Kameri takvimin ilk ayındayız, Muharrem'deyiz, dolayısıyla Hz. Hüseyin ve evlad u iyalinin şehadetlerinin yıldönümündeyiz.
Bugüne deyin Kerbela hadisesi ile ilgili nasıl ki binlerce, on binlerce cilt kitap yazılmış ise bugünden sonra da ve kıyamete kadar sayısını kestiremeyeceğimiz kadar eserler yazılacaktır kuşkusuz.
Kerbela çölünde bir avuç kutlu kervanı kılıçtan geçirenler, geçirilmesine emir verenler kıyamete kadar hep lanetle anılacakları gibi, o diyarda şehadet şerbetini içen er kişiler de kıyamete kadar hep hayırla, minnetle ve rahmetle anılacaklardır.
Haydar-ı Kerrar Hz. Ali'nin ve Fatıma ananın ciğerparelerinden biri olan İmam Hüseyin öyle bir duruş, öyle bir kıyam sergilemiştir ki, canı ve kanı pahasına öyle bir destan yazmıştır ki dünya durdukça dillere destan, gönüllere ferman ve mazlumlara derman olmaya devam edecektir.
Bir tarafta mel'un Yezid'in halifeliğine "evet" demek ve on binlerce katil sürüsünden oluşan Yezid ordusunun elinden kurtulmak ve belki de devlet katında yüksek yüksek makamlar elde etmek, diğer tarafta ise çoluk-çocuğu ile beraber katliama uğrayıp paramparça olmak.
İmam Hüseyin, mel'un Yezid'in halifeliğine "hayır" diyerek ikinci akıbeti tercih etmiş ve insanlığa "Hüseyni Kıyam" diye eşsiz bir kavram armağan etmiştir.
Hz. Hüseyin'in bu tavrında, bu tutumunda, bu dillere destan kıyamında ne kadar haklı olduğunu, ne kadar da dosdoğru bir duruş sergilediğini anlamak için, o mübarek şehitlerin şehadetinden sonraki yıllara sadece bir göz atmak yeterlidir.
"Hüseyni Kıyamın" ne büyük bir kıyam, ne doğru bir duruş ve direniş olduğunu kavramak için
Sarhoş Yezid'in daha sonraki icraatlarını incelemek lazımdır.
Yezid'in emriyle insanlık tarihi ile yaşıt Kâbe'nin ateşe verildiğini hatırlarsak, Peygamber şehri Medine'nin Yezid'in emriyle işgal edildiğini, talan edildiğini ve sahabe kadın ve kızlarının tecavüze uğradığını hatırlarsak "Hüseyni Kıyamın" ne büyük bir kıyam, ne yüce bir direniş olduğunu birazcık idrak edebiliriz.
İmam Hüseyin'in liderliğindeki bir avuç kutlu kervanın o asil direnişleri öyle büyük, öyle yüce bir duruş ve de direniştir ki kıyamet sabahına kadar tüm insanlığa yeter de artar bile.
Bu vesile ile tüm okurlarımıza bir teklifim var; Kerbela acısı, gerçekten de bugün iki milyar Müslümanın ortak acısı mıdır diye bir düşünelim.
İki milyarlık İslam alemi Kerbela'da yapılan katliamı bugün ortak acı olarak algılamıyorsa bunun sebebi nedir, bu sonucu kimler hazırlamıştır, tarih boyunca uydurulan hangi yalanlar etkili olmuştur?
1441. Hicri yılı idrak eden Müslümanlar olarak uydurulan yalanlara hala inanmaya devam edecek miyiz?
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Merhaba ey Hak’tan ferman merhaba! / 04.03.2025