Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli’nin Hoca Ahmet Yesevi tarafından Anadolu’ya gönderilmesi kader planında Türk Milleti açısından önemli bir hadisedir. Anadolu’da Hünkârla başlayan bu dönem, Müslüman Türk kimliğinin oluşmasına ve gelişip kök salmasına sebep olmuştur.
Hünkârla başlayan bu dönemde Anadolu’da her yönden bozulan dengeler yeniden ve daha sağlam bir vaziyette gelişmeye başlamış, Türk Milletinin; dini, milli, siyasi, askeri ve ekonomik alanda disiplinli bir şekilde gelişmesi gerçekleşmiş; ayrılıklar ortadan kalkmış, tek bilek tek yürek olması sağlanmıştır.
Hacı Bektaş-ı Veli’nin, kesin olarak tarih belli olmamakla birlikte, Milâdi 1275–1280 yılları arasında Anadolu’ya geldiği kabul edilmektedir. Bu yıllarda Anadolu bir yandan Moğol istilası altında ezilirken, bir yandan da büyük bir siyasi ve ekonomik buhran ile beraber, taht kavgalarına sahne oluyordu. Böyle bir ortamda Anadolu’ya gelen ve Kapadokya yöresindeki Hıristiyanlık merkezine karşı bir Türk-İslam merkezi tesis etmek isteyen Hacı Bektaş-ı Veli; O zaman yedi haneli bir köy ve adı Sulucakarahöyük, bugünkü ismi Hacıbektaş olan bölgeye yerleşmiştir.
Türkistan’dan gelen Hacı Bektaş-ı Veli, Türklerin yoğun olduğu Anadolu’yu gezmiş, Türk gelenek ve göreneklerinden korunabilenleri birer birer tespit etmiş; bunları, Sulucakarahöyük’te kurmuş olduğu dergâhta, İslâm inancı ve Türk kültürü ile yoğurarak birleştirmiş, bu yolda sayısız başarılar elde etmiş; Onun attığı tohumdan çok verimli meyveler hâsıl olmuştur.
Hünkâr Hacı Bektaş Veli, bütün ömrünü Kur’an ve Sünnet ekseninde Ehl-i Beyt’in hayat tarzında geçirmiş, bu yolda gönül erleri yetiştirmiş ve rivayetlere göre de 63 yaşında Hakka Vuslat etmiştir.
Hünkârın soyunu, kimliğini, misyonunu, Anadolu’ya geliş sebebini bilmekten uzak kimselerin, Onu hümanist ve mistik bir çizgiye oturtmaya kalkışması belki de Hünkâra yapılan en büyük haksızlıktır. Hünkâr’a yapılan bu haksızlık, Anadolu’nun hamurunu yoğuran Mevlana’ya, Yunus’a yapılandan farklı değildir. Onların yolu Kur’an ve Sünnet yoludur, Ehl-i Beyt’in yoludur. Onlar insanlığa hizmeti, Hak rızası adına ve Hak olan İslam’a davet ve hizmet şeklindedir.
Onların dünyasında ve gönlünde bundan gayri bir şeye rastlamak mümkün değildir.
Hünkârın şu birkaç sözü bile onu anlamak isteyenlere rehber olarak yeterlidir:
“Eline diline beline sahip ol!”
“Gelin canlar bir olalım.”
“Bir olalım, diri olalım, iri olalım.”
“Allah’ın velisi kendi zamanın Nuh’u dur. O’nun yardımı, Allah’ın kullarını tufandan kurtaran gemidir.”
Ehl-i Beyt yoluna hizmet eden velilerin Nuh, yollarına tabi olmanın da Nuh’un gemisine binmek hükmünde olduğu hakkında Hünkârın söylediği bu söz, Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed’in (s.a.v.) sözüyle benzerlik arz etmektedir.
