İbn-i Arabi'den Tavsiyeler
İşlerine riayet ettiğin gibi, sözlerine de riayet et. Sözlerin de amellerin cümlesindendir. Ağızdan çıkan her sözün, mutlaka yanında gözcüler vardır
23.02.2012 00:00:00
Kudsi
hadis: “Kulum, farz kıldığım ibadetlerle Bana yaklaştığı gibi hiçbir şeyle
yaklaşamadı. Kulum, nafilelerle de Bana yaklaşır. O kadar ki, onu severim.
Sevince de işitir kulağı, görür gözü, tutar eli, yürür ayağı olurum. Benden
isteyince mutlaka veririm. Bana sığınınca mutlaka onu korurum, işlediğim işler
içinde, mümin kulumun ruhunu kabzetmekteki tereddüdüm kadar, hiçbir şeyde
tereddüt etmedim. O, ölümden hoşlanmaz. Ben de onu müteessir etmek
istemem.”
Allah muhabbetinin verdiği neticeye bak; kulun nafilesi de ancak, farzları
ikmal ettikten sonra sahih olur.
Nafilelerin içinde de birçok farzlar ve nafileler vardır. Kıraat, rüku, sücud
ve benzerleri farzlar gibi. Nafilelerde farzların bulunması, farzları ikmâl
ediyor.
Bir hadis-i sahihde Cenab-ı Hak, “Kulumun namazına bakın. Tamam mı, noksan mı?
Tam ise, tam yazılır, eğer bir şey noksan ise, bakın kulumun nafilesi var mı?
Eğer nafilesi varsa, farzını onlardan ikmâl ediniz” buyurur. İşte, ameller
böylece zabta geçer.
Nafilenin mutlaka farzlardan aslı bulunmalı. Farzlarda aslı bulunmayan, yeni
uydurulmuş bir ibadet demektir. Zahir buna bid'at der. “Ruhbaniyyet icad
ettiler” buyurur Resul-i Ekrem. Bunlardan bir kısmına, “güzel adetlerdir” der.
Ve bunları icad edenler, kıyamete kadar sevap kazanırlar. Bunlar, şeriatın
aslına, ruhuna uygun olan bid'atler ki, bid'at-i hasene tâbir edilmiştir.
Şeriate uymayan ve şer olanlar, bid'at-i seyyie'dir. Kötü âdetlerdir, iyi
âdetlere uyup, amel etmekte sevap vardır, lâkin, o iyi olan bir şeyi,
Resûlullah'dan sadır olmamıştır diye terk etmekte daha ziyade ecir
vardır.
Resûlullah'a sünnetlerde tâbi olmaktan, sünnet olmayan şeylerde, Resûlullah
terk ettiği için terkine uymak, şeriatin ruhuna daha uygundur. Çünkü
Resûlullah, ümmetine birçok şeylerin teklifinden hoşlanmaz. “Bu da güzeldir”
diye bir çok ibadetten ibda doğru değildir.
“Kolaylaştırın güçleştirmeyin, müjdeleyin nefret ettirmeyin” (Hadis).
“Allah size kolaylık murad eder, güçlük murad etmez.” (Ayet).
Ahmet ibn-i Hanbel, kavun yemedi. “Niçin?” dediler. “Resûlullah nasıl yedi
bilemiyorum da ondan” dedi.
O halde, Resûlullah'ın yapmadığı şeylerden kat'i surette kaçmak, yaptığı
şeyleri nasıl yaptığını bilmeden, yapmaktan uzak durmak en emin tariktir.
***
İşlerine riayet ettiğin gibi, sözlerine de riayet et. Sözlerin de amellerin
cümlesindendir. Ağızdan çıkan her sözün, mutlaka yanında gözcüler vardır.
Allah-ü Zü'l-Celâl, Allah yolunda şehid olanlara ölü diyenleri yalancılıkla
itham ediyor. “Onlar, ölü değil, diridir” buyuruyor.
"Şehid insanda Nur-u Muhammedî bulunduğundan Hak, şehide kıymet
vermiştir" sözüne dikkat et. Allah, çirkin lakırdıların âşikâre
söylenmesini sevmez. Şeriatın ölçüsüyle konuş… Mesela burç değişti, yıldız
şöyle oldu da yağmur yağdı diyenler, Allah'a değil, yıldıza iman ettiler.
Hadis-i şerifte “İnsanları yüzükoyun Cehenneme sürükleyen, dillerinin söylediği
sözlerdir” buyruldu. Yine hadis-i şerifte, “Bir adam Allah'ın gazabını celbeden
bir kelime söyler, ona da ehemmiyet vermez halbuki o kelime onu Cehennemin
yetmiş yıllık derinliklerine uçurur. Bir kimse de, Allah'ın razı olacağı bir
kelime söyler de onun götüreceği yeri bilmez. Halbuki o kelime, ona yükseklerin
yükseğine çıkarır buyrulmuştur.”
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.