‘İçi dışına uymayan kimselere yanaşmayın’
Ey evlat! Yalnız kaldığın zaman, seni kötü işten koruyacak duyguya muhtaçsın. Ayak kaymasını önleyecek tedbirin olmalı. Hakkın her an seni kontrol ettiğini içinden sezmelisin
26.03.2025 00:13:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





"Ey evlat! Yalnız kaldığın zaman, seni kötü işten koruyacak duyguya muhtaçsın. Ayak kaymasını önleyecek tedbirin olmalı. Hakkın her an seni kontrol ettiğini içinden sezmelisin. Bu düşünceler varlığını sarmalı. Anlattıklarımıza şiddetle ihtiyacın vardır. Benliğini bu öğütlerle donattıktan sonra nefisle cenge çıkman kabil olur.
Halk arasında büyük olarak tanınan kimseleri ufak bir hata yıkabilir; zahidleri şehvetler perişan eder. Ebdâlleri, maddî varlığını manevî varlığa katmak isteyenleri, yersiz düşünce süründürür. Bilhassa, yalnızlık hallerinde, kötü fikirlerden kendilerini korumaları gerektir.
Doğruların yıkılışı bir an işidir. Çünkü bunlar şahın kapısında beklerler. Tek tek halkı, Hakk'a çağırmaya memur edilmişlerdir. Onlar, Mahlûkata şöyle hitap ederler:
"Ey kalpler! Ey Ruhlar! Ey insanlar ve cinler! Hak yolunu istiyorsanız bana gelin! Gelişiniz kalp adımı ile olsun. Takva ve vera' caddesinden aşın, gelin. Dünyayı bırakın. Âhireti bir yana atın. Mevlânızdan başkasını düşünmeyin. Bana bu duygularla dolarak gelin!"
İşte, bize uyanlar böyle olur. Gayretleri sayesinde yerle gök arasındaki boşluk dolar.
Ey evlat! Nefsi bir yana at. Şahsi arzularından geç. Yukarıda, azıcık vasıflarını anlattığımız er kişilerin ayakları altında toz ol, toprak ol! Onlar, ellerini birbirine vurduğu zaman gözden kaybolacak kadar küçül!
Hak hem Aziz hem de Yücedir. Ölüyü diriltir. Dilediği an dirileri de öldürür.
İbrahim (a s.) peygamberin ana, babası küfürle gitmişti. O, iki ölüden diri çıkardı. Onlardan koca bir İbrahim peygamber doğdu. İman sahibi diridir. Küfür ehli ölü sayılır. Allah'ı tevhit nuru ile bilen diri; müşrik ise ölüdür.
Artık yaşadığımız zaman, son demlerini geçirmektedir. Ortalığı yalan, nifak tohumları kapladı.
İçi dışına uymayan kimselere yanaşmayın. Yalancı ve insanları doğru yoldan saptıran kişilerden uzak durun.
Onların kılığı, deccal kılığıdır. Tipleri, şeytana benzer. Bu vasfı onların, yalnız dış cephelerinde aramayın. İçlerini biraz sezecek olursanız, onların fenalığını hemen anlarsınız. Kendi iç bünyende de bulabilirsin. Nefsin de şeytan kılığına girip seni azdırabilir. Onun da bir vasfı, deccal'dır.
Onları da ıslaha çalış. Kötü arzularını da yenmeye gayret et. Nefsin fenalığını düşünmeden başkasını kötülersen, sana yazıklar olsun, derim.
Varlığında her cins kötülük saklı; münafıklık, aldatıcılık, daha birçok fenalık onda varken başkasına sataşman ne gerek? O ayrıca Allah'a şirk de koşuyor; bunu bildiğin halde neden göz yumuyorsun?
Nefsine, muhalif ol. Ona uyma. Onu kuvvetle bağla, çözme. Onu hapset. Yalnız hakkı kadar ver. Fazla verme, sonra azar, baş edemezsin. Her zaman onunla mücadele et ve onu yenmeye çabala.
Şahsî arzularına bin. Onlar sana yük olmasınlar; işte buna meydan verme. Tabii hevâyı (Nefsânî zevkler, kötü arzular) yık, yeniden yap. Onun aklı yoktur. Küçücük çocuğa benzer. Gözleri de kördür. Gideceği yolu sen göster. Ondan bir şey de öğrenmen mümkün değildir; kendi bildiklerinden ona belki öğretebilirsin, öğrenmek istemez, ama hissen iyiye yanaşabilir. Aksi halde ondan kabul edeceğin her hareket, senin ebedî yıkılıp gitmene sebep olur.
Şeytana nasıl yakın oluyorsun? O, senin düşmanındır. Aranıza bir kan davası girmiştir. Babanı öldürdü. Anneni kandırdı.
Âdem Baba ile Havva Anaya neler etti. Bilirsin ama yine ondan ayrı olmuyorsun. Kork, sonra onlara yaptığını, sana da yapar.
