"Ilımlı İslam" kavramını ortaya atan emperyalist güçler ve içerden mal bulmuş mağribi gibi ona dört elle sarılanlar, bir fitnenin, bir fesadın peşindedirler. Belli ki yeryüzündeki bozgunculuklarını ve soygunlarını, hırsızlıklarını görmeyecek, göremeyecek bir İslam istemektedirler. Tepedeki bir avuç mutlu azınlığın zevki için, bitmez tükenmez iştahlarını tatmin etmek için milyonların, milyarların sömürülmesine, kanlarının sebil, gözyaşlarının sel olmasına göz yumacak, görmezlikten gelecek, görse bile ses çıkarmayacak bir İslam modeli peşindeler.
"Ilımlı İslam" modelini ortaya atan ve şartlarını oluşturmaya çalışanlar Allah'ın dinine müdahale etmek isteyenlerdir. Kendi dinlerini paramparça edip, milyonlarca insanı şirkin pençesine terketmeleri günah ve vebal olarak yetmezmiş gibi, son ve mütekamil olan İslam dinini de tahrif ve tahrip etmenin peşindedirler. Çünkü İslam bizatihi İslam olarak kaldığı müddetçe, kendi saçmalıkları ve safsataları orta yerde sırıtıp durmaktadır. İslam'ın ışığı ile buluşan ve aydınlığı ile tanışan insanlar, onlara dönerek; "Yazıklar olsun size, yuh olsun uydurduklarınıza! Yıllarımızı niçin heba ettiniz, nesillerimizi niye imha ettiniz?" diye haykırmaktadırlar.
Haçlı-siyonist ittifakı kendi kafalarından, heva ve heveslerinden uydurup din süsü verdikleri doktorinleri gereği yüzyıllardır işledikleri ve halen işlemekte oldukları cinayetlere ortak aramaktadırlar. Sürdürdükleri katliamlarına fetva verecek, göz yumacak bir İslam modelinin peşindedirler. Körü körüne müşrik inadı ile yaşatmaya çalıştıkları muharref dinlerinin karşısında, yegane hak din olan İslam'ın taptaze, yepyeni, capcanlı, dipdiri olarak hayatiyetini sürdürmesine tahammül edememektedirler.
Muharref Hıristiyanlığın ve Yahudiliğin takipçilerinin bu sinsi gayretlerini, şirk inadına, küfür yobazlığına yorarak bir yere kadar anlayabiliyoruz fakat İslam'la şereflendikten sonra Müslümanların ekmeği ile büyüyüp palazlandıktan sonra, İslam'ı bozmaya çalışanlarla el ele, kol kola gezenlerin tavırlarını anlamakta hayli zorlanıyoruz.
Yerkürenin hemen hemen her yerinde, özellikle hemen yanı başımızda Müslümanlara, hem de Müslümanların diyarında hayat hakkı tanımayan muharref din mensuplarına ta'zimde bulunanların, ikramda, ihsanda bulunanların bu garip tutumlarını izah için kelime bulamıyoruz.
"Ey iman edenler! Benim düşmanım, sizin de düşmanınız, onları zinhar dost edinmeyin" ferman-ı ilahisine aykırı davranan, Allah'ın fermanına "hayır", küresel soyguncuların fermanına "buyur" diyen bu ılıman arkadaşlar, İslam'ı budamaya nereden başlayacaklarına dair proje sahiplerine ipuçları vermekte, yol göstermektedirler.
Hatırlatırız! Kıyamet sabahına kadar "Buyur başım gözüm üstüne" denilecek buyruklar yalnız ve yalnız İslam'ın buyruklarıdır.
