Milli bütünlük ve Dini bütünlük? Bu iki kavram, adeta Haydar BAŞ ismiyle özdeşleşti? 40 yıldır birlik-beraberlik vurgusu yapan ve nasıl ve nerede birlik olacağını da açıkça ortaya koyan isim O oldu?
Milli bütünlük dedi, içini doldurdu. Bu toprakların vatan edinilmesini, Müslüman Türk Milleti kimliğinin oluşumunu, bayrak, aile, devlet, ordu, kültür ve medeniyet değerlerini harmanladı. "Birinin varlığı diğerinin yokluğunu gerektirmez. Hepsine ihtiyacımız var ve hepsi yerli yerinde olmalı" dedi. Konferanslar, TV konuşmaları, Sempozyumlar, makaleler ve eserleri ile Milli Kahramanlar programları ile bu konuları hep gündemde tuttu. Atatürk'ün Ehl-i Beyt soyundan geldiği, millet gibi dindar bir Türk evladı olduğu, bir enkazdan yeniden Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurup bize emanet bıraktığını anlattı. Kınadılar, kınayanlara aldırmadı. "Bir ve beraber olmamız lâzım" dedi.
Dini bütünlük dedi içini doldurdu. "Kelime-i Tevhid bir bütündür, parçalanamaz" dedi. "Muhammed Mustafasız din olmaz, tevhid ile teslis eşitlenemez" dedi. Müslümanların, Müminlerin kardeşliğinin esas olduğunu, gayrimüslimleri dost ve müttefik edinerek Müslümanlara silah doğrultmanın yanlışlığını anlattı.
"Bir Mümini kasten öldüren ebedi cehennemliktir" ilahi hükmünü hatırlattı ısrarla?
Bugün dini bütünlüğümüz iki cihetle tehdit altındadır:
1. İslâm'ın temel akâid kuralı olan Kelime-i Tevhid parçalanmak ve hatta teslisle eşitlenmek isteniyor. Dinlerarası Dialog çalışmaları küresel boyutta ve ülkemizde siyasetin de katkısıyla doludizgin devam ediyor. Gayrimüslimlerin de cennetlik olduğu, onların din adamlarının da salih kişiler olduğu, dualarının makbul olduğu, onların dualarına da âmin dendiği bir fitne sürecinden kalpler, gönüller geçiriliyor ve açıkça iman noktasından dini bütünlük yok ediliyor. Muhammed Mustafasız bir din anlayışı yerleştiriliyor. İslâm ile muharref dinler eşitleniyor.
2. Müslümanların kardeşliği prensibi yok edilerek mezhep ve etnik çatışmalar körükleniyor. Yemen'de, Suriye'de, Irak'ta Şii-Sûnni savaşı sürdürülüyor. Ülkemizde Suriye-Irak bağlamında bunun içine çekiliyor ve kendi içinde etnik terör kadar mezhepsel çatışma zeminine de kaydırılmak isteniyor. BOP'un gereği icra ediliyor. Türkiye'miz de hedef ülke?
Milli bütünlük de buna paralel olarak yok edilmek isteniyor.
T.C. tabelaları indirilmişti. Andımız kaldırılmıştı. Özerk bölgelerden ve yapılardan bahsedilmişti. Başkanlık sistemi ile federatif yapılar gündem edilmişti.
Yetmedi Ordu örselendi, sayısı azaltıldı, askeri teçhizatı sınırlandı. NATO konsepti veya ABD stratejik ortaklığı ekseninde roller verildi.
Devlet kurumu önemli yaralar aldı, itibarı zedelendi.
Aile kurumu dağılıyor hızlıca? Boşanmalar illerde evlilikleri geçti ? Fuhuş, zina, hırsızlık, yolsuzluk, gasp, yaralama, cinayet, uyuşturucu kullanımı anormal boyutta arttı.
1998 yılında Milli ve Dini Bütünlük Kurultayı'nın kapanış konuşmasını Prof. Dr. Haydar BAŞ yapmıştı: "Bir Milletin Milli bütünlüğü Dini bütünlüğünden geçer? Milletlerin manevi bütünlüğü aynı zamanda Milli bütünlüğünün teminatıdır." Bu konudaki temel düşüncelerini "Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler" eseriyle kitaplaştırdı. (2000)
Son 16 senedir de "Hedef Türkiye'dir diyerek, birlik-beraberlik harcını atmaya ısrarla devam ediyor. Siyasette, ekonomide, kültür ve inançta bir olmanın yol ve yöntemlerini açıkça deklare ediyor.
Tam da bugün, Dinlerarası Dialogla dini bütünlüğümüzü; AB süreci, NATO konsepti, ABD-İsrail stratejik ortaklığı ile yürütülen BOP gereği Milli Bütünlüğümüzü kaybetmek üzereyiz.
Panzehiri yine Sayın BAŞ'ın o altın cümlelerindedir:
"Milli Bütünlüğümüz Dini Bütünlüğümüzün, Dini Bütünlüğümüz Milli Bütünlüğümüzün Teminatıdır."
Yine onbinlerin huzurunda Türk Milletine ikazlarını ve uyarılarını yaptı. Ve hep haklı çıkmaya devam ediyor?
Milli bütünlük dedi, içini doldurdu. Bu toprakların vatan edinilmesini, Müslüman Türk Milleti kimliğinin oluşumunu, bayrak, aile, devlet, ordu, kültür ve medeniyet değerlerini harmanladı. "Birinin varlığı diğerinin yokluğunu gerektirmez. Hepsine ihtiyacımız var ve hepsi yerli yerinde olmalı" dedi. Konferanslar, TV konuşmaları, Sempozyumlar, makaleler ve eserleri ile Milli Kahramanlar programları ile bu konuları hep gündemde tuttu. Atatürk'ün Ehl-i Beyt soyundan geldiği, millet gibi dindar bir Türk evladı olduğu, bir enkazdan yeniden Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurup bize emanet bıraktığını anlattı. Kınadılar, kınayanlara aldırmadı. "Bir ve beraber olmamız lâzım" dedi.