Yüce Peygamberimiz buyuruyor; “Ehl-i Beyt’im Nuh’un gemisi gibidir; ona binen kurtulur; uzak duran boğulup helâk olur.” (Hâkim, Müstedrek, III, 151; Ahmed, Müsned, III, 157)
Hünkârla başlayan bu dönemde Anadolu’da her yönden bozulan dengeler yeniden ve daha sağlam bir vaziyette gelişmeye başlamış, Türk Milletinin; dini, milli, siyasi, askeri ve ekonomik alanda disiplinli bir şekilde gelişmesi gerçekleşmiş; ayrılıklar ortadan kalkmış, tek bilek tek yürek olması sağlanmıştır.
Hacı Bektaş-ı Veli’nin, kesin olarak tarih belli olmamakla birlikte, Milâdi 1275–1280 yılları arasında Anadolu’ya geldiği kabul edilmektedir. Bu yıllarda Anadolu bir yandan Moğol istilası altında ezilirken, bir yandan da büyük bir siyasi ve ekonomik buhran ile beraber, taht kavgalarına sahne oluyordu. Böyle bir ortamda Anadolu’ya gelen ve Kapadokya yöresindeki Hıristiyanlık merkezine karşı bir Türk-İslam merkezi tesis etmek isteyen Hacı Bektaş-ı Veli; O zaman yedi haneli bir köy ve adı Sulucakarahöyük, bugünkü ismi Hacıbektaş olan bölgeye yerleşmiştir.
Türkistan’dan gelen Hacı Bektaş-ı Veli, Türklerin yoğun olduğu Anadolu’yu gezmiş, Türk gelenek ve göreneklerinden korunabilenleri birer birer tespit etmiş; bunları, Sulucakarahöyük’te kurmuş olduğu dergâhta, İslâm inancı ve Türk kültürü ile yoğurarak birleştirmiş, bu yolda sayısız başarılar elde etmiş; Onun attığı tohumdan çok verimli meyveler hâsıl olmuştur.
Hünkâr Hacı Bektaş Veli, bütün ömrünü Kur’an ve Sünnet ekseninde Ehl-i Beyt’in hayat tarzında geçirmiş, bu yolda gönül erleri yetiştirmiş ve rivayetlere göre de 63 yaşında Hakka Vuslat etmiştir.
Hünkârın soyunu, kimliğini, misyonunu, Anadolu’ya geliş sebebini bilmekten uzak kimselerin, Onu hümanist ve mistik bir çizgiye oturtmaya kalkışması belki de Hünkâra yapılan en büyük haksızlıktır. Hünkâr’a yapılan bu haksızlık, Anadolu’nun hamurunu yoğuran Mevlana’ya, Yunus’a yapılandan farklı değildir. Onların yolu Kur’an ve Sünnet yoludur, Ehl-i Beyt’in yoludur. Onlar insanlığa hizmeti, Hak rızası adına ve Hak olan İslam’a davet ve hizmet şeklindedir.
Onların dünyasında ve gönlünde bundan gayri bir şeye rastlamak mümkün değildir.
Hünkârın şu birkaç sözü bile onu anlamak isteyenlere rehber olarak yeterlidir:
“Eline diline beline sahip ol!”
“Gelin canlar bir olalım.”
“Bir olalım, diri olalım, iri olalım.”
“Allah’ın velisi kendi zamanın Nuh’u dur. O’nun yardımı, Allah’ın kullarını tufandan kurtaran gemidir.”
Ehl-i Beyt yoluna hizmet eden velilerin Nuh, yollarına tabi olmanın da Nuh’un gemisine binmek hükmünde olduğu hakkında Hünkârın söylediği bu söz, Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed’in (s.a.v.) sözüyle benzerlik arz etmektedir.
Yüce Peygamberimiz buyuruyor; “Ehl-i Beyt’im Nuh’un gemisi gibidir; ona binen kurtulur; uzak duran boğulup helâk olur.” (Hâkim, Müstedrek, III, 151; Ahmed, Müsned, III, 157)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025