İmam Câfer: ‘Cehalet zillet anlayış üstünlüktür’
Serri b. Halid, İmam Câfer’den şöyle rivayet eder: “Resulûllah buyurdu ki: Ey Ali! Cehaletten daha çetin bir yoksulluk ve akıldan daha faydalı bir mal yoktur”
06.09.2022 21:55:00





Serri b. Halid, İmam Câfer'den şöyle rivayet eder:
"Resulûllah buyurdu ki: Ey Ali! Cehaletten daha çetin bir yoksulluk ve akıldan daha faydalı bir mal yoktur."
İmam Câfer-i Sâdık, Mufaddal'a şunları söylemiştir:
"Ey Mufaddal! Akletmeyen kurtulamaz. Bilmeyen de akledemez. Anlayışlı olan kimse yakında hak ettiği bilgi düzeyine gelecektir. Ağırbaşlı ve yumuşak kimse başarır. İlim kalkandır, doğruluk izzettir.
Cehalet zillettir. Anlayış üstünlüktür. Cömertlik, ihtiyaçları elde etme hususunda başarıya ulaşmak demektir.
Güzel ahlak, sevgiyi çeken bir etkendir. Çağını bilen insan zihinsel karmaşıklıkların saldırısına uğramaz. Sürekli ileriyi düşünüp garantiye alma çabası karamsarlık nedenidir.
Allah, kendisini bilenin dostu, bilmediği halde biliyormuş gibi görünenin de düşmanıdır.
Akıllı insan bağışlayıcı, cahil ise hilebazdır. Saygı görmek istiyorsan yumuşak ol, küçümsenmek istiyorsan sert ol."
İmam Câfer şöyle buyurmuştur: "İman ile küfür arasında kıt akıllılıktan başka bir şey yoktur."
Orada bulunanlar dediler ki: "Bu nasıl olur ey Resulullah'ın oğlu?"
Buyurdu ki: "Kul, arzularını, isteklerini kendisi gibi bir mahluka yöneltir. Halbuki, bütün içtenliğiyle sırf Allah'a yönelse, istedikleri en kısa zamanda kendisine ulaştırılır."
İlim ve ilim ehlinin vasıfları
İmam Sâdık'tan (a.s.) şöyle nakledilir:
"Ne zaman dünyaya gönül vermiş bir âlim görürseniz onu, kendi dininizden bilmeyiniz. Kim, neyi severse ona yönelir. Dünyayı seven birinin ahiretle işi olmaz.
Allah (c.c.) Hz. Davud'a şöyle buyurdu: Benimle kendi aranda dünyaya gönül vermiş bir âlimi vasıta karar kılma ki, seni Benim dostluğumdan uzaklaştırır. (Yani seni de kendisine benzetir). Şüphesiz onlar, Benim kullarımın yollarındaki haramilerdir. Onlara karşı muamelemin en azı; onların kalbinden benimle münacat etme tadını alırım."
İmam Câfer'den, Muhammed b. Müslim şöyle rivayet etmiştir:
"Ali, âlim idi. İlim, miras kalır. Bir âlim öldüğü zaman mutlaka ondan sonra onun ilmini bilen veya Allah'ın dilediğini bilen biri geride kalır."
İmam Câfer buyurmuştur ki: "Din ehliyle oturmak, dünya ve ahiret şerefidir."
Mufaddal b. Ömer, İmam'a sordu: "Kurtuluşa eren kişi nasıl tanınır?"
Buyurdu ki: "Eğer bir kişinin yaptıkları dediklerine uyuyorsa, o kişinin kurtuluşa erdiğine şahitlik et. Veya kurtuluşa eren kimse olduğunu yay. Bir kimsenin yaptıkları ile dedikleri uymuyorsa, o kimse bilginin deposu gibidir, dini ise sarsaktır."
