Prof. Dr. Haydar Baş Bey, 3 haftadır Ehl-i Beyt imamlarını kaleme alıyorlar.
Şii ile Sünni'nin kardeş olduğunu ispatlamak için giriştiği mücadele bir Sünni olan Sayın Baş'ı, Şii âleminde de çok farklı bir noktaya taşıdı.
Zira, Bursa'da gerçekleşen Ehl-i Beyt kongresine Tanzanya'dan, İran'dan, Irak'tan, Suriye'den gelen Şii ve Sünni âlimler O'nu da aralarına alarak birlik pozları verdiler kameralara?
İslam tarihinde bir ilk olan Şii ve Sünni kardeşliği O'nunla 21. Y.y.'da tesis edildi.
Suriye üzerinden devam eden Şii-Sünni savaşının önüne geçmede ana amil oldu.
Biz de Sünni'yiz.
Ehl-i Beyt'in İslam'ın özü olduğunu, yaşayan Kur'an numuneleri olan Hz. Fatıma'nın, İmam Ali'nin, İmam Hasan'ın ve İmam Hüseyin'in değerini, sabrını, ibadetini, şükrünü, tevekkülünü, mücadelesini, azmini, birer kâmil insan modeli olduklarını her Müslüman gibi bilmeliydik.
Sünni dünya için karanlık olan bu nur kapısı, Sayın Baş ile bizlere açıldı.
Kaleme aldığı makalelerde, Ehl-i Beyt'in mağduriyetini anlattılar.
Emevilerin ve Abbasilerin koltuk uğruna ona reva gördükleri muameleyi yazdılar. Ve Ehl-i Beyt imamlarının yılmaz mücadelesini yansıttılar.
Ben de Hz. Fatıma annemizin, Hz. Peygamberin rıhletinden sonra yaşadığı çileyi aktarmak istiyorum.
Malum, Gadir-i Hum denilen yerde, Maide 67. ayetin nazil olmasından yani, "Ey Peygamber, sana indirileni tebliğ et. Bunu yapmazsan peygamberliğini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur." Ayetinden sonra, Allah'ın emri ile Hz. Peygamber, Hz. Ali efendimizi yerine vasi ve halife tayin etti.
Bu ilandan sonra Maide 3 nazil olarak, "Bugün sizin dininizi kemale erdirdim ve üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Size din olarak İslam'ı seçtim" mealindeki ayet indi.
Yani Cenab-ı Hak, Hz. Peygamber'in ilanı ile alinin velayetine razı oldu. Ve bu velayet ilanı ile din kemale erdi.
Orada bulunan 124 bin sahabe buna şahitlik ettiler.
Ancak henüz birkaç ay geçmeden Resûlullah'ın hilafet ilanı unutuldu. Hz. Peygamber'den sonra henüz O'nun naaşı ortadayken ve Hz. Ali efendimiz onun kefen ve defin işleri ile ilgilenirken Sakife gölgeliğinde bir oldubitti ile Hz. Ebubekir orada bulunanların oyu ile halife seçildi.
Ve Hz. Ali efendimizden biat alınmaya çalışıldı.
Ehl-i Beyt kaynaklarından biat alınması anında yaşananları verelim:
"?bilahare, Hz. Ali'yi yakaladılar ve iple bağlayarak çekerek mescide götürdüler. Hz. Fatıma da Hz. Ali'nin tehlikede olduğunu görünce ileri atılarak sıkıca Ali'nin elbisesine asıldı ve kocamı götüremezsiniz diye bağırmaya başladı.
Hz. Ömer'in amcasının oğlu Kunfuz, Hz. Fatıma'nın Ali'nin elbisesini bırakmayacağını görünce kamçısıyla O'nun nazenin koluna vurmaya başladı. Öyle ki hazretin pazısında bir pazıbent gibi görülmekteydi.
Bu arada Fatıma halkın izdihamı neticesinde kapı ile duvar arasında öyle bir sıkıştı ki, kaburga kemikleri kırıldı ve bu darbe sonucunda rahminde olan çocuk da düştü."
Belazuri, Taberi, İbn-i Hizabe, İbn Abdurrabbih, Cevheri, Mesudi, Nezzam, İbn-i ebi Hadid, Hafız İbrahim gibi Sünni âlimler de Hz. Fatıma'nın çocuk düşürme hadisesini detaylı olarak aktarırlar.
El Mesudi, Ehl-i Beyt dünyasında ve Sünni dünyada kabul gören bir tarihçidir. El Mesudi'nin "Muruc-uz Zeheb" adlı eserinde bu olay şöyle nakledilir:
" ? derken Hz. Ali'ye saldırdılar. O'nun evinin kapısını yaktılar ve evde bulunanları zorla çıkardılar ve hanımlar efendisi Hz. Fatıma'yı ise kapı ile duvar arasında sıkıştırdılar. Bu esnada Muhsin adlı çocuğunu düşürdü."
Hz. Fatıma (a.s.)'nın karnındaki çocuğu kaybetmesine sebep olan olayın neticesi ile ilgili olarak Hz. Zeyneb (a.s.)'in çocuk düşürdüğü saldırı olayını aktarırlar.
