Haftasonu yine İcmal gençliğinden gençlerle beraberdik. Sohbetimiz esnasında üniversite çevresindeki gençlerin hallerinden söz ettiler.
"İnandım" dediği hâlde, inançlarından haberdar olmayan; helali haram, haramı helal sayan, Rabbini sevdiğini iddia ettiği hâlde O'na yönelmeyen; dini dava edindiğini ilan ettiği hâlde canıyla, malıyla, hizmet ve gayretiyle ona sahip çıkmayan, ihmal, tembellik ve güvensizlik belasından kurtulamayan bir nesil meydana geldiğini anlattılar.
Bunun üzerine bir de karşımda duran Prof. Dr. Haydar Baş'ın yetiştirdiği İcmal gençliğine baktım ki; aralarındaki kıyaslanamayacak kadar bariz farkı görmemek mümkün değil. Karşımdaki gençler, dinlerini en güzel şekilde yaşama gayretinde olan ve dini ve milli değerlerine sahip çıkmak ve bu yolda hizmet etmek yarışında olan gençler. Sayın Baş'ın, "Türkiye'de maalesef dindar dediğimiz kaleler de düştü. Tek düşmeyen kale benim İcmal gençliğimin olduğu kaledir" dediği gençlik? Ne mutlu o geçlere ki Peygamber Efendimizin, "Kıyamet günü, kulun ayakları Rabbinin huzurundan şu beş şey soruluncaya kadar bir yere kıpırdamaz: Ömrünü nasıl harcadığından, gençliğini nerede harcayıp yıprattığından, malını nereden kazanıp nereye harcadığı ve ilmiyle amel edip etmediğinden sorulacaktır" (Tirmizî 2416), hadis?i şerifi beyan edildiği kıyamet günü sorgu sual olunduklarında inşaallah verebilecekleri cevapları olacak.
Hiç unutmuyorum Sayın Baş televizyonda yayınlanan bir sohbetinde Mesaj Televizyonunun kuruluşunu anlatırken, ekranda gördüğü bir filmde aile içi çarpık ilişkilerin yaşandığına şahit olduğunu, bunun üzerine o anda gençlerin ve toplumun bu tür filmlerle ahlakının bozulmaması, onlardan uzak kalabilmeleri için dini ve milli değerlerimiz ölçüsünde yayın yapan bir televizyon kanalını kurmaya karar verdiğini ve hemen kadrosunu toplayarak bu işe giriştiğini anlatmıştı.
Şükür ki O'nun kuruluşlarına öncülük ettiği kanallar sayesinde aile fertlerinin gençlerimizin seyredebileceği kaliteli programları izleyebiliyoruz.
Yaklaşık son 20?30 yıl içerisinde özel TV'lerin yaygınlaşması ile toplumun ve gençliğin ahlaki değerlerinin yozlaşmasının önü açılmıştır.
Her gün Meltem Medya Grubu dışındaki kanalların neredeyse tamamında gün içinde ardı arkası kesilmeyen, bitmek bilmeyen ne olduğunu merak edip birkaç dakikadan fazla bakamadığınız dizilerde hep aynı konular mevcut. Birkaç dakikadan fazla bakamadığınız diyorum çünkü bu dizilerde şahit olduğunuz ahlaksızlıkla dolu sahneleri seyretmeniz mümkün değil. Dizilerin neredeyse tamamında evlilik dışı, toplumun aile yapısını yıkan ilişkiler olağan gösteriliyor. Bu dizileri seyredenler ve özellikle gençler ise evlilik dışı ilişkileri, ahlâk dışı olayları bir zaman sonra normal görmeye başlıyor. Ak Parti hükümetinin zinayı serbest bırakan yasalar çıkarmasıyla beraberde, eğitim sistemimizdeki yanlışlar yüzünden test çözmekten başka bir işle uğraşamaz hale gelip dini eğitimden uzak kalan gençlerde, adeta zinanın günah olmadığı izlenimi uyanmaya başladı. Oysaki Cenab?ı Hak zinayı haram kılmıştır.