"Ilımlı İslam" modelini ortaya atan ve şartlarını oluşturmaya çalışanlar Allah'ın dinine müdahale etmek isteyenlerdir. Kendi dinlerini paramparça edip, milyonlarca insanı şirkin pençesine terketmeleri günah ve vebal olarak yetmezmiş gibi, son ve mütekamil olan İslam dinini de tahrif ve tahrip etmenin peşindedirler. Çünkü İslam bizatihi İslam olarak kaldığı müddetçe, kendi saçmalıkları ve safsataları orta yerde sırıtıp durmaktadır. İslam'ın ışığı ile buluşan ve aydınlığı ile tanışan insanlar, onlara dönerek; "Yazıklar olsun size, yuh olsun uydurduklarınıza! Yıllarımızı niçin heba ettiniz, nesillerimizi niye imha ettiniz?" diye haykırmaktadırlar.
Haçlı-siyonist ittifakı kendi kafalarından, heva ve heveslerinden uydurup din süsü verdikleri doktorinleri gereği yüzyıllardır işledikleri ve halen işlemekte oldukları cinayetlere ortak aramaktadırlar. Sürdürdükleri katliamlarına fetva verecek, göz yumacak bir İslam modelinin peşindedirler. Körü körüne müşrik inadı ile yaşatmaya çalıştıkları muharref dinlerinin karşısında, yegane hak din olan İslam'ın taptaze, yepyeni, capcanlı, dipdiri olarak hayatiyetini sürdürmesine tahammül edememektedirler.
Muharref Hıristiyanlığın ve Yahudiliğin takipçilerinin bu sinsi gayretlerini, şirk inadına, küfür yobazlığına yorarak bir yere kadar anlayabiliyoruz fakat İslam'la şereflendikten sonra Müslümanların ekmeği ile büyüyüp palazlandıktan sonra, İslam'ı bozmaya çalışanlarla el ele, kol kola gezenlerin tavırlarını anlamakta hayli zorlanıyoruz.
Yerkürenin hemen hemen her yerinde, özellikle hemen yanı başımızda Müslümanlara, hem de Müslümanların diyarında hayat hakkı tanımayan muharref din mensuplarına ta'zimde bulunanların, ikramda, ihsanda bulunanların bu garip tutumlarını izah için kelime bulamıyoruz.
"Ey iman edenler! Benim düşmanım, sizin de düşmanınız, onları zinhar dost edinmeyin" ferman-ı ilahisine aykırı davranan, Allah'ın fermanına "hayır", küresel soyguncuların fermanına "buyur" diyen bu ılıman arkadaşlar, İslam'ı budamaya nereden başlayacaklarına dair proje sahiplerine ipuçları vermekte, yol göstermektedirler.
Hatırlatırız! Kıyamet sabahına kadar "Buyur başım gözüm üstüne" denilecek buyruklar yalnız ve yalnız İslam'ın buyruklarıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Ay bitmeden buharlaşan artışlar / 05.02.2025
- Neden karanlıkta kaldı dünyamız? / 02.02.2025
- Doymayan gözler ve ürpermeyen kalpler / 01.02.2025
- Ne işe yarar? / 31.01.2025
- Makamdan istifa yok ama insanlıktan istifalar çok / 30.01.2025
- Başkentin başucunda çığlıklar duyulmadı / 29.01.2025
- Duydun mu? / 26.01.2025
- Yüreklerin yangını nasıl söndürülecek? / 24.01.2025
- İnsanca paylaşılsa… / 23.01.2025
- Anlayan beri gelsin / 19.01.2025
- Neden karanlıkta kaldı dünyamız? / 02.02.2025
- Doymayan gözler ve ürpermeyen kalpler / 01.02.2025
- Ne işe yarar? / 31.01.2025
- Makamdan istifa yok ama insanlıktan istifalar çok / 30.01.2025
- Başkentin başucunda çığlıklar duyulmadı / 29.01.2025
- Duydun mu? / 26.01.2025
- Yüreklerin yangını nasıl söndürülecek? / 24.01.2025
- İnsanca paylaşılsa… / 23.01.2025
- Anlayan beri gelsin / 19.01.2025