İmam Rıza’nın diğer din mensuplarıyla tevhit münazarası -2-
Ali bin Mûsa Rıza (a.s.) Memun’un yanına gittiğinde Memun, Fazl bin Sehde, din ve kelam âlimlerini bir araya toplamasını emretti. Böylece İmam (a.s.) ve onların sözlerini duymak istiyordu… Devam ediyoruz
15.03.2024 17:31:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Caselik, 'İncil'in buyruklarını ben nasıl reddedebilirim? Evet, vallahi gönül râzılığıyla kabulleneceğim' dedi.
İmam (a.s.), 'Öyleyse ne dilersen sor ve cevabını da dinle' dedi.
Caselik: 'Hz. İsa'nın (a.s.) peygamberliği ve kitabı hakkında görüşün ve inancın nedir? Onlardan inkâr ettiğiniz şey var mıdır?'
İmam (a.s.): 'Ben Hz. İsa'nın (a.s.) peygamberliğine, kitabına, ümmeti için müjdelediklerine inanıyor, Havarilerin kabullendiklerine inanıyor ve kabul ediyorum. Ama, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) peygamberliğini, kitabını inkâr eden ve bunu ümmetine müjdelemeyen bir İsa'nın peygamberliğini kabul etmiyorum.'
Caselik: 'Acaba bütün hükümler iki âdil şahitle ispatlanmıyor mu?'
İmam (a.s.): 'Evet.'
Caselik: 'Öyleyse, kendinizden olmamak şartıyla Muhammed'in (s.a.v.) peygamberliğini ispatlayacak Hıristiyanların kabul ettiği iki şahit getirin ve bizden de kendimizden olmamak şartıyla iki şahit isteyin.'
İmam (a.s.): 'Ey Nasranî! Şimdi insaflı konuştun, İsa b. Meryem'in (a.s.) yanında belli bir makama sahip olan birini kabul etmiyor musun?'
Caselik: 'Kimdir bu adam, bana ismini söyler misin?'
İmam (a.s.): 'Yuhenna Deylemî'dir. Hakkında ne diyorsun?'
Caselik: 'Ne de güzel, Mesih'in en sevdiği birisinden bahsettin.'
İmam (a.s.): 'Acaba yemin ederek söyler misin? İncil, Yuhenna'nın şöyle dediğini buyurmuyor mu: Mesih, Arap Muhammed'in dinini bana haber verdi ve O'nun, kendisinden sonra geleceğini bana müjdeledi, ben de Havarileri bununla müjdeledim. Onlar da buna iman ettiler.'
Caselik: 'Yuhenna bunu Mesih'ten naklediyor ve bir kişinin peygamberliğini, Ehl-i Beyt'i ve vârisini müjdeliyor. Ama bunların ne zaman geleceğini ve bizim onları tanımamız için isimlerini bildirmiyor.'
İmam (a.s.): 'Eğer İncil okuyabilen birisini getirsem ve Muhammed (s.a.v.), Ehl-i Beyt'i ve ümmeti hakkındaki yerleri sana tilavet edecek olursa iman getirecek misin?'
Caselik: 'Güzel sözdür.'
İmam (a.s.), bunun üzerine Nistas-i Rûmî'ye dönerek, 'İncil'in üçüncü kısmından öteye ezbere biliyor musun?' diye sordu. 'Çok iyi biliyorum' dedi Nistas. İmam daha sonra Re'sul Câlut'a dönerek, 'İncil okumasını biliyor musun?' diye sordu.
O da, 'Evet' dedi. İmam (a.s.), 'Ben üçüncü bölümü okuyorum, Muhammed (s.a.v.), Ehl-i Beyt'i ve ümmeti hakkında olursa benim için tanıklık edin ama eğer orada bunlardan bahsetmezse tanıklık etmeyin' buyurdu.
Daha sonra İmam (a.s.) üçüncü bölümü, Peygamber'den (s.a.v.) bahsedinceye kadar okudu ve durdu. Sonra şöyle dedi: 'Ey Nasranî! Mesih ve annesi adına yemin ederek söyle, acaba benim İncil'i bildiğimi öğrendin mi?'
