Baktığın şey her ne ise? Eğer o, sana nasip olmuşsa ihtirasa düşüp ardından koşsan da gelir koşmasan da? İstesen de gelir, istemesen de? Bu hale göre, mutlaka onu elde etmek için çırpınman ve edebe uymayan bazı hareketler yapman sana yakışmaz. Bu hal, ilim ve akıl ölçüsüne vurulursa hiç de sevilen bir şey olarak meydana çıkmaz? Eğer o şey, başkasının nasibi ise? Çırpınman niçin?.. Çünkü o şey sana hiçbir zaman gelmez.Yine o şey, ihtimal ki hiç kimsenin nasibi değildir, fitne ve tecrübe için yaratılmıştır. Böyle olduğuna göre, akıllı olan kimse nasıl nefsi için, böyle bir fitneyi ister? Ve kendine celb etmeği arzu eder?.. Bu izahlardan anlaşılıyor ki; bütün selamet ve iyilik, manevî hali muhafazada ve haddi tecavüz etmemededir?Avuç içi kadar dar yerde de kalsan, geniş sahalara da çıksan, her ikisi de sana göre müsavi olmalı? Ve yukarıda anlattığımız halini ve edebini muhafaza etmeğe çalışmalısın. Başını önüne eğ. Çok edepli ol? Daha da üstün vazife görmeğe çalış. Çünkü padişaha en çok sen yakınsın, senin kabahatin de çabuk görülür. Bu sebepten senin için tehlike daha fazladır.