"?Resûlullah (s.a.v.), yaşlı olan Zeyd bin Harise'yi, Zeyneb'i Medine'ye getirmesi için onunla birlikte Mekke'ye gönderdi. Müşrikler Peygamberin kızı Zeyneb (a.s.)'in Medine'ye hareket ettiğini öğrenince, Ebu Süfyan'la birlikte bir grup süvari onları takip etmeye koyuldu.
Müşrikler "Zi-Tuva" denilen yerde onlara ulaştılar.
Hebbar bin Esved isminde bir şahıs, mızrağını Zeyneb (a.s.)'in tahtırevanına sapladı; öyle ki mızrağın ucu Zeyneb'in sırtına isabet etti. Zeyneb (a.s.) korku ve vahşetten dolayı rahmindeki çocuğunu düşürdü.
Zeyneb (a.s.) Medine'ye ulaşıp bu olayı Resûlullah (s.a.v.)'a nakledince Hazret haddinden fazla rahatsız oldu. Bunun üzerine Hebbar'ın bu katı kalpliliğinden dolayı onun kanını mubah ederek eliyle kolunun kesilerek öldürülmesini emrettiler."
Sünni İbn-i Ebi'l Hadid'in "Nec'ul Belağa Şerhi" kitabında 3.c, 351. sayfasında yer alan bir bilgi şöyledir:
"?üstadım Ebu Cafer'e; Hebbar bin Esved'in süngü ile Hz. Resûlullah (s.a.v.)'ın kızı Zeyneb (a.s.)'in tahtırevanına saldırıldığında, Zeyneb'in (a.s.) çocuk düşürdüğü haberi Resûlullah (s.a.v.)'a ulaştığında Resûlullah (s.a.v.) Hebbar'ın kanını mubah kıldı" dedim.
Ebu Cafer bu söze karşılık; "Eğer Resûlullah (s.a.v.) hayatta olsaydı, Fatıma (a.s.)'yı korkutarak O'nun çocuğunun düşmesine sebep olan şahsın da kanını mubah kılardı" dedi.
Sünni ibn-i Ebi'l Hadid şöyle yazar:
"Hz. Aişe'den naklederek: Ali, 6 ay boyunca biat etmedi; O biat etmedikçe de Ben-i Haşim'den kimse biat etmedi."
Tehditlere maruz kalan Hz. Ali, Hz. Fatıma ölünceye kadar biat etmemiştir.
Allah Ehl-i Beyt'in şefaatinden ayırmasın.
Şii ile Sünni'nin kardeş olduğunu ispatlamak için giriştiği mücadele bir Sünni olan Sayın Baş'ı, Şii âleminde de çok farklı bir noktaya taşıdı.
Zira, Bursa'da gerçekleşen Ehl-i Beyt kongresine Tanzanya'dan, İran'dan, Irak'tan, Suriye'den gelen Şii ve Sünni âlimler O'nu da aralarına alarak birlik pozları verdiler kameralara?
İslam tarihinde bir ilk olan Şii ve Sünni kardeşliği O'nunla 21. Y.y.'da tesis edildi.
Suriye üzerinden devam eden Şii-Sünni savaşının önüne geçmede ana amil oldu.
Biz de Sünni'yiz.
Ehl-i Beyt'in İslam'ın özü olduğunu, yaşayan Kur'an numuneleri olan Hz. Fatıma'nın, İmam Ali'nin, İmam Hasan'ın ve İmam Hüseyin'in değerini, sabrını, ibadetini, şükrünü, tevekkülünü, mücadelesini, azmini, birer kâmil insan modeli olduklarını her Müslüman gibi bilmeliydik.
Sünni dünya için karanlık olan bu nur kapısı, Sayın Baş ile bizlere açıldı.
Kaleme aldığı makalelerde, Ehl-i Beyt'in mağduriyetini anlattılar.
Emevilerin ve Abbasilerin koltuk uğruna ona reva gördükleri muameleyi yazdılar. Ve Ehl-i Beyt imamlarının yılmaz mücadelesini yansıttılar.
Ben de Hz. Fatıma annemizin, Hz. Peygamberin rıhletinden sonra yaşadığı çileyi aktarmak istiyorum.
Malum, Gadir-i Hum denilen yerde, Maide 67. ayetin nazil olmasından yani, "Ey Peygamber, sana indirileni tebliğ et. Bunu yapmazsan peygamberliğini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur." Ayetinden sonra, Allah'ın emri ile Hz. Peygamber, Hz. Ali efendimizi yerine vasi ve halife tayin etti.
Bu ilandan sonra Maide 3 nazil olarak, "Bugün sizin dininizi kemale erdirdim ve üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Size din olarak İslam'ı seçtim" mealindeki ayet indi.
Yani Cenab-ı Hak, Hz. Peygamber'in ilanı ile alinin velayetine razı oldu. Ve bu velayet ilanı ile din kemale erdi.