İmam Câfer şöyle buyurdu: "Meryem oğlu İsa dedi ki: Kötü âlimlerin vay haline! Cehennem ateşi nasıl da yüzlerini yalar."
"İlim talep edenler üç kısma ayrılır. Onları kişilikleri ve sıfatları ile tanıyın. Bir grup, ilmi cehalet ve şüpheyi yaymak için, bir grup, ilmi bir güç olarak kullanıp insanlara üstünlük kurmak ve aldatıp dolandırmak için, bir grup da, fıkhetmek (derinliğine kavramak) ve akletmek (etraflı düşünmek) için öğrenir.
Cehalet ve şüphe yaymak için ilim öğrenen kimse rahatsız edicidir. Şüphe uyandırır ve toplantılarda ilimden söz ederek, üzerine hilm, ağırbaşlılık kisvesini giyerek itiraz eder. Oysa bu kimse huşû hırkasına bürünmüş görünse de, takvadan yoksundur. Allah böyle kimselerin burnunu sürter. Nefes borusunu keser.
İlmi güç vesilesi gibi kullanan dolandırıcı kimse hilekârdır. Sözünde durmaz bir yardakçıdır. Kendisine denk ve benzer olan kimselere karşı üstünlük taslar, bilgi olarak kendisinden aşağı olan zenginlere sırf zenginliğinden dolayı tevazu gösterir. Yardakçılık eder. Bu adam zenginlerin tatlıları karşısında gevşerken dinini yıkar. Bunun gibisini Allah haberlere karşı kör eder, onun eserlerini ilim ehlinin eserlerinin arasından siler atar.
Anlama ve akletme için ilim öğrenen kimseye gelince, o daima mustarip ve mahzundur. Gecelerini uykusuz geçirir. O, cüppesi içinde iyice olgunlaşmıştır.
Zifiri karanlıkta kalkıp ibadet ederler. İşlediği amellerde hep huşû içindedir. Yüreği titrer. Ve şefkatle insanları Allah'tan korkmaya davet eder. Bakışlarını kendine ve amellerine, kendi yapıp ettiklerine çevirmiştir.
Zamanının insanlarını da tanır. En güvenilir kardeşlerinden bile uzaklaşıp yalnızlaşmak ister. Allah, böyle kimselerin ilim temellerini sağlamlaştırır ve kıyamet günü onlara eman vererek güvende olmalarını sağlar."
"Bir kimse, aralarında kendisinden daha âlim biri olduğu halde, insanları kendisine tâbi olmaya çağırırsa o kimse saptırıcı bir bidatçidir."
İmam Câfer buyurur ki:
"Allah, Davud'a şöyle vahyetti: Seninle Benim aramıza dünyaya meftun âlimi koyma, o seni Benim sevgim yolundan alıkoyar. Bu gibi âlimler Beni arzu eden kullarımın yolunu keserler. Onlara verdiğim en basit ceza kalplerinden Bana dua etmenin halavetini çekip çıkarmamdır."
İmam Câfer buyurur ki:
"Her şehrin ahalisi din ve dünya işleri için şu üç kişiye daima muhtaçtır: 1- Takva sahibi, bilgili ve Allah'tan korkan âlim. 2- Halkın itaat ettiği iyiliksever yönetici. 3- Güvenilir doktor."
İmam Câfer buyurmuştur ki:
"Kim ilim öğrenir, onunla amel eder ve başkalarına öğretirse, melekût âleminde büyük olarak çağrılır. Ve hakkında, "O, Allah için öğrendi. Allah için amel etti ve Allah için başkalarına öğretti" denir."
Katade diyor ki, İmam Sâdık şöyle buyurdu:
"Ben, sizlerden bir gencin gününü iki hal dışında başlatmasını sevmiyorum. Ya âlim (öğreten) olmalıdır ya da öğrenen (öğrenci). Eğer böyle olmazsa, vazifeyi yapmakta kusur etmiştir. Kusur eden de gençliğini zâyi etmiştir. Gençliğini zâyi eden de günah işlemiştir. Günah işleyen de Hz. Muhammed'i hak olarak gönderen Allah'a and olsun ki, ateşe girmiş olacaktır." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Cafer eseriinden)
"Resulûllah buyurdu ki: Ey Ali! Cehaletten daha çetin bir yoksulluk ve akıldan daha faydalı bir mal yoktur."