Caselik: 'Evet' dedi. İmam daha sonra Hz. Muhammed (s.a.v.) Ehl-i Beyt'i ve ümmeti hakkındaki bölümü de okuyarak şöyle buyurdu:
'Ne diyorsun ey Nasranî! Bu Mesih b. Meryem'in sözüdür. Eğer İncil'in dediklerini yalanlayacak olursan hakikatte Mûsa ve İsa'yı (a.s.) yalanlamış olursun. Ama eğer sadece bu sözleri inkâr edersen, Allah'ın peygamberini ve kitabını inkâr ettiğin için katlin vacip olur.'
Caselik: 'İncil'den bana açıklananı inkâr etmiyor, aksine kabulleniyorum.'
İmam (a.s.): 'Ey cemaat! Onun ikrarına şahit olunuz. (Daha sonra tekrar Caselik'i muhatap alarak) Ey Caselik, dilediğin soruyu sor!'
Caselik: 'Bana İsa b. Meryem'in (a.s.) Havarilerinin ve İncil âlimlerinin kaç kişi olduklarını söyle.'
İmam (a.s.): 'Bilirkişiden soru sordun, Havariler on iki kişi idiler. Onların en âlim ve üstünü Eluka idi. Ama Hıristiyanların âlimleri üç kişi idiler: Büyük Yuhenna Ecde, Yuhenna Kırkısiyada ve Yuhenna Deylemî Reccazda idi ki, bu sonuncu kişi Hz. Peygamber'in (s.a.v.), Ehl-i Beyt'i ve ümmetiyle ilgili sözleri biliyordu ve İsa'nın (a.s.) ümmetiyle İsrailoğulları ümmetine müjde veren de oydu.
Ey Nasranî! Vallahi ben Hz. Muhammed'e (s.a.v.) iman eden İsa'ya inanıyorum. Ama sizin İsa'da âcizlik ile oruç ve namazın azlığından başka bir eksiklik bulamıyorum.'
Caselik: 'Allah'a and olsun ki, kendi sözlerini çürüttün, kendini zayıflattın. Oysa ben seni Müslümanların bilgini biliyordum.'
İmam (a.s.): 'Bu nasıl oldu?'
Caselik: 'İsa'nın zaafiyetini, oruç ve namazının az olduğunu söylüyorsun, oysa İsa, hiçbir gün iftar etmedi, bir gece bile uyumadı, gündüzleri sürekli oruç tutuyor, geceleri de ibadetle geçiriyordu.'
İmam (a.s.): 'Öyleyse, kimin için oruç tutuyor ve namaz kılıyordu?' Caselik söyleyecek bir şey bulamayıp sustu. Sonra İmam Caselik'e hitap ederek devam etti: 'Ey Nasranî! Sana bir soru sormak istiyorum.' Devam edecek (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)
İmam (a.s.), 'Öyleyse ne dilersen sor ve cevabını da dinle' dedi.
Caselik: 'Hz. İsa'nın (a.s.) peygamberliği ve kitabı hakkında görüşün ve inancın nedir? Onlardan inkâr ettiğiniz şey var mıdır?'
İmam (a.s.): 'Ben Hz. İsa'nın (a.s.) peygamberliğine, kitabına, ümmeti için müjdelediklerine inanıyor, Havarilerin kabullendiklerine inanıyor ve kabul ediyorum. Ama, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) peygamberliğini, kitabını inkâr eden ve bunu ümmetine müjdelemeyen bir İsa'nın peygamberliğini kabul etmiyorum.'
Caselik: 'Acaba bütün hükümler iki âdil şahitle ispatlanmıyor mu?'
İmam (a.s.): 'Evet.'
Caselik: 'Öyleyse, kendinizden olmamak şartıyla Muhammed'in (s.a.v.) peygamberliğini ispatlayacak Hıristiyanların kabul ettiği iki şahit getirin ve bizden de kendimizden olmamak şartıyla iki şahit isteyin.'
İmam (a.s.): 'Ey Nasranî! Şimdi insaflı konuştun, İsa b. Meryem'in (a.s.) yanında belli bir makama sahip olan birini kabul etmiyor musun?'
Caselik: 'Kimdir bu adam, bana ismini söyler misin?'
İmam (a.s.): 'Yuhenna Deylemî'dir. Hakkında ne diyorsun?'
Caselik: 'Ne de güzel, Mesih'in en sevdiği birisinden bahsettin.'
İmam (a.s.): 'Acaba yemin ederek söyler misin? İncil, Yuhenna'nın şöyle dediğini buyurmuyor mu: Mesih, Arap Muhammed'in dinini bana haber verdi ve O'nun, kendisinden sonra geleceğini bana müjdeledi, ben de Havarileri bununla müjdeledim. Onlar da buna iman ettiler.'
