‘Her iyi iş sadakadır’
İmam Sadık buyuruyor ki; "Seni ilgilendirmeyen boş sözleri söyleme. Münasip bir yer bulana dek seni ilgilendiren (yararlı) sözlerin birçoğunu da terk et. Nice konuşanlar vardır ki, yararlı ve hak sözü yersiz söylediği için incinmiştir. Akılsız ve olgun kimseyle çekişme
25.03.2025 01:51:00 / Güncelleme: 25.03.2025 01:55:21
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İmam Sadık buyuruyor ki; "Seni ilgilendirmeyen boş sözleri söyleme. Münasip bir yer bulana dek seni ilgilendiren (yararlı) sözlerin birçoğunu da terk et.
Nice konuşanlar vardır ki, yararlı ve hak sözü yersiz söylediği için incinmiştir. Akılsız ve olgun kimseyle çekişme.
Çünkü olgun kimse sana galip gelir; akılsız ise seni helak eder. Kardeşinin gıyabında, hakkında söylenmesini sevdiğin şeyin en güzelini onun hakkında söyle.
Çünkü amel işte budur. İşlerde, iyiliğine karşı mükâfat alacağını ve suçlarına karşı da hesaba çekileceğini bilen bir kimse gibi amel et.
Yunus der ki, İmam'a: "Benim size olan sevgim ve Allah'ın hakkınızda bana verdiği bilgi ve marifet benim için dünyadan daha sevimlidir." deyince İmam'ın öfkelendiğini gördüm.
Daha sonra şöyle buyurdu: "Ey Yunus, bizi yersiz bir şeyle mukayese ettin. Dünya ve dünyada olan şeyler, midenin iltihap ve asidini giderip avret mahallini örtmekten başka bir şeye yarar mı? Oysaki sen, bize olan sevgin ve bağlılığınla ebedi bir hayata kavuşacaksın!
Ey Âl-i Muhammed'in taraftarı, (bilin ki) öfkelendiğinde kendisine hâkim olmayan, arkadaşıyla güzel arkadaşlık yapmayan, dostuyla güzel dostluk kurmayan, barışanla güzel barışmayan, muhalefet edene güzel muhalefet etmeyen bir kimse, bizden değildir.
Ey Peygamber'in Ehlibeyt'inin taraftarı, gücünüzün yettiği kadar Allah'tan korkun. Güç ve kuvvet yalnız Allah'tandır.
Abdüla'la şöyle diyor: Medine'de bir toplantıda idim. Bağış ve cömertlikten söz edildi, söz uzadı. Toplantıda bulunan Ebu Duleyn adında bir şahıs: "Cafer (İmam Sadık) şöyle böyle fazilet sahibidir, ama ne yazık ki cömert değildir." dedi.
Abdüla'la diyor ki: Bu olaydan sonra bir gün İmam Sadık aleyhi's-selâm bana, "Medine ehli ile oturup kalkıyor musun?" diye sordu. Ben de: "Evet, oturup kalkıyorum" dedim.
İmam Sadık aleyhi's-selâm, "Aranızda geçen konuşmaları bana anlat." dedi. Ben de geçen konuşmaları kendilerine anlattım. İmam Sadık aleyhi's-selâm buyurdu ki: Ebu Duleyn'e yazıklar olsun, onun misali rüzgârın uçurduğu bir tavuk tüyüne benzer.
Resulullah salla'llâhu aleyhi ve alih şöyle buyurmuştur: Her iyi iş sadakadır. En iyi sadaka ise zenginlikle birlikte olan sadakadır (yani kendi ailesinin geçimini kısmamaktır). İlk önce nafakasını verdiğin kimseden başla. Veren el, alan elden daha hayırlıdır.
Allah, hiçbir kimseyi kendisine yetecek rızkı bulundurmaktan dolayı kınamaz. Allah'ın cimri olduğunu mu sanıyorsunuz?
Yoksa Allah'tan daha cömert bir kimsenin olduğunu mu zannediyorsunuz? Cömert ve efendi, Allah'ın hakkını, olması gereken yere bırakan kimsedir.
Cömert, malı helal olmayan yerden elde edip yersiz harcayan kimse değildir. Vallahi ben, helal olmayan bir şeye el uzatmadığım ve üzerime farz olan hakkullahı da ödemiş olduğum bir hâlde Allah'ın huzuruna çıkmayı ümit ediyorum. Şimdiye kadar Allah'ın benim malımda bir hakkı olup da ödemediğim hiçbir gece geçirmiş değilim.
