İmam Zeynelabidin Medine’de
İmam Seccad (a.s.), Medine’de dağılan Ehl-i Beyt sevenlerini bir araya toplamak üzere çalışmalara başlamıştır
09.10.2023 08:00:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İmam Seccad (a.s.), Medine'de dağılan Ehl-i Beyt sevenlerini bir araya toplamak üzere çalışmalara başlamıştır.
İmam Hüseyin (a.s.)'ın şehadetinden sonra ara verilen Ehl-i Beyt görüşlerinin öğretilmesi konusuna ağırlık vererek, Mescid-i Nebevî'de dersler vermeye başladı. Bu dersler o dönemin Ehl-i Beyt Üniversitesi'ni oluşturacaktır.
Pek çokları öldürülen âlimlerin yenilerinin yetiştirilmesi bu derslerle sağlanmıştır. Ehl-i Beyt'in fıkıh, hadis, tefsir vs. ilimlerdeki üstün görüşlerinin öğretildiği bu ekol ile yeni ve sağlam bir kadro oluşturulmuştur.
İmam (a.s.) için ikinci bir eğitim sahası da, kendini ve kadrosu-nu anlayacak kâmil bir cemaatin oluşturulması idi.
İmam Seccad (a.s.) yezid döneminde Medine'ye yerleşiyor
Yezid, İmam Seccad (a.s.)'ı öldürmek istese de yapamadı ve halkın eleştirilerinden çekindiği için Ehl-i Beyt'i esir muamelesi içinde, Numan b. Beşir riyasetinde Medine'ye gönderdi.
İmam Zeynelâbidin (a.s.), yanındakilerle beraber ceddi Resulûllah (s.a.v.)'in mahremi Medine'ye doğru ilerlerken, halkın kendilerini karşılamak için şehrin girişinde toplandığını gördü. Onlara hitaben şu konuşmayı yapmıştır:
"Âlemlerin Rabbi, din gününün sahibi, bütün mahlukatın Yaratıcısı olan Allah'a hamd olsun. O uzaktır; en yüce göklerde yükselmiştir. Yakındır; gizli konuşmaların tanığıdır.
Büyük olaylardan, zamanın facialarından, yakıcı musibetlerinden, dehşet verici felaketlerinden; büyük, yıkıcı, insanın canına tak eden, korkunç ve helak edici âfetlerden dolayı O'na hamd ediyoruz.
Ey topluluk! Hiç kuşkusuz Yüce Allah, O'na hamd olsun, bizi büyük musibetlerle sınadı. İslam'ın duvarında açılan gedik bu yüzden çok büyüktür.
Evet, Ebu Abdullah Hüseyin (a.s.) öldürüldü, kadınları ve çocukları esir alındı. Kesik başı mızrakların ucuna takılarak memleket memleket dolaştırıldı. İşte bu benzeri olmayan bir musibettir.
Ey insanlar, içinizde hangi erkek, onun ölümünden sonra sevinebilir? Ondan dolayı hangi yürek üzüntüden yanmaz?
Hangisi gözyaşlarını tutar da, sel gibi akıtmaz?
Onun öldürülmesinden dolayı yedi kat gök ağladı; denizler dalgalarıyla, yer köşe bucaklarıyla, ağaçlar dallarıyla, balıklar, denizlerin derinlikleri, mukarreb melekler ve bütün semavat ehli ağladı.
Ey insanlar! Onun öldürülmesinin acısıyla parçalanmayacak kalp var mıdır?
Hangi yürek onun için yanmaz ki! İslam'ın surunda açılan bu kapanmaz gediği, bu onmaz yarayı duymayan kulak kaldı mı?
Ey insanlar! Şehirlerden, diyarlardan kovulur, sağa sola savrulur, memleketlerden çıkarılır, uzaklaştırılır olduk.
Sanki Kabil'in çocuklarıymışız gibi! Hem de, işlediğimiz bir suç, irtikap ettiğimiz bir günah olmaksızın! İslam'da yıkıcı bir gedik açmadığımız halde!
Önceki atalarımızdan böyle bir şey duymadık. Bu, olsa olsa uydurulmuş bir düzendir.
Allah'a yemin ederim ki, eğer Peygamber (s.a.v.) bizi sevmelerini, bize itaat etmelerini emrettiği gibi, bizi öldürmelerini önermiş olsaydı, bu yaptıklarından daha fazlasını yapmayacaklardı.
Hiç şüphesiz biz Allah'tan geldik ve yine O'na döneceğiz. Ne büyük, ne acı bir felaket! Ne korkunç, ne yakıcı, ne dehşet verici, ne elemli ve ne müthiş bir musibet!
Başımıza gelenlerden ve bize yapılan kötülüklerden dolayı Allah'ın sevabını umuyoruz. Çünkü, O, üstün iradelidir, öç alıcıdır."