Caselik: 'Yuhenna bunu Mesih'ten naklediyor ve bir kişinin peygamberliğini, Ehl-i Beyt'i ve vârisini müjdeliyor. Ama bunların ne zaman geleceğini ve bizim onları tanımamız için isimlerini bildirmiyor.'
İmam (a.s.): 'Eğer İncil okuyabilen birisini getirsem ve Muhammed (s.a.v.), Ehl-i Beyt'i ve ümmeti hakkındaki yerleri sana tilavet edecek olursa iman getirecek misin?'
Caselik: 'Güzel sözdür.'
İmam (a.s.), bunun üzerine Nistas-i Rûmî'ye dönerek, 'İncil'in üçüncü kısmından öteye ezbere biliyor musun?' diye sordu. 'Çok iyi biliyorum' dedi Nistas. İmam daha sonra Re'sul Câlut'a dönerek, 'İncil okumasını biliyor musun?' diye sordu.
O da, 'Evet' dedi. İmam (a.s.), 'Ben üçüncü bölümü okuyorum, Muhammed (s.a.v.), Ehl-i Beyt'i ve ümmeti hakkında olursa benim için tanıklık edin ama eğer orada bunlardan bahsetmezse tanıklık etmeyin' buyurdu.
Daha sonra İmam (a.s.) üçüncü bölümü, Peygamber'den (s.a.v.) bahsedinceye kadar okudu ve durdu. Sonra şöyle dedi: 'Ey Nasranî! Mesih ve annesi adına yemin ederek söyle, acaba benim İncil'i bildiğimi öğrendin mi?'
Caselik: 'Evet' dedi. İmam daha sonra Hz. Muhammed (s.a.v.) Ehl-i Beyt'i ve ümmeti hakkındaki bölümü de okuyarak şöyle buyurdu:
'Ne diyorsun ey Nasranî! Bu Mesih b. Meryem'in sözüdür. Eğer İncil'in dediklerini yalanlayacak olursan hakikatte Mûsa ve İsa'yı (a.s.) yalanlamış olursun. Ama eğer sadece bu sözleri inkâr edersen, Allah'ın peygamberini ve kitabını inkâr ettiğin için katlin vacip olur.'
Caselik: 'İncil'den bana açıklananı inkâr etmiyor, aksine kabulleniyorum.'
İmam (a.s.): 'Ey cemaat! Onun ikrarına şahit olunuz. (Daha sonra tekrar Caselik'i muhatap alarak) Ey Caselik, dilediğin soruyu sor!'
Caselik: 'Bana İsa b. Meryem'in (a.s.) Havarilerinin ve İncil âlimlerinin kaç kişi olduklarını söyle.'
İmam (a.s.): 'Bilirkişiden soru sordun, Havariler on iki kişi idiler. Onların en âlim ve üstünü Eluka idi. Ama Hıristiyanların âlimleri üç kişi idiler: Büyük Yuhenna Ecde, Yuhenna Kırkısiyada ve Yuhenna Deylemî Reccazda idi ki, bu sonuncu kişi Hz. Peygamber'in (s.a.v.), Ehl-i Beyt'i ve ümmetiyle ilgili sözleri biliyordu ve İsa'nın (a.s.) ümmetiyle İsrailoğulları ümmetine müjde veren de oydu.
Ey Nasranî! Vallahi ben Hz. Muhammed'e (s.a.v.) iman eden İsa'ya inanıyorum. Ama sizin İsa'da âcizlik ile oruç ve namazın azlığından başka bir eksiklik bulamıyorum.'
Caselik: 'Allah'a and olsun ki, kendi sözlerini çürüttün, kendini zayıflattın. Oysa ben seni Müslümanların bilgini biliyordum.'
İmam (a.s.): 'Bu nasıl oldu?'
Caselik: 'İsa'nın zaafiyetini, oruç ve namazının az olduğunu söylüyorsun, oysa İsa, hiçbir gün iftar etmedi, bir gece bile uyumadı, gündüzleri sürekli oruç tutuyor, geceleri de ibadetle geçiriyordu.'
İmam (a.s.): 'Öyleyse, kimin için oruç tutuyor ve namaz kılıyordu?' Caselik söyleyecek bir şey bulamayıp sustu. Sonra İmam Caselik'e hitap ederek devam etti: 'Ey Nasranî! Sana bir soru sormak istiyorum.' Devam edecek (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)