Çocuk sütten kesildikten sonra, artık süt emme hükmü yoktur. İhtilamdan (baliğ olduktan) sonra yetimlik yoktur (erginlik çağına eren bir kimseden yetimlik hükmü kalkar).
Akşama kadar susmak (konuşmamak için oruç tutmak) meşru değildir. Hicretten (küfür vatanını terk ettikten) sonra bedevileşmek (göçebe olmak veya küfür vatanını tercih etmek) caiz değildir.
Fetihten (Mekke'nin Müslümanlar eliyle fethedilmesinden) sonra (Medine'ye) hicret etmek olmaz. Nikâhtan önce talak olmaz. Malik olmadan önce de (köle) azat edilmez.
Evladın babası, kölenin efendisi, kadının kocası olduğu müddetçe yeminleri doğru değildir. Günah işleme konusunda adak sahih değildir. Sıla-i rahmi (akrabalık ilişkilerini) kesme hususunda yemin etmek de geçerli değildir."
Şartlar elverişli olsa da, hiçbir kimse zorluklardan geçmeden hayatın tadını alamaz. Kim daha münasip bir zamanı bekleyerek hazır olan fırsattan yararlanmazsa, günler fırsatı elinden çıkarır. Çünkü günlerin âdeti, (fırsatları) elden çıkarmaktır; zaman ise elden çıkıp gidicidir.
Nimetin zekâtı, ihsandır, makamın zekâtı arabuluculuktur, bedenin zekâtı hastalıktır, zaferin zekâtı affetmektir. Zekâtı verilen şey ise zayi olmaktan kurtulur.
İmam Sadık aleyhi's-selâm musibet vaktinde şöyle buyuruyordu: Hamdolsun Allah'a ki, dinim hususunda beni musibete duçar etmedi. Şükür olsun Allah'a ki, isteseydi beni daha büyük musibete duçar ederdi. Allah'a hamdüsenâ olsun o iş için ki, olmasını istemesiyle o iş oluvermiştir.
Allah buyuruyor ki: Kim şaşkın bir kimseyi şaşkınlıktan kurtarırsa, ben onu hamid (övülmüş) olarak adlandırırım ve onu cennetime yerleştiririm.
Dünya bazı kimselere yöneldiğinde, başkalarının güzelliklerini de onlara giydirir. Yüz çevirdiğinde ise onların kendi güzelliklerini de onlardan alır.
Kızlar iyilik, oğlan çocuklar ise nimettirler. İyiliğe karşı sevap verilir, nimetlerden ise sorguya çekilir." (Hasan B. Ali el-Harranî Tuheful Ukul eserinden)
Nice konuşanlar vardır ki, yararlı ve hak sözü yersiz söylediği için incinmiştir. Akılsız ve olgun kimseyle çekişme.
Çünkü olgun kimse sana galip gelir; akılsız ise seni helak eder. Kardeşinin gıyabında, hakkında söylenmesini sevdiğin şeyin en güzelini onun hakkında söyle.
Çünkü amel işte budur. İşlerde, iyiliğine karşı mükâfat alacağını ve suçlarına karşı da hesaba çekileceğini bilen bir kimse gibi amel et.
Yunus der ki, İmam'a: "Benim size olan sevgim ve Allah'ın hakkınızda bana verdiği bilgi ve marifet benim için dünyadan daha sevimlidir." deyince İmam'ın öfkelendiğini gördüm.
Daha sonra şöyle buyurdu: "Ey Yunus, bizi yersiz bir şeyle mukayese ettin. Dünya ve dünyada olan şeyler, midenin iltihap ve asidini giderip avret mahallini örtmekten başka bir şeye yarar mı? Oysaki sen, bize olan sevgin ve bağlılığınla ebedi bir hayata kavuşacaksın!
Ey Âl-i Muhammed'in taraftarı, (bilin ki) öfkelendiğinde kendisine hâkim olmayan, arkadaşıyla güzel arkadaşlık yapmayan, dostuyla güzel dostluk kurmayan, barışanla güzel barışmayan, muhalefet edene güzel muhalefet etmeyen bir kimse, bizden değildir.
Ey Peygamber'in Ehlibeyt'inin taraftarı, gücünüzün yettiği kadar Allah'tan korkun. Güç ve kuvvet yalnız Allah'tandır.
Abdüla'la şöyle diyor: Medine'de bir toplantıda idim. Bağış ve cömertlikten söz edildi, söz uzadı. Toplantıda bulunan Ebu Duleyn adında bir şahıs: "Cafer (İmam Sadık) şöyle böyle fazilet sahibidir, ama ne yazık ki cömert değildir." dedi.
