalvar. O tabip için iyi düşün; kötülük yapacağı aklına gelmesin. Onu töhmet altına almak isteme. Gözün hiç görmüyorsa, yavrunu yanına al. Beraberce tabip kapısına yönel. Bıkma, usanma; onun kapısında bekle. Vereceği her ilâcı itimatla kabul et. Acı gelirse de dayan. Böylece halin düzelir ve gözlerin açılır.
Allah için gönlünü engin kıl. Bütün işleri ona bırak. Yapılan şeylerden kendin için bir pay çıkarma. Nefse haddi aştırma. Onu iflâs ayağıyla ez, halktan yana kapıları kapa.
O nefsin tek kapısı senin canibinde olsun. Her an nefsi yalnız bırakma. Her gün muhasebe et. Hatalara özür diletmeden bırakma. Her suçunu itiraf ettir.
Sonra nefsi al, kendi varlığın varsa onu da bul, birlikte Hakk'a yönel. Fayda veya zarar, Hak'tan başkasından gelmez. Veren, alan, O'ndan gayrı değildir; buna inan. İnsan için en tatlı şey imandır. İmanın sonunda hayli iyi işler olur. Kalbin görmez tarafı kalkar. Kalbin ve ruh basiretin, hareket haline gelir." (Abdülkadir Geylani, İlahi Armağan eserinden) H: Akın Aydın
İman, söz ve işten ibarettir. Mücerret iman sahibi olman seni düşmüş olduğun çukurdan çıkaramaz. Bu halinde ısrar eder; namazı, orucu ve diğer farz ibadetleri bir yana atarsan, sadaka tanımazsan iyi olmaz. Bunları terk etmek senin için felâketten başka bir şey doğurmaz. Günah çukurundan tevhidin hangi harfi seni çeker, çıkarır?
"Allah'tan başka ilâh yok" dediğin zaman bir dava peşine düşmüş oluyorsun. Her davada şahit isterler. Şahidi olmayan kaybeder.
Bu durumda şahit, emirleri tutmak ve yasakları bir yana atmaktır. Ayrıca bu uğurda gelecek her türlü belâ ve mihnete göğüs gerip sabırlı olmak da bir şahit sayılır.
Aynı zamanda bunlar senin için yol delili demektir. Söylediklerimiz yapılacağı zaman da ihlâsa sarılmak gerekir. Hiçbir söz, amelsiz kabul edilmez. Ve hiçbir amel de ihlâs olmadan kabul edilir değildir. Peygamberin (s.a.a.v) yolu ihlâstan ibarettir.
Elinizde bulunan mallardan ihtiyaç sahiplerine verin. Kapınıza gelen dilencileri boş göndermeyin. Gücünüz yettiği kadar az veya çok bir şeyler vermeye gayret edin.
Allah nasıl verdi ise siz de öyle yapın. O'nun verdiği gibi verin. O'nun verdiklerini muhtaçlara dağıtarak şükür yolunu tutun. Hele bir bakın; size ne kadar bol ihsanlar etmiş. Saymakla bitiremiyorsunuz. Bu halinizde düşkünleri gözetmek size gerekli değil midir?
Yazıklar olsun. Eğer kapına gelen dilenci bir hediye getirseydi hemen alırdın; bana mı, demezdin. Hiç geri çevirmek istemezdin.
Şu anda yanımda oturuyor ve sözümü dinliyorsunuz. Gözlerinizden yaş da akıyor. Az sonra dışarı çıkıyorsunuz sanki az önce öğüt dinleyen siz değildiniz ve gözlerinizden yaşlar akmıyordu.
Kalbiniz hemen katılaşıyor, önünüze çıkan, hele bir fakir olunca, yanınıza bile yanaştırmak istemiyorsunuz. Bu anlatıyor ki, yalandan ağladın. Sözlerimi candan dinlemedin. Sözlerimi Allah için dinlemelisin ve Allah için gözlerinden yaşlar akmalı…
Yanımda işittiğin söz, ilk başta sırrına geçmeli. Sonra kalbine akmalı, daha sonra, bütün duygularına sirayet etmeli. Hayra böylelikle varılır.
Bana geldiğiniz zaman, ilminizi, dilinizi, nesebinizi bir yana atınız. Çocuklarınızı ve bütün tanıdıklarınızı bir yana bırakınız. Yanımda, sizleri Haktan gayrı her şeyden âri görmeliyim.
Ancak böyle yaparsanız O, sizi fazlı ve ihsanı ile örter. Bu hali kendinde benimsedikten sonra, iradesiz beslenen bir kuş gibi olursun. Kalbine, Hakk'tan nur gelir. Buna işaret olarak Peygamber (S.A.) efendimiz şöyle buyurur: 'İman sahibinin ferasetinden sakının; çünkü o, Allah'ın verdiği nurla bakar.'
Ey içi bozuk adam, iman sahibinden çekin. Onun yanına günah pisliği ile girme. Çünkü o, Allah'ın nuruyla her halini sezer. Derununda saklı şirki, küfrü ve nifakı anlar. Giydiğin elbise seni onların nazarından saklayamaz. Ne kadar örtülere bürünsen, onlar yine görür.
İyi görmekten mahrum olan, iyi olamaz. Sen bir hevesten ibaretsin, hevâ peşinde koşanlara sen de karışmaktasın.

Dertli bir şahıs, arkadaşına şöyle sordu: Bu körlük, ne zamana kadar gider? Öbürü cevap verdi: Tabip bulununcaya kadar…
Yılıp usanmadan bir tabip ara. Bulunca başını önüne koy ve yalvar. O tabip için iyi düşün; kötülük yapacağı aklına gelmesin. Onu töhmet altına almak isteme. Gözün hiç görmüyorsa, yavrunu yanına al. Beraberce tabip kapısına yönel. Bıkma, usanma; onun kapısında bekle. Vereceği her ilâcı itimatla kabul et. Acı gelirse de dayan. Böylece halin düzelir ve gözlerin açılır.
Allah için gönlünü engin kıl. Bütün işleri ona bırak. Yapılan şeylerden kendin için bir pay çıkarma. Nefse haddi aştırma. Onu iflâs ayağıyla ez, halktan yana kapıları kapa.
O nefsin tek kapısı senin canibinde olsun. Her an nefsi yalnız bırakma. Her gün muhasebe et. Hatalara özür diletmeden bırakma. Her suçunu itiraf ettir.
Sonra nefsi al, kendi varlığın varsa onu da bul, birlikte Hakk'a yönel. Fayda veya zarar, Hak'tan başkasından gelmez. Veren, alan, O'ndan gayrı değildir; buna inan. İnsan için en tatlı şey imandır. İmanın sonunda hayli iyi işler olur. Kalbin görmez tarafı kalkar. Kalbin ve ruh basiretin, hareket haline gelir." (Abdülkadir Geylani, İlahi Armağan eserinden) H: Akın Aydın
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.