Dini bütünlük dedi içini doldurdu. "Kelime-i Tevhid bir bütündür, parçalanamaz" dedi. "Muhammed Mustafasız din olmaz, tevhid ile teslis eşitlenemez" dedi. Müslümanların, Müminlerin kardeşliğinin esas olduğunu, gayrimüslimleri dost ve müttefik edinerek Müslümanlara silah doğrultmanın yanlışlığını anlattı.
"Bir Mümini kasten öldüren ebedi cehennemliktir" ilahi hükmünü hatırlattı ısrarla?
Bugün dini bütünlüğümüz iki cihetle tehdit altındadır:
1. İslâm'ın temel akâid kuralı olan Kelime-i Tevhid parçalanmak ve hatta teslisle eşitlenmek isteniyor. Dinlerarası Dialog çalışmaları küresel boyutta ve ülkemizde siyasetin de katkısıyla doludizgin devam ediyor. Gayrimüslimlerin de cennetlik olduğu, onların din adamlarının da salih kişiler olduğu, dualarının makbul olduğu, onların dualarına da âmin dendiği bir fitne sürecinden kalpler, gönüller geçiriliyor ve açıkça iman noktasından dini bütünlük yok ediliyor. Muhammed Mustafasız bir din anlayışı yerleştiriliyor. İslâm ile muharref dinler eşitleniyor.
2. Müslümanların kardeşliği prensibi yok edilerek mezhep ve etnik çatışmalar körükleniyor. Yemen'de, Suriye'de, Irak'ta Şii-Sûnni savaşı sürdürülüyor. Ülkemizde Suriye-Irak bağlamında bunun içine çekiliyor ve kendi içinde etnik terör kadar mezhepsel çatışma zeminine de kaydırılmak isteniyor. BOP'un gereği icra ediliyor. Türkiye'miz de hedef ülke?
Milli bütünlük de buna paralel olarak yok edilmek isteniyor.
T.C. tabelaları indirilmişti. Andımız kaldırılmıştı. Özerk bölgelerden ve yapılardan bahsedilmişti. Başkanlık sistemi ile federatif yapılar gündem edilmişti.
Yetmedi Ordu örselendi, sayısı azaltıldı, askeri teçhizatı sınırlandı. NATO konsepti veya ABD stratejik ortaklığı ekseninde roller verildi.
Devlet kurumu önemli yaralar aldı, itibarı zedelendi.
Aile kurumu dağılıyor hızlıca? Boşanmalar illerde evlilikleri geçti ? Fuhuş, zina, hırsızlık, yolsuzluk, gasp, yaralama, cinayet, uyuşturucu kullanımı anormal boyutta arttı.
1998 yılında Milli ve Dini Bütünlük Kurultayı'nın kapanış konuşmasını Prof. Dr. Haydar BAŞ yapmıştı: "Bir Milletin Milli bütünlüğü Dini bütünlüğünden geçer? Milletlerin manevi bütünlüğü aynı zamanda Milli bütünlüğünün teminatıdır." Bu konudaki temel düşüncelerini "Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler" eseriyle kitaplaştırdı. (2000)
Son 16 senedir de "Hedef Türkiye'dir diyerek, birlik-beraberlik harcını atmaya ısrarla devam ediyor. Siyasette, ekonomide, kültür ve inançta bir olmanın yol ve yöntemlerini açıkça deklare ediyor.
Tam da bugün, Dinlerarası Dialogla dini bütünlüğümüzü; AB süreci, NATO konsepti, ABD-İsrail stratejik ortaklığı ile yürütülen BOP gereği Milli Bütünlüğümüzü kaybetmek üzereyiz.
Panzehiri yine Sayın BAŞ'ın o altın cümlelerindedir:
"Milli Bütünlüğümüz Dini Bütünlüğümüzün, Dini Bütünlüğümüz Milli Bütünlüğümüzün Teminatıdır."
Yine onbinlerin huzurunda Türk Milletine ikazlarını ve uyarılarını yaptı. Ve hep haklı çıkmaya devam ediyor?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Dr. Abdullah Terzi / diğer yazıları
- “Tüketim en büyük kaynaktır” / 11.12.2019
- Mesaj TV’ye kavuştuk / 06.12.2019
- NATO neye yarar ki? / 04.12.2019
- Haydar Baş Çin’de değil, Türkiye’de / 28.11.2019
- Erdoğan–Trump görüşmesi ve Sayın Baş / 16.11.2019
- ‘ABD bitmiştir’ / 01.11.2019
- Bu Meclis off! / 28.10.2019
- ‘Bağımsızlık güneşi doğuyor’ / 25.10.2019
- Kolay değil 18 yıl geçti… / 26.09.2019
- ‘Materyalizm ne saçma şey!’ / 19.08.2019
- Mesaj TV’ye kavuştuk / 06.12.2019
- NATO neye yarar ki? / 04.12.2019
- Haydar Baş Çin’de değil, Türkiye’de / 28.11.2019
- Erdoğan–Trump görüşmesi ve Sayın Baş / 16.11.2019
- ‘ABD bitmiştir’ / 01.11.2019
- Bu Meclis off! / 28.10.2019
- ‘Bağımsızlık güneşi doğuyor’ / 25.10.2019
- Kolay değil 18 yıl geçti… / 26.09.2019
- ‘Materyalizm ne saçma şey!’ / 19.08.2019