Bu dizilerde gördüğünüz ahlâk dışı olaylara bir iman sahibi olarak kalben buğzetmek zorundasınız. İman sahibi olmak en azından bunu gerektiriyor. Peygamber Efendimiz bir hadisi şerifinde, "Sizden bir kimse kötü bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; buna gücü yetmezse diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse kalbiyle ondan nefret etsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir" (Müslim) buyuruyor.
Cenabı Hak ayet?i kerimede, "Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin yardımcılarıdırlar. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar" (Tevbe: 71) buyuruyor.
İşte Sayın Baş'la beraber O'nun kadrosu ve İcmal gençliği yıllardır ülkemizde oynanan oyunlar karşısında vatanlarına sahip çıkmaları ve imanlarını korumaları için bu ülke halkını uyarıyor, yol göstermeye çalışıyorlar.
Bu haftasonu gençlerle olan sohbetimde dedim ki: Şükür ki bizler Sayın Baş'ı tanıdık, O'nun bilgilerinden istifade ettik. Bizi her zaman sırat?ı müstakim üzere yönlendirdi. Allah bizi O'nun sayesinde helali haram, haramı helal kabul edenlerden olmaktan korudu. Helali haram, haramı helal kabul edenler için Peygamber Efendimiz (s.a.a), "Ümmetim yetmiş küsur fırkaya ayrılacaktır. Fitne bakımından en aşırıları; kendi görüşleri ile meseleleri kıyaslayıp, haramı helal, helali de haram kılanlar olacaktır" (Taberânî, el?Mu'cemu'l?Kebîr'de ve Bezzâr) buyuruyor. Yine, "Altı kişiye Ben de lânet ettim, duası kabul edilen peygamberler de lânet etmiştir: Allah'ın Kitâbını tahrif edene; Allah'ın kaderini yalanlayana; Allah'ın haram kıldığını helâl sayana; gücüyle halka musallat olana; Allah'ın zelil kıldığını aziz; aziz kıldığını da zelil kılana; Allah'ın değer verdiği soyumun kanını helâl sayana; sünnetimi terk edene" (Rezîn, el?Hâkim, Müstedrek'te, I, 36) buyuruyor.
"İnandım" dediği hâlde, inançlarından haberdar olmayan; helali haram, haramı helal sayan, Rabbini sevdiğini iddia ettiği hâlde O'na yönelmeyen; dini dava edindiğini ilan ettiği hâlde canıyla, malıyla, hizmet ve gayretiyle ona sahip çıkmayan, ihmal, tembellik ve güvensizlik belasından kurtulamayan bir nesil meydana geldiğini anlattılar.
Bunun üzerine bir de karşımda duran Prof. Dr. Haydar Baş'ın yetiştirdiği İcmal gençliğine baktım ki; aralarındaki kıyaslanamayacak kadar bariz farkı görmemek mümkün değil. Karşımdaki gençler, dinlerini en güzel şekilde yaşama gayretinde olan ve dini ve milli değerlerine sahip çıkmak ve bu yolda hizmet etmek yarışında olan gençler. Sayın Baş'ın, "Türkiye'de maalesef dindar dediğimiz kaleler de düştü. Tek düşmeyen kale benim İcmal gençliğimin olduğu kaledir" dediği gençlik? Ne mutlu o geçlere ki Peygamber Efendimizin, "Kıyamet günü, kulun ayakları Rabbinin huzurundan şu beş şey soruluncaya kadar bir yere kıpırdamaz: Ömrünü nasıl harcadığından, gençliğini nerede harcayıp yıprattığından, malını nereden kazanıp nereye harcadığı ve ilmiyle amel edip etmediğinden sorulacaktır" (Tirmizî 2416), hadis?i şerifi beyan edildiği kıyamet günü sorgu sual olunduklarında inşaallah verebilecekleri cevapları olacak.
Hiç unutmuyorum Sayın Baş televizyonda yayınlanan bir sohbetinde Mesaj Televizyonunun kuruluşunu anlatırken, ekranda gördüğü bir filmde