İşler bu minval üzere devam ederse, senin için keder lafı olmaz. Hakkın Hafız (Esirgeyen) sıfatı, sana hizmet eder. O'nun himayesi altına girersin. Bütün işlerin başarı ile sona erer. Melekler önünde, baş eğer, çevrende yürür. Ruhlar sana gelip selâm verir. Hak, kulları içinde seninle övünür. Bütün işlerin O'nun emri altında yürür; seni yakınlığına cezb eder. Zât'ı ile ülfet ve daima O'na münacat etme zevkini duyarsın.
Hiçbir özür beyan etmeden meclisimi terk eden, çok şey yitirdi.
Yazık sana, makamımı bana çok görmektesin. Hâlbuki Hak tarafından bana verilen makamı takdir edebilmek, sana hayli güç… Beni darıltmakla eline ne geçer ki? Bu, öyle bir iştir ki, gökten yere iner… Hak Teâlâ şöyle buyurur: "Hangi şey olursa okun, onun hazinesi katımızda bulunur. Ancak ondan malûm bir miktar indiririz." (Hicr, 15/21)
Semâdan yere yağmur yağar, ondan bitkiler biter. İşte bunun gibi yücelerden inen rahmet tecellisi temiz kalplere gelir, geldiği yeri güzel kılar. Her hayrın nebatını yeşertir. Sırlar büyür. Tevhid gelişir. Tevekkül âlemi açılır. Hakk'a münacat ve O'na yakın olma hâli hâsıl olur.
İlâhî rahmetin indiği kalpte, ağaçlar ve meyveler olur. Orada çıplak ovalar, geniş yaylalar vardır. Denizler, ırmaklar da bulunur. Ayrıca dağlar da var. Hâsılı orası bir temaşa yeri olur. İnsan, cin, melek ve bütün ruhların içtima olduğu yer orasıdır.
Bu anlatılan şeyler akılların ötesine aittir. Yalnız kudret işidir ve ilâhî iradenin tesirinden başka değildir. Bunu bilmek ve anlamak, Hakk'ın, kulları arasından seçtiği fertler içinde bazı kimselere nasip olur.
Sözlerimdeki tuzağa düşmeye çalışınız. Oturmam ve konuşmam birer tuzaktır. Sizden herhangi birinin oraya düşmesini beklerim. Önünüze serdiğim sofra Hakk'a aittir, benim bir şeyim yok.
İlâhî rahmete ermek için davetime geliniz ve bana uyunuz ki, sizi Hakk'ın kapısına götüreyim. Doğru odur ki, Hakk'a çağırır. Yalancı odur ki, şeytana çağırır.
Hak da görünür, bâtıl da; her biri başlı başına birer şeydir. İman nuruyla nazar eden iman sahibi ikisini de görür ve bilir.
Ey Bağdat ehli, akıllı ve zeki olduğunuzu iddia edersiniz. Hâliniz öyle gariptir ki, yalancı ile doğru birbirine karışır da ayırt edemezsiniz. Hak hangisi, bâtıl nerede, bilemezsiniz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.