Hakikaten Allah yolcuları ile ülfete devam et. Sonra meleklere karış, ülfet edersin. Bunlara karışıp anlaşınca, başka kapılar açılır.
Halka karışır, insanlarla sohbete, ülfete devam edersen, neticede onları bırakır, cin tayfası ile ünsiyet yolunu bulursun. Bunun sonunda da, mülke düşer, onların tabii havasında boğulursun.
Kâinatın içinde mevcut olan eşya aslında hiçbir iş yapmaya kadir değildir. Ateş kendi başına bir şeyi yakamaz; su insanı kandıramaz; ancak Allah'ın onlara verdiği kuvvet sayesinde vazifelerini yapabilirler. Nitekim Nemrut'un ateşi İbrahim Peygamber'i yakmadı, Ebû Müslüm-i Havelâni'yi ateşe attıkları zaman yanmadı. Ateşin içinde yaşayan semender böceği ateşte yanmaz.
Yaptığın işlerde ihlâs olursa, halkın şerrinden halâs bulur, kalbini onların arasından çıkarırsın. Zaten Hakk'a vasıl olman, halkın arasından manen sıyrılmana bağlıdır; Aziz ve Celil olan Hakk'ı talebine dayanır.
Senin Hakk'ı araman bir garip kişinin hâline benzer. O, bir sokağa girdi, dostunu arıyordu. Sokağın bir yanından öbür ucuna gidip gelmeye devam ediyordu, bir türlü kapıyı bulamıyordu. Hâli, dostun kapısını tanımamaktan ibarettir. Hâl böyle iken dostu onu gözetliyordu; şaşkınlığını ve hayretini görünce içini sevgi kapladı. Çıktı, yanına gitti, başını başına dayadı ve ona sarıldı. Yusuf Peygamber de, kardeşi Bünyamin'e aynı şeyi yapmış ve demişti ki: "Ben senin öz kardeşinim."
Allah, kalp zeminini marifet ve ilim karargâhı kıldı. Hak Teâlâ o zemine gece gündüz üç yüz altmış nazar kılar. Eğer, orası marifet ve ilim karargâhı olmasaydı, az zamanda parçalanır ve dağılırdı.
Kalp sıhhat bulup Hak yakınlığına erdiği an, yollarından ırmaklar coşar, hikmetler aşar ve yaratılmışlar ondan faydalanır.
Allah'ın büyük kıldığı insanlar vardır. Onlar dini ayakta tutarlar. Onların en büyüğü Peygamber (s.a.v) makamına yakın, en küçüğü ise Sahâbe derecesine yetişkindir. Arta kalanlar ise, tabiin zümresine dâhil sayılır. Onlar, söyledikleri her şeyle amel ederler. Sözle işi birleştirirler. Onlar için gizli ve aşikâr aynıdır. Peygamber'ler onlara bakar, sürür duyarlar. Hak Teâlâ onları, meleklere karşı över. O büyük zatlara uyana saadetler ola. Dünya ve ayal yükünü onlardan alana ne mutlu!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.