İmam Câfer-i Sâdık, Mufaddal'a şunları söylemiştir:
"Ey Mufaddal! Akletmeyen kurtulamaz. Bilmeyen de akledemez. Anlayışlı olan kimse yakında hak ettiği bilgi düzeyine gelecektir. Ağırbaşlı ve yumuşak kimse başarır. İlim kalkandır, doğruluk izzettir.
Cehalet zillettir. Anlayış üstünlüktür. Cömertlik, ihtiyaçları elde etme hususunda başarıya ulaşmak demektir.
Güzel ahlak, sevgiyi çeken bir etkendir. Çağını bilen insan zihinsel karmaşıklıkların saldırısına uğramaz. Sürekli ileriyi düşünüp garantiye alma çabası karamsarlık nedenidir.
Allah, kendisini bilenin dostu, bilmediği halde biliyormuş gibi görünenin de düşmanıdır.
Akıllı insan bağışlayıcı, cahil ise hilebazdır. Saygı görmek istiyorsan yumuşak ol, küçümsenmek istiyorsan sert ol."
İmam Câfer şöyle buyurmuştur: "İman ile küfür arasında kıt akıllılıktan başka bir şey yoktur."
Orada bulunanlar dediler ki: "Bu nasıl olur ey Resulullah'ın oğlu?"
Buyurdu ki: "Kul, arzularını, isteklerini kendisi gibi bir mahluka yöneltir. Halbuki, bütün içtenliğiyle sırf Allah'a yönelse, istedikleri en kısa zamanda kendisine ulaştırılır."
İlim ve ilim ehlinin vasıfları
İmam Sâdık'tan (a.s.) şöyle nakledilir:
"Ne zaman dünyaya gönül vermiş bir âlim görürseniz onu, kendi dininizden bilmeyiniz. Kim, neyi severse ona yönelir. Dünyayı seven birinin ahiretle işi olmaz.
Allah (c.c.) Hz. Davud'a şöyle buyurdu: Benimle kendi aranda dünyaya gönül vermiş bir âlimi vasıta karar kılma ki, seni Benim dostluğumdan uzaklaştırır. (Yani seni de kendisine benzetir). Şüphesiz onlar, Benim kullarımın yollarındaki haramilerdir. Onlara karşı muamelemin en azı; onların kalbinden benimle münacat etme tadını alırım."
İmam Câfer'den, Muhammed b. Müslim şöyle rivayet etmiştir:
"Ali, âlim idi. İlim, miras kalır. Bir âlim öldüğü zaman mutlaka ondan sonra onun ilmini bilen veya Allah'ın dilediğini bilen biri geride kalır."
İmam Câfer buyurmuştur ki: "Din ehliyle oturmak, dünya ve ahiret şerefidir."
Mufaddal b. Ömer, İmam'a sordu: "Kurtuluşa eren kişi nasıl tanınır?"
Buyurdu ki: "Eğer bir kişinin yaptıkları dediklerine uyuyorsa, o kişinin kurtuluşa erdiğine şahitlik et. Veya kurtuluşa eren kimse olduğunu yay. Bir kimsenin yaptıkları ile dedikleri uymuyorsa, o kimse bilginin deposu gibidir, dini ise sarsaktır."
İmam Câfer şöyle buyurdu: "Meryem oğlu İsa dedi ki: Kötü âlimlerin vay haline! Cehennem ateşi nasıl da yüzlerini yalar."