Abdüla'la diyor ki: Bu olaydan sonra bir gün İmam Sadık aleyhi's-selâm bana, "Medine ehli ile oturup kalkıyor musun?" diye sordu. Ben de: "Evet, oturup kalkıyorum" dedim.
İmam Sadık aleyhi's-selâm, "Aranızda geçen konuşmaları bana anlat." dedi. Ben de geçen konuşmaları kendilerine anlattım. İmam Sadık aleyhi's-selâm buyurdu ki: Ebu Duleyn'e yazıklar olsun, onun misali rüzgârın uçurduğu bir tavuk tüyüne benzer.
Resulullah salla'llâhu aleyhi ve alih şöyle buyurmuştur: Her iyi iş sadakadır. En iyi sadaka ise zenginlikle birlikte olan sadakadır (yani kendi ailesinin geçimini kısmamaktır). İlk önce nafakasını verdiğin kimseden başla. Veren el, alan elden daha hayırlıdır.
Allah, hiçbir kimseyi kendisine yetecek rızkı bulundurmaktan dolayı kınamaz. Allah'ın cimri olduğunu mu sanıyorsunuz?
Yoksa Allah'tan daha cömert bir kimsenin olduğunu mu zannediyorsunuz? Cömert ve efendi, Allah'ın hakkını, olması gereken yere bırakan kimsedir.
Cömert, malı helal olmayan yerden elde edip yersiz harcayan kimse değildir. Vallahi ben, helal olmayan bir şeye el uzatmadığım ve üzerime farz olan hakkullahı da ödemiş olduğum bir hâlde Allah'ın huzuruna çıkmayı ümit ediyorum. Şimdiye kadar Allah'ın benim malımda bir hakkı olup da ödemediğim hiçbir gece geçirmiş değilim.
Çocuk sütten kesildikten sonra, artık süt emme hükmü yoktur. İhtilamdan (baliğ olduktan) sonra yetimlik yoktur (erginlik çağına eren bir kimseden yetimlik hükmü kalkar).
Akşama kadar susmak (konuşmamak için oruç tutmak) meşru değildir. Hicretten (küfür vatanını terk ettikten) sonra bedevileşmek (göçebe olmak veya küfür vatanını tercih etmek) caiz değildir.
Fetihten (Mekke'nin Müslümanlar eliyle fethedilmesinden) sonra (Medine'ye) hicret etmek olmaz. Nikâhtan önce talak olmaz. Malik olmadan önce de (köle) azat edilmez.
Evladın babası, kölenin efendisi, kadının kocası olduğu müddetçe yeminleri doğru değildir. Günah işleme konusunda adak sahih değildir. Sıla-i rahmi (akrabalık ilişkilerini) kesme hususunda yemin etmek de geçerli değildir."
Şartlar elverişli olsa da, hiçbir kimse zorluklardan geçmeden hayatın tadını alamaz. Kim daha münasip bir zamanı bekleyerek hazır olan fırsattan yararlanmazsa, günler fırsatı elinden çıkarır. Çünkü günlerin âdeti, (fırsatları) elden çıkarmaktır; zaman ise elden çıkıp gidicidir.
Nimetin zekâtı, ihsandır, makamın zekâtı arabuluculuktur, bedenin zekâtı hastalıktır, zaferin zekâtı affetmektir. Zekâtı verilen şey ise zayi olmaktan kurtulur.
İmam Sadık aleyhi's-selâm musibet vaktinde şöyle buyuruyordu: Hamdolsun Allah'a ki, dinim hususunda beni musibete duçar etmedi. Şükür olsun Allah'a ki, isteseydi beni daha büyük musibete duçar ederdi. Allah'a hamdüsenâ olsun o iş için ki, olmasını istemesiyle o iş oluvermiştir.
Allah buyuruyor ki: Kim şaşkın bir kimseyi şaşkınlıktan kurtarırsa, ben onu hamid (övülmüş) olarak adlandırırım ve onu cennetime yerleştiririm.
Dünya bazı kimselere yöneldiğinde, başkalarının güzelliklerini de onlara giydirir. Yüz çevirdiğinde ise onların kendi güzelliklerini de onlardan alır.
Kızlar iyilik, oğlan çocuklar ise nimettirler. İyiliğe karşı sevap verilir, nimetlerden ise sorguya çekilir." (Hasan B. Ali el-Harranî Tuheful Ukul eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.