Suriye konusunda Türkiye'nin ve Başbakan Erdoğan'ın başı çok ağrıyacak.Suriye Dışişleri Bakanlığı'nın, Birleşmiş Milletlerden (BM) Türkiye hakkında teröre destek verdiği gerekçesiyle soruşturma açılmasını talep etmesinin ardından, ilginçtir ki, AKP hükümetinin bugüne kadar destek verdiği, Esad'ın karşısında yer alan Suriyeli muhalifler de Başbakan Erdoğan'a aynı gerekçeyle dava açtılar.Suriye'nin BM'ye gönderdiği yazıda, "Suriye içinde muhalifler tarafından gerçekleştirilen kimyasal saldırılarda kullanılan malzemenin Türkiye'den temin edildiği ve Türkiye'nin bu kimyasal malzemenin Suriye'ye geçirilmesine göz yumduğu" iddia ediliyordu ve bununla ilgili kanıtlar da sunuluyordu.Muhalifler ise sadece soruşturma talebinde bulunmadılar, uluslar arası mahkemeye direkt olarak dava açtılar. Suriye'de muhalefeti temsil eden Ulusal Koordinasyon Komitesi'nin yurtdışındaki Genel Koordinatörü Heysem El Menna, Tayyip Erdoğan hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne dava açtığını açıkladı. El Menna yaptığı açıklamada, "Erdoğan'ı Suriye'ye terörist sokmakla itham ediyorum. Elimde yeterli bilgi ve belgelerim mevcuttur" ifadelerini kullandı.El Menna'nın Başbakan Erdoğan'la ilgili basına yansıyan suçlamaları şöyle:"Biz siyasi çözüm istemeyen kesimlerle kavga halindeyiz. Amacımız Suriye'de silahlı terör gruplarına destek veren bölgesel devletlerin meşruiyetlerini sorgulamaktır. BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinden beklentimiz Suriye'deki silahlı terör gruplarının yok edilmesi için bizim siyasi projemize destek vermelerini sağlamaktır. Daha önce de, El Nusra cephesinin terör listesine alınması için çok büyük uğraşılar veren bendim. Seçimlerden önce (2011 Haziran seçimi) Erdoğan Suriye konusunda sadece Suriye muhalefetinin yanında duruyordu. Hükümetini kurduktan sonra terör gruplarına aleni destek vermeye başladı. Bundan dolayı Türkiye'yi hiç ziyaret etmedim. Avrupa Birliği misali bir bölgesel birlik yerine Erdoğan hükümeti bölgemiz için tahripkâr ve yayılmacı 'yeni Osmanlı' zihniyeti taşımaktadır."Peki, bugüne kadar teröre ses çıkarmayan, hatta Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) adıyla terörün tam merkezinde bulunan muhalifler neden bir anda çark ediverdi ve kendilerine her türlü desteği sağlayanların ipliğini pazara çıkarmaya başladı? Neden bugüne kadar silahlı mücadele diyorlardı da bir anda siyasi çözümden yanayız deme ihtiyacını hissetmeye başladılar? Bunun nedenini şöyle izah edebiliriz:Rusya'nın desteğiyle Esad yönetimi yeniden güçlendi ve 2. Cenevre Konferansı'na doğru hızlı bir süreç yaşanmaya başlandı. Muhalifler, Cenevre'ye eğer silahlı terör örgütleriyle müttefik bir konumda giderlerse, Esad'ın karşısında elleri zayıflamış oluyor.Terör konusunda suçu ve sorumluluğu, El Nusra'ya ve ona destek veren Türkiye'ye atarak, Suriye'nin geleceğinde söz sahibi olma hesabı yapıyorlar. Esasen bu hesabı onlara yaptıran irade ABD ve İsrail ikilisidir. Çünkü Esad yeniden iktidar koltuğunda kalsa bile Suriye içinde bir muhalefetin olmasını planlıyorlar.Diğer önemli bir neden ise ABD ve İsrail'in BOP kapsamında Türkiye konusundaki hedefleri? Prof. Dr. Haydar Baş'ın da sık sık uyardığı gibi BOP planları Suriye'de ilerlemeyince, namlunun ucu Türkiye'ye çevrildi. Yeni anayasa çalışmaları ve demokratik açılım Türkiye'de planlanan Kürdistan'ı oluşturmayınca, Batı basınında sık sık Türkiye'nin ve AKP hükümetinin El Kaideli teröristlere destek verdiğiyle ilgili haberler yayınlanmaya başlandı.Suriye muhalefetinin açtığı bu uluslararası dava ise Türkiye'yi ve Sayın Erdoğan'ı savaş suçlusu ilan edebilecek bir noktada? Çünkü El Kaide militanları, Sayın Baş'ın altını çizdiği gibi, bulundukları ya da destek gördükleri ülkeler için Batılı ülkelerin işgal gerekçesi kabul edilmiştir.Bugün ise Türkiye hakkındaki iddialar sadece haber boyutunda bırakılmamakta, BM soruşturmaları ve uluslar arası davalar boyutunda gündem edilmektedir, deliller sunulmaktadır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025