Onun bu veciz konuşması, Emevilerin mezâlimini ortaya koyuyor, babasının sadece kanıyla yapabileceği kıyamdaki cesaretini anlatıyor, onunla beraber mâsum Ehl-i Beyt'inin katlini haykırıyordu. İmam Hüseyin (a.s.), Allah'ın dinini hâkim kılmak için şehit olmuştur.
Bu konuşma, Kerbela'da Kûfelilerin ve yardım çağrısını duyup da yardımdan kaçınan herkesin vebalini ortaya koymaktadır. Şimdi ağlamak bir işe yaramayacaktır. Resulûllah (s.a.v.)'in emaneti Ehli Beyt yalnız bırakılmıştır.
Allah, elbette ki, onların intikamını alacaktır.
İmam (a.s.)'ın Medine'deki cihadı ise, hem bu katliamı diri tutmak ve hem de mevcut iktidara kıyamını sürdürmek için manevî bir eğitim metodunu hayata geçirmek şeklindedir.
Bu katliam diri tutulmalıdır, çünkü, Emevi mezâlimini en iyi anlatan örnektir.
İmam (a.s.), Harre Vakası'nda görüleceği gibi, direkt olarak iktidar ile karşı karşıya gelmemekte, açıktan kıyam etmemekte ama yaptıklarını da onaylamamaktadır.
Ancak, ilk anda Ehl-i Beyt tabanının Muaviye döneminden beri gelen ağır baskılar karşısında dağılmış olması, onun yandaşlarının sayısını çok azaltmıştı. İmam (a.s.) da işe buradan başladı.
Medine günleri, kendi kadrosunu oluşturmak üzere ilmî çalışmaların başladığı zamandır. Büyük bir düşünce okulu kurulmuştur. Bu okul Ehl-i Beyt'in fikirlerinin ve öğretilerinin tekrar hayata geçirileceği yerdir.
İmam (a.s.)'ın büyük eseri "Sahife-i Seccadiye"de yer alan dualar, düşüncelerde yapılan kıyamın silahlarıdır.
Hukuk risalesinde yer alan haklar ise, bozulan değerler karşısında tekrar inşâ edilen "kâmil insan" tarifidir ki, bu da toplumda yapılan büyük bir yenilik hareketi, cihaddır.
İmam Seccad (a.s.), kâmil mü'minlerden oluşan Ehl-i Beyt aşığı yeni bir cemaat oluşturacaktır.
Her iki taraflı yetiştirme metodu da bundan sonra hayata geçirilecektir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
İmam Hüseyin (a.s.)'ın şehadetinden sonra ara verilen Ehl-i Beyt görüşlerinin öğretilmesi konusuna ağırlık vererek, Mescid-i Nebevî'de dersler vermeye başladı. Bu dersler o dönemin Ehl-i Beyt Üniversitesi'ni oluşturacaktır.
Pek çokları öldürülen âlimlerin yenilerinin yetiştirilmesi bu derslerle sağlanmıştır. Ehl-i Beyt'in fıkıh, hadis, tefsir vs. ilimlerdeki üstün görüşlerinin öğretildiği bu ekol ile yeni ve sağlam bir kadro oluşturulmuştur.
İmam (a.s.) için ikinci bir eğitim sahası da, kendini ve kadrosu-nu anlayacak kâmil bir cemaatin oluşturulması idi.
İmam Seccad (a.s.) yezid döneminde Medine'ye yerleşiyor
Yezid, İmam Seccad (a.s.)'ı öldürmek istese de yapamadı ve halkın eleştirilerinden çekindiği için Ehl-i Beyt'i esir muamelesi içinde, Numan b. Beşir riyasetinde Medine'ye gönderdi.
İmam Zeynelâbidin (a.s.), yanındakilerle beraber ceddi Resulûllah (s.a.v.)'in mahremi Medine'ye doğru ilerlerken, halkın kendilerini karşılamak için şehrin girişinde toplandığını gördü. Onlara hitaben şu konuşmayı yapmıştır:
"Âlemlerin Rabbi, din gününün sahibi, bütün mahlukatın Yaratıcısı olan Allah'a hamd olsun. O uzaktır; en yüce göklerde yükselmiştir. Yakındır; gizli konuşmaların tanığıdır.
Büyük olaylardan, zamanın facialarından, yakıcı musibetlerinden, dehşet verici felaketlerinden; büyük, yıkıcı, insanın canına tak eden, korkunç ve helak edici âfetlerden dolayı O'na hamd ediyoruz.
Ey topluluk! Hiç kuşkusuz Yüce Allah, O'na hamd olsun, bizi büyük musibetlerle sınadı. İslam'ın duvarında açılan gedik bu yüzden çok büyüktür.