Orada bulunan 124 bin sahabe buna şahitlik ettiler.
Ancak henüz birkaç ay geçmeden Resûlullah'ın hilafet ilanı unutuldu. Hz. Peygamber'den sonra henüz O'nun naaşı ortadayken ve Hz. Ali efendimiz onun kefen ve defin işleri ile ilgilenirken Sakife gölgeliğinde bir oldubitti ile Hz. Ebubekir orada bulunanların oyu ile halife seçildi.
Ve Hz. Ali efendimizden biat alınmaya çalışıldı.
Ehl-i Beyt kaynaklarından biat alınması anında yaşananları verelim:
"?bilahare, Hz. Ali'yi yakaladılar ve iple bağlayarak çekerek mescide götürdüler. Hz. Fatıma da Hz. Ali'nin tehlikede olduğunu görünce ileri atılarak sıkıca Ali'nin elbisesine asıldı ve kocamı götüremezsiniz diye bağırmaya başladı.
Hz. Ömer'in amcasının oğlu Kunfuz, Hz. Fatıma'nın Ali'nin elbisesini bırakmayacağını görünce kamçısıyla O'nun nazenin koluna vurmaya başladı. Öyle ki hazretin pazısında bir pazıbent gibi görülmekteydi.
Bu arada Fatıma halkın izdihamı neticesinde kapı ile duvar arasında öyle bir sıkıştı ki, kaburga kemikleri kırıldı ve bu darbe sonucunda rahminde olan çocuk da düştü."
Belazuri, Taberi, İbn-i Hizabe, İbn Abdurrabbih, Cevheri, Mesudi, Nezzam, İbn-i ebi Hadid, Hafız İbrahim gibi Sünni âlimler de Hz. Fatıma'nın çocuk düşürme hadisesini detaylı olarak aktarırlar.
El Mesudi, Ehl-i Beyt dünyasında ve Sünni dünyada kabul gören bir tarihçidir. El Mesudi'nin "Muruc-uz Zeheb" adlı eserinde bu olay şöyle nakledilir:
" ? derken Hz. Ali'ye saldırdılar. O'nun evinin kapısını yaktılar ve evde bulunanları zorla çıkardılar ve hanımlar efendisi Hz. Fatıma'yı ise kapı ile duvar arasında sıkıştırdılar. Bu esnada Muhsin adlı çocuğunu düşürdü."
Hz. Fatıma (a.s.)'nın karnındaki çocuğu kaybetmesine sebep olan olayın neticesi ile ilgili olarak Hz. Zeyneb (a.s.)'in çocuk düşürdüğü saldırı olayını aktarırlar.
"?Resûlullah (s.a.v.), yaşlı olan Zeyd bin Harise'yi, Zeyneb'i Medine'ye getirmesi için onunla birlikte Mekke'ye gönderdi. Müşrikler Peygamberin kızı Zeyneb (a.s.)'in Medine'ye hareket ettiğini öğrenince, Ebu Süfyan'la birlikte bir grup süvari onları takip etmeye koyuldu.
Müşrikler "Zi-Tuva" denilen yerde onlara ulaştılar.
Hebbar bin Esved isminde bir şahıs, mızrağını Zeyneb (a.s.)'in tahtırevanına sapladı; öyle ki mızrağın ucu Zeyneb'in sırtına isabet etti. Zeyneb (a.s.) korku ve vahşetten dolayı rahmindeki çocuğunu düşürdü.
Zeyneb (a.s.) Medine'ye ulaşıp bu olayı Resûlullah (s.a.v.)'a nakledince Hazret haddinden fazla rahatsız oldu. Bunun üzerine Hebbar'ın bu katı kalpliliğinden dolayı onun kanını mubah ederek eliyle kolunun kesilerek öldürülmesini emrettiler."
Sünni İbn-i Ebi'l Hadid'in "Nec'ul Belağa Şerhi" kitabında 3.c, 351. sayfasında yer alan bir bilgi şöyledir:
"?üstadım Ebu Cafer'e; Hebbar bin Esved'in süngü ile Hz. Resûlullah (s.a.v.)'ın kızı Zeyneb (a.s.)'in tahtırevanına saldırıldığında, Zeyneb'in (a.s.) çocuk düşürdüğü haberi Resûlullah (s.a.v.)'a ulaştığında Resûlullah (s.a.v.) Hebbar'ın kanını mubah kıldı" dedim.
Ebu Cafer bu söze karşılık; "Eğer Resûlullah (s.a.v.) hayatta olsaydı, Fatıma (a.s.)'yı korkutarak O'nun çocuğunun düşmesine sebep olan şahsın da kanını mubah kılardı" dedi.
Sünni ibn-i Ebi'l Hadid şöyle yazar:
"Hz. Aişe'den naklederek: Ali, 6 ay boyunca biat etmedi; O biat etmedikçe de Ben-i Haşim'den kimse biat etmedi."
Tehditlere maruz kalan Hz. Ali, Hz. Fatıma ölünceye kadar biat etmemiştir.
Allah Ehl-i Beyt'in şefaatinden ayırmasın.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018