Elindeki silah takva ve tevhit olsun. Yalnız halinde şüpheli iş tutma. Allah'tan yardım dile. Doğru olmak ve yardım dilemek, senin askerlerindir. İşte silâh, işte asker, kumanda edebilirsen ne âlâ; yoksa yanarsın. Bunlar sana yeter. Gayret et, şeytanı da, nefsi de, kötü duyguları da yenebilirsin. Hak'tan yardım diledikçe, O seninledir. Bu olduktan sonra nasıl başarı elde edemezsin ki?" (Abdülkadir Geylani Hazretleri, İlahi Armağan eserinden)
Halk arasında büyük olarak tanınan kimseleri ufak bir hata yıkabilir; zahidleri şehvetler perişan eder. Ebdâlleri, maddî varlığını manevî varlığa katmak isteyenleri, yersiz düşünce süründürür. Bilhassa, yalnızlık hallerinde, kötü fikirlerden kendilerini korumaları gerektir.
Doğruların yıkılışı bir an işidir. Çünkü bunlar şahın kapısında beklerler. Tek tek halkı, Hakk'a çağırmaya memur edilmişlerdir. Onlar, Mahlûkata şöyle hitap ederler:
"Ey kalpler! Ey Ruhlar! Ey insanlar ve cinler! Hak yolunu istiyorsanız bana gelin! Gelişiniz kalp adımı ile olsun. Takva ve vera' caddesinden aşın, gelin. Dünyayı bırakın. Âhireti bir yana atın. Mevlânızdan başkasını düşünmeyin. Bana bu duygularla dolarak gelin!"
İşte, bize uyanlar böyle olur. Gayretleri sayesinde yerle gök arasındaki boşluk dolar.
Ey evlat! Nefsi bir yana at. Şahsi arzularından geç. Yukarıda, azıcık vasıflarını anlattığımız er kişilerin ayakları altında toz ol, toprak ol! Onlar, ellerini birbirine vurduğu zaman gözden kaybolacak kadar küçül!
Hak hem Aziz hem de Yücedir. Ölüyü diriltir. Dilediği an dirileri de öldürür.
İbrahim (a s.) peygamberin ana, babası küfürle gitmişti. O, iki ölüden diri çıkardı. Onlardan koca bir İbrahim peygamber doğdu. İman sahibi diridir. Küfür ehli ölü sayılır. Allah'ı tevhit nuru ile bilen diri; müşrik ise ölüdür.
Artık yaşadığımız zaman, son demlerini geçirmektedir. Ortalığı yalan, nifak tohumları kapladı.
İçi dışına uymayan kimselere yanaşmayın. Yalancı ve insanları doğru yoldan saptıran kişilerden uzak durun.
Onların kılığı, deccal kılığıdır. Tipleri, şeytana benzer. Bu vasfı onların, yalnız dış cephelerinde aramayın. İçlerini biraz sezecek olursanız, onların fenalığını hemen anlarsınız. Kendi iç bünyende de bulabilirsin. Nefsin de şeytan kılığına girip seni azdırabilir. Onun da bir vasfı, deccal'dır.
Onları da ıslaha çalış. Kötü arzularını da yenmeye gayret et. Nefsin fenalığını düşünmeden başkasını kötülersen, sana yazıklar olsun, derim.
Varlığında her cins kötülük saklı; münafıklık, aldatıcılık, daha birçok fenalık onda varken başkasına sataşman ne gerek? O ayrıca Allah'a şirk de koşuyor; bunu bildiğin halde neden göz yumuyorsun?
Nefsine, muhalif ol. Ona uyma. Onu kuvvetle bağla, çözme. Onu hapset. Yalnız hakkı kadar ver. Fazla verme, sonra azar, baş edemezsin. Her zaman onunla mücadele et ve onu yenmeye çabala.
Şahsî arzularına bin. Onlar sana yük olmasınlar; işte buna meydan verme. Tabii hevâyı (Nefsânî zevkler, kötü arzular) yık, yeniden yap. Onun aklı yoktur. Küçücük çocuğa benzer. Gözleri de kördür. Gideceği yolu sen göster. Ondan bir şey de öğrenmen mümkün değildir; kendi bildiklerinden ona belki öğretebilirsin, öğrenmek istemez, ama hissen iyiye yanaşabilir. Aksi halde ondan kabul edeceğin her hareket, senin ebedî yıkılıp gitmene sebep olur.
Şeytana nasıl yakın oluyorsun? O, senin düşmanındır. Aranıza bir kan davası girmiştir. Babanı öldürdü. Anneni kandırdı.
Âdem Baba ile Havva Anaya neler etti. Bilirsin ama yine ondan ayrı olmuyorsun. Kork, sonra onlara yaptığını, sana da yapar.
Elindeki silah takva ve tevhit olsun. Yalnız halinde şüpheli iş tutma. Allah'tan yardım dile. Doğru olmak ve yardım dilemek, senin askerlerindir. İşte silâh, işte asker, kumanda edebilirsen ne âlâ; yoksa yanarsın. Bunlar sana yeter. Gayret et, şeytanı da, nefsi de, kötü duyguları da yenebilirsin. Hak'tan yardım diledikçe, O seninledir. Bu olduktan sonra nasıl başarı elde edemezsin ki?" (Abdülkadir Geylani Hazretleri, İlahi Armağan eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.