Yeryüzünün hangi yüzünde yaşıyor olursak olalım, sempati duyduğumuz parti, mezhep ve meşrep taassuplarından sıyrılarak halimiz ve ahvalimiz üzerine derin tefekküre dalmak borcundayız.
Müslümanların yaşadıkları ülkelerin hali pürmelalini, adına İslam coğrafyası denilen dünyanın içinde bulunduğu açmazları ve çıkmazları dert edinmek, dertleşmek ve çare bulmak, çözüm üretmek gerekmektedir.
Adına Müslüman ülke denilen ülkelerin vatandaşları kendi ülkelerinden kaçmanın yollarını arıyorlar sürekli, ölüm pahasına yollara dökülüyorlar, dağlarda kurda-kuşa, denizlerde de balıklara yem oluyorlar.
Mevcut manzara hepimiz için utanç vesilesi olmalıdır ama daha çok, kendi vatandaşlarına geçim imkanları ve huzur ortamı sağlayamayan yöneticiler utanmalı ve yüzleri kızarmalıdır.
Kolaycılığa kaçarak, bütün suçları ecnebilere, dış mihraklara yükleyip işin içinden sıyrılamayız, ağır sorumluluktan kurtulamayız.
Neden Müslümanlar zihin dünyaları, gönül iklimleri ve içinde bulundukları sosyal yapı itibariyle dış mihrakların ve şer güçlerin müdahalelerine açık haldedirler, neden hem madden hem de manen sömürülmeye müsait durumdadırlar?
Bütün insanlığa örnek modeller yetiştirmek, iyi insan ve huzurlu toplum örnekleri sergilemek için gönderilmiş olan Yüce İslam'ı nasıl yorumladık, nasıl anladık ve fırsat buldukça nasıl uyguladık ki, bırakın insanlık dünyasını, kendi vatandaşlarımız bile bizden, bizim yönetimimizden katar katar, kafile kafile kaçıyorlar?
İslam ülkelerinden hangisine bir göz atsanız, yoksulluğun diz boyu olduğunu, buna bağlı olarak ta yolsuzlukların bin bir çeşidinin yayıldığını göreceksiniz.
Yer altı ve yer üstü kaynakları bakımından diğer ülkelerin bir çoğundan daha zengin olmalarına rağmen, bu zenginliklerden o ülkelerde yaşayan kendi vatandaşları bir türlü istifade edememektedirler.
Mutluluğun, huzurun, refahın, kalkınmanın ve müreffeh bir hayatın formüllerini içeren, yol ve yordamlarını tarif eden bir dine inandıklarını iddia eden Müslümanlar ne yazık ki bu gün, kendi aralarındaki kardeş kavgaları ile, dolayısıyla huzursuz ve yoksul toplumları ile tüm insanlığa çok kötü örnek olmaktadırlar.
Her kayıttan azade, her türlü taassuptan sıyrılarak bu derin dertler üzerinde dertleşmek, kafa yormak ve çözüm yolları aramak ilim sahiplerinin yagane vazifesi olmalıdır.
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025