Evet, Ebu Abdullah Hüseyin (a.s.) öldürüldü, kadınları ve çocukları esir alındı. Kesik başı mızrakların ucuna takılarak memleket memleket dolaştırıldı. İşte bu benzeri olmayan bir musibettir.
Ey insanlar, içinizde hangi erkek, onun ölümünden sonra sevinebilir? Ondan dolayı hangi yürek üzüntüden yanmaz?
Hangisi gözyaşlarını tutar da, sel gibi akıtmaz?
Onun öldürülmesinden dolayı yedi kat gök ağladı; denizler dalgalarıyla, yer köşe bucaklarıyla, ağaçlar dallarıyla, balıklar, denizlerin derinlikleri, mukarreb melekler ve bütün semavat ehli ağladı.
Ey insanlar! Onun öldürülmesinin acısıyla parçalanmayacak kalp var mıdır?
Hangi yürek onun için yanmaz ki! İslam'ın surunda açılan bu kapanmaz gediği, bu onmaz yarayı duymayan kulak kaldı mı?
Ey insanlar! Şehirlerden, diyarlardan kovulur, sağa sola savrulur, memleketlerden çıkarılır, uzaklaştırılır olduk.
Sanki Kabil'in çocuklarıymışız gibi! Hem de, işlediğimiz bir suç, irtikap ettiğimiz bir günah olmaksızın! İslam'da yıkıcı bir gedik açmadığımız halde!
Önceki atalarımızdan böyle bir şey duymadık. Bu, olsa olsa uydurulmuş bir düzendir.
Allah'a yemin ederim ki, eğer Peygamber (s.a.v.) bizi sevmelerini, bize itaat etmelerini emrettiği gibi, bizi öldürmelerini önermiş olsaydı, bu yaptıklarından daha fazlasını yapmayacaklardı.
Hiç şüphesiz biz Allah'tan geldik ve yine O'na döneceğiz. Ne büyük, ne acı bir felaket! Ne korkunç, ne yakıcı, ne dehşet verici, ne elemli ve ne müthiş bir musibet!
Başımıza gelenlerden ve bize yapılan kötülüklerden dolayı Allah'ın sevabını umuyoruz. Çünkü, O, üstün iradelidir, öç alıcıdır."
Onun bu veciz konuşması, Emevilerin mezâlimini ortaya koyuyor, babasının sadece kanıyla yapabileceği kıyamdaki cesaretini anlatıyor, onunla beraber mâsum Ehl-i Beyt'inin katlini haykırıyordu. İmam Hüseyin (a.s.), Allah'ın dinini hâkim kılmak için şehit olmuştur.
Bu konuşma, Kerbela'da Kûfelilerin ve yardım çağrısını duyup da yardımdan kaçınan herkesin vebalini ortaya koymaktadır. Şimdi ağlamak bir işe yaramayacaktır. Resulûllah (s.a.v.)'in emaneti Ehli Beyt yalnız bırakılmıştır.
Allah, elbette ki, onların intikamını alacaktır.
İmam (a.s.)'ın Medine'deki cihadı ise, hem bu katliamı diri tutmak ve hem de mevcut iktidara kıyamını sürdürmek için manevî bir eğitim metodunu hayata geçirmek şeklindedir.
Bu katliam diri tutulmalıdır, çünkü, Emevi mezâlimini en iyi anlatan örnektir.
İmam (a.s.), Harre Vakası'nda görüleceği gibi, direkt olarak iktidar ile karşı karşıya gelmemekte, açıktan kıyam etmemekte ama yaptıklarını da onaylamamaktadır.
Ancak, ilk anda Ehl-i Beyt tabanının Muaviye döneminden beri gelen ağır baskılar karşısında dağılmış olması, onun yandaşlarının sayısını çok azaltmıştı. İmam (a.s.) da işe buradan başladı.
Medine günleri, kendi kadrosunu oluşturmak üzere ilmî çalışmaların başladığı zamandır. Büyük bir düşünce okulu kurulmuştur. Bu okul Ehl-i Beyt'in fikirlerinin ve öğretilerinin tekrar hayata geçirileceği yerdir.
İmam (a.s.)'ın büyük eseri "Sahife-i Seccadiye"de yer alan dualar, düşüncelerde yapılan kıyamın silahlarıdır.
Hukuk risalesinde yer alan haklar ise, bozulan değerler karşısında tekrar inşâ edilen "kâmil insan" tarifidir ki, bu da toplumda yapılan büyük bir yenilik hareketi, cihaddır.
İmam Seccad (a.s.), kâmil mü'minlerden oluşan Ehl-i Beyt aşığı yeni bir cemaat oluşturacaktır.
Her iki taraflı yetiştirme metodu da bundan sonra hayata geçirilecektir." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.