Yavrusuna tutkun ana, komşulara tembih eder. Yavrusunu içeri almamalarını ister. Çünkü kendine dönmesini arzular. O yavru, bu hâlde evden kaçsa cümle kapıları kapalı bulur. Ağlar, sızlar, yine anasına dönmek zorunda kalır.
Hak Teâlâ, bazen kulunu dara atar. Bundan maksadı, kulun kalbi, yaratılmışlara bağlanmasın ve Zât'ına dönsün.
İçi doğru olan fakir kişiye gerekir ki, nefsine hadden fazla yumuşak davranmasın. Nefsi için bir şeyler bulması icap ediyorsa, yeteri kadarını bulup almalı.
Sana bir sıkıntılı hâl geldiği zaman nimet bil ve Yaratan'a ibadet et. Aksi hâlde Hak seni onların içine iyice sokar; bir daha da kurtulman kabil olmaz. Hakk'ın yakınlık duygusu o dar hâllerin içinde gizlidir.
Maddi eşyaya fazla düşkün olma. Onlara gönül kaptırırsan işlerin karışır. Her hâlde Hak yakınlığını ara. Şunu bil ki, O'na yakınlık derecen güç hallerdeki sabrınla ölçülür.
Allah'tan korkmayanın aklı yoktur. Tuzsuz ülkede yaşamak kabil olmaz. Çobansız sürü yutulur. Din korkudan ibarettir. Korkan, hemen sahibinin yoluna çıkar. Hiçbir yerde durmaz, yoluna devam eder. Allah yolcularının son durağı Hak yakınlığıdır. Burada anlatılan yolculuk, bir köy ve kasabaya taşınma gibi değil, kalp yolculuğudur. Sırların yolculuğudur. Asıl yolculuk O'nun yolculuğudur.
Kalp ve sır Hak yolculuğuna çıkıp o yüce kapıya varırsa, içeri girme iznini sır ister, izin verilir. Sonra o âlemde, aldığı ülfet neticesi kalbi de içeri aldırır.
İnsan her hâlini, Peygamber'e (s.a.v) benzetebilmeye çalışmalı. O'nun kalbinde yıldızlar ay, ay da güneş olmuştu. İçindeki nurlar, dışa vurmuş, gizli hâlleri açık olmuştu. Her yan ve yön ona göre tekti.
İnsan, benliğine dikkat etmelidir, o daima bir med ve cezir halindedir. İyilik hâlleri çoğalırsa mana âlemi açılır, aksi olunca kapanır.
Büyük insanlar, başlarını yakasına eğip sır yuvasına dalınca, bütün varlığı seyre dalar. Deniz dibindeki mevcudu görür ve elini uzatır. Yanındakilere işaretle der ki: "Sen şunu al." Sonra öbürüne döner: "Şu da senindir, al." der.
Onlar, sultanlardır. Semanın ve zeminin sultanı onlardır. Hakk'ın kuvvet ve kudret eli önünde dururlar. O'na vekil ve halife olmuşlardır.
Ben de şahın kapısındayım. O büyükleri gözetirim.