İmam Cafer-i Sadık
İmam Câfer-i Sâdık, Hicri 83. yılı Rebiülevvel ayının 17. günü Medine’de dünyaya geldi
05.04.2022 23:50:00





İmam Câfer-i Sâdık, Hicri 83. yılı Rebiülevvel ayının 17. günü Medine'de dünyaya geldi. Masum Ehl-i Beyt imamlarının altıncısıdır. Dedesi Zeynelâbidin ve babası İmam Muhammed Bâkır'ın himayesinde büyüdü.
Adı Câfer, künyesi Ebu Abdullah, lakabı Sâdık'tır. Bâbası İmam Muhammed Bâkır (a.s.), annesi de Ümmü Ferve Hatun'dur.
Babası Muhammed b. Ali el-Bâkır için şöyle denmektedir: "Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in çocukları içinde dinî ilimler, Sünnet, Kur'an ilimleri, siyer, edebiyat ve belağat alanında onun bir benzeri görülmemiştir."
İmam Câfer-i Sâdık'ın annesi
Annesi son derece temiz bir hanımefendi olan Ümmü Ferve'dir. Ünlü fakih Kasım b. Muhammed b. Ebu Bekir'in kızıdır. İffet, şeref ve erdem bakımından kadınların efendilerindendi. Asrının parlak âlimlerinden biri olan babasının evinde yetişti.
İmam (a.s.), annesini anlatırken, "İmanlı, takvalı ve pek iyilikseverdi" der.
Ümmü Ferve eşi Muhammed Bâkır'dan fıkıh ve İslamî ilimleri, irfanı öğrendi. Yaşadığı bölgeden ve başka bölgelerden gelen hanımların önemli dinî konuları danıştıkları bir merci konumundaydı.
Ümmü Ferve'nin babası Kasım b. Muhammed b. Ebi Bekir önde gelen fakihlerdendi. Ömer b. Abdülaziz, ona büyük saygı gösterirdi.
Bir gün şöyle demişti: "Eğer benim yetkim olsaydı, Kasım b. Muhammed'i veliaht tayin ederdim".
Kasım b. Muhammed uzun bir ömür yaşadı. Ömrünün sonlarında gözlerini kaybetmişti. Ölüm döşeğinde iken oğluna şöyle dedi: "Kabrimin üzerini hafifçe toprakla doldur. Kabrimin üzerini dümdüz yap, sonra ailene dön; sakın babam şöyleydi, babam böyleydi diye övme."
Kendisi Kadid denilen yerde vefat etti. Burası Mekke ile Medine arasında bir yerdir.
İmam Câfer'in doğum müjdesi
İmam Câfer dünyaya geldiğinde ebe, babasına müjdeyi vermek için koştu; ancak İmam Muhammed Bâkır'ı evde bulamadı. Dedesi İmam Zeynelabidin evdeydi. Ebe, bebeğin doğumunu ona müjdeledi. Ve kendisini tebrik etti.
İmam'ın yüzünü sevinç dalgaları bürüdü, çünkü bu bebeğin dinî ilimleri yenileyeceğini, dedesi Resulûllah'ın sünnetini ihya edeceğini biliyordu.
Ebe, bebeğin çok güzel yeşil gözlerinin olduğunu söyledi. İmam Zeynelabidin gülümsedi ve "Benim annemin gözlerine benziyor" dedi.
İmam Zeynelabidin odaya girdi, torununu kucağına aldı, öptü. Sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okudu.
Bazı tarihçiler İmam'ın doğduğu tarihin Hicri 80 yılı olduğunu söylerler. Bazıları ise Hicri 83 senesinde cuma veya pazartesi günü Rebiülevvel ayının on yedisinde doğduğunu yazarlar.
İsimleri ve lakapları
Mübarek ismi Câfer'dir. Birçok tarihçi ona bu ismi ve "es-Sâdık" lakabını Resulûllah'ın verdiğini vurgulamıştır.
İmam'a birçok lakap verilmiştir ki, bunların her biri İmam'ın karakterinin farklı bir yönünü yansıtmaktadır.
1-es-Sâdık: Sözleri itibariyle insanların en doğrusu olması sebebiyle dedesi Resulûllah ona bu adı vermiştir.
Semanî, "el-Ensab" adlı eserinin 3. cildinin 507. sayfasında şöyle demektedir: "es-Sâdık, sözlerinin her zaman doğru olmasından dolayı Câfer için kullanılan bir lakaptır."