"İlim talep edenler üç kısma ayrılır. Onları kişilikleri ve sıfatları ile tanıyın. Bir grup, ilmi cehalet ve şüpheyi yaymak için, bir grup, ilmi bir güç olarak kullanıp insanlara üstünlük kurmak ve aldatıp dolandırmak için, bir grup da, fıkhetmek (derinliğine kavramak) ve akletmek (etraflı düşünmek) için öğrenir.
Cehalet ve şüphe yaymak için ilim öğrenen kimse rahatsız edicidir. Şüphe uyandırır ve toplantılarda ilimden söz ederek, üzerine hilm, ağırbaşlılık kisvesini giyerek itiraz eder. Oysa bu kimse huşû hırkasına bürünmüş görünse de, takvadan yoksundur. Allah böyle kimselerin burnunu sürter. Nefes borusunu keser.
İlmi güç vesilesi gibi kullanan dolandırıcı kimse hilekârdır. Sözünde durmaz bir yardakçıdır. Kendisine denk ve benzer olan kimselere karşı üstünlük taslar, bilgi olarak kendisinden aşağı olan zenginlere sırf zenginliğinden dolayı tevazu gösterir. Yardakçılık eder. Bu adam zenginlerin tatlıları karşısında gevşerken dinini yıkar. Bunun gibisini Allah haberlere karşı kör eder, onun eserlerini ilim ehlinin eserlerinin arasından siler atar.
Anlama ve akletme için ilim öğrenen kimseye gelince, o daima mustarip ve mahzundur. Gecelerini uykusuz geçirir. O, cüppesi içinde iyice olgunlaşmıştır.
Zifiri karanlıkta kalkıp ibadet ederler. İşlediği amellerde hep huşû içindedir. Yüreği titrer. Ve şefkatle insanları Allah'tan korkmaya davet eder. Bakışlarını kendine ve amellerine, kendi yapıp ettiklerine çevirmiştir.
Zamanının insanlarını da tanır. En güvenilir kardeşlerinden bile uzaklaşıp yalnızlaşmak ister. Allah, böyle kimselerin ilim temellerini sağlamlaştırır ve kıyamet günü onlara eman vererek güvende olmalarını sağlar."
"Bir kimse, aralarında kendisinden daha âlim biri olduğu halde, insanları kendisine tâbi olmaya çağırırsa o kimse saptırıcı bir bidatçidir."
İmam Câfer buyurur ki:
"Allah, Davud'a şöyle vahyetti: Seninle Benim aramıza dünyaya meftun âlimi koyma, o seni Benim sevgim yolundan alıkoyar. Bu gibi âlimler Beni arzu eden kullarımın yolunu keserler. Onlara verdiğim en basit ceza kalplerinden Bana dua etmenin halavetini çekip çıkarmamdır."
İmam Câfer buyurur ki:
"Her şehrin ahalisi din ve dünya işleri için şu üç kişiye daima muhtaçtır: 1- Takva sahibi, bilgili ve Allah'tan korkan âlim. 2- Halkın itaat ettiği iyiliksever yönetici. 3- Güvenilir doktor."
İmam Câfer buyurmuştur ki:
"Kim ilim öğrenir, onunla amel eder ve başkalarına öğretirse, melekût âleminde büyük olarak çağrılır. Ve hakkında, "O, Allah için öğrendi. Allah için amel etti ve Allah için başkalarına öğretti" denir."
Katade diyor ki, İmam Sâdık şöyle buyurdu:
"Ben, sizlerden bir gencin gününü iki hal dışında başlatmasını sevmiyorum. Ya âlim (öğreten) olmalıdır ya da öğrenen (öğrenci). Eğer böyle olmazsa, vazifeyi yapmakta kusur etmiştir. Kusur eden de gençliğini zâyi etmiştir. Gençliğini zâyi eden de günah işlemiştir. Günah işleyen de Hz. Muhammed'i hak olarak gönderen Allah'a and olsun ki, ateşe girmiş olacaktır." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Cafer eseriinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.