Bazılarının söylediğine göre, en amansız düşmanı olan Halife Mansur ed-Devanikî bile, onun için bu lakabı kullanmıştır. Sebebi şudur:
"Ebu Müslim Horasanî, İmam Câfer-i Sâdık'tan, dedesi İmam Ali'nin kabrini kendisine göstermesini istedi. Fakat İmam bundan kaçındı ve ona, "Mübarek kabir, Hâşimî soyundan gelen ve adı Ebu Câfer el-Mansur olan biri döneminde ortaya çıkacaktır" dedi.
Ebu Müslim de bu olayı halife olduktan sonra el-Mansur'a anlattı. O sırada Halife el-Mansur Bağdat yakınlarında bir yerde bulunuyordu. Bunu duyduğunda sevindi ve söyle dedi: "O Sâdık'tır."
2-es-Sabır: Ağır meşakkatlere, Emevi ve Abbasilerin zulmüne sabrettiği için bu lakabı almıştır.
3-el-Fadıl: Zamanının en faziletlisi ve en âlimi olduğu için bu lakabı almıştır. Onun bu üstünlüğü şer'i ilimlerle sınırlı değildi. Bütün ilimlerde büyük bir üstünlüğe sahipti.
4-et-Tâhir: Kendi dönemindeki insanların amel, davranış ve amaç itibariyle en temizi olduğu için bu lakabı almıştır.
5-Amudu'ş-Şeref: İmam, bütün Müslümanlar için şerefin direği, övüncün ve ululuğun merciiydi.
6-el-Kâim: Allah'ın dinini ihya etme görevini üstlendiği, Resullerin Efendisinin şeriatını savunduğu için bu lakabı almıştır.
7-el-Kafil: Bu lakapla anılmasının sebebi fakirlerin, yetimlerin ve yoksulların hâmisi ve geçimlerinin kefili olduğu, onlara infakta bulunup geçimlerini sağladığı içindir.
8-el-Münci: Bu lakabı insanları sapıklıktan, dalaletten kurtarması sebebiyle almıştır. Kendisine sığınanı kurtarır. Kendisiyle temasa geçeni, içinde bulunduğu girdaptan çıkarırdı.
Çocukları
Yedisi erkek, üçü kız olan çocukları; İmam Musa Kâzım (a.s.), İsmail, Abdullah, Muhammed Dibac, İshak, Ali Arızî, Abbas, Ümmü Ferve, Esma ve Fatıma'dır." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Cafer eserinden)
Adı Câfer, künyesi Ebu Abdullah, lakabı Sâdık'tır. Bâbası İmam Muhammed Bâkır (a.s.), annesi de Ümmü Ferve Hatun'dur.
Babası Muhammed b. Ali el-Bâkır için şöyle denmektedir: "Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in çocukları içinde dinî ilimler, Sünnet, Kur'an ilimleri, siyer, edebiyat ve belağat alanında onun bir benzeri görülmemiştir."
İmam Câfer-i Sâdık'ın annesi
Annesi son derece temiz bir hanımefendi olan Ümmü Ferve'dir. Ünlü fakih Kasım b. Muhammed b. Ebu Bekir'in kızıdır. İffet, şeref ve erdem bakımından kadınların efendilerindendi. Asrının parlak âlimlerinden biri olan babasının evinde yetişti.
İmam (a.s.), annesini anlatırken, "İmanlı, takvalı ve pek iyilikseverdi" der.
Ümmü Ferve eşi Muhammed Bâkır'dan fıkıh ve İslamî ilimleri, irfanı öğrendi. Yaşadığı bölgeden ve başka bölgelerden gelen hanımların önemli dinî konuları danıştıkları bir merci konumundaydı.
Ümmü Ferve'nin babası Kasım b. Muhammed b. Ebi Bekir önde gelen fakihlerdendi. Ömer b. Abdülaziz, ona büyük saygı gösterirdi.
Bir gün şöyle demişti: "Eğer benim yetkim olsaydı, Kasım b. Muhammed'i veliaht tayin ederdim".
Kasım b. Muhammed uzun bir ömür yaşadı. Ömrünün sonlarında gözlerini kaybetmişti. Ölüm döşeğinde iken oğluna şöyle dedi: "Kabrimin üzerini hafifçe toprakla doldur. Kabrimin üzerini dümdüz yap, sonra ailene dön; sakın babam şöyleydi, babam böyleydi diye övme."
Kendisi Kadid denilen yerde vefat etti. Burası Mekke ile Medine arasında bir yerdir.
İmam Câfer'in doğum müjdesi
İmam Câfer dünyaya geldiğinde ebe, babasına müjdeyi vermek için koştu; ancak İmam Muhammed Bâkır'ı evde bulamadı. Dedesi İmam Zeynelabidin evdeydi. Ebe, bebeğin doğumunu ona müjdeledi. Ve kendisini tebrik etti.
İmam'ın yüzünü sevinç dalgaları bürüdü, çünkü bu bebeğin dinî ilimleri yenileyeceğini, dedesi Resulûllah'ın sünnetini ihya edeceğini biliyordu.
Ebe, bebeğin çok güzel yeşil gözlerinin olduğunu söyledi. İmam Zeynelabidin gülümsedi ve "Benim annemin gözlerine benziyor" dedi.
İmam Zeynelabidin odaya girdi, torununu kucağına aldı, öptü. Sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okudu.
Bazı tarihçiler İmam'ın doğduğu tarihin Hicri 80 yılı olduğunu söylerler. Bazıları ise Hicri 83 senesinde cuma veya pazartesi günü Rebiülevvel ayının on yedisinde doğduğunu yazarlar.
İsimleri ve lakapları
Mübarek ismi Câfer'dir. Birçok tarihçi ona bu ismi ve "es-Sâdık" lakabını Resulûllah'ın verdiğini vurgulamıştır.
İmam'a birçok lakap verilmiştir ki, bunların her biri İmam'ın karakterinin farklı bir yönünü yansıtmaktadır.
1-es-Sâdık: Sözleri itibariyle insanların en doğrusu olması sebebiyle dedesi Resulûllah ona bu adı vermiştir.
Semanî, "el-Ensab" adlı eserinin 3. cildinin 507. sayfasında şöyle demektedir: "es-Sâdık, sözlerinin her zaman doğru olmasından dolayı Câfer için kullanılan bir lakaptır."
Bazılarının söylediğine göre, en amansız düşmanı olan Halife Mansur ed-Devanikî bile, onun için bu lakabı kullanmıştır. Sebebi şudur:
"Ebu Müslim Horasanî, İmam Câfer-i Sâdık'tan, dedesi İmam Ali'nin kabrini kendisine göstermesini istedi. Fakat İmam bundan kaçındı ve ona, "Mübarek kabir, Hâşimî soyundan gelen ve adı Ebu Câfer el-Mansur olan biri döneminde ortaya çıkacaktır" dedi.
Ebu Müslim de bu olayı halife olduktan sonra el-Mansur'a anlattı. O sırada Halife el-Mansur Bağdat yakınlarında bir yerde bulunuyordu. Bunu duyduğunda sevindi ve söyle dedi: "O Sâdık'tır."
2-es-Sabır: Ağır meşakkatlere, Emevi ve Abbasilerin zulmüne sabrettiği için bu lakabı almıştır.
3-el-Fadıl: Zamanının en faziletlisi ve en âlimi olduğu için bu lakabı almıştır. Onun bu üstünlüğü şer'i ilimlerle sınırlı değildi. Bütün ilimlerde büyük bir üstünlüğe sahipti.
4-et-Tâhir: Kendi dönemindeki insanların amel, davranış ve amaç itibariyle en temizi olduğu için bu lakabı almıştır.
5-Amudu'ş-Şeref: İmam, bütün Müslümanlar için şerefin direği, övüncün ve ululuğun merciiydi.
6-el-Kâim: Allah'ın dinini ihya etme görevini üstlendiği, Resullerin Efendisinin şeriatını savunduğu için bu lakabı almıştır.
7-el-Kafil: Bu lakapla anılmasının sebebi fakirlerin, yetimlerin ve yoksulların hâmisi ve geçimlerinin kefili olduğu, onlara infakta bulunup geçimlerini sağladığı içindir.
8-el-Münci: Bu lakabı insanları sapıklıktan, dalaletten kurtarması sebebiyle almıştır. Kendisine sığınanı kurtarır. Kendisiyle temasa geçeni, içinde bulunduğu girdaptan çıkarırdı.
Çocukları
Yedisi erkek, üçü kız olan çocukları; İmam Musa Kâzım (a.s.), İsmail, Abdullah, Muhammed Dibac, İshak, Ali Arızî, Abbas, Ümmü Ferve, Esma ve Fatıma'dır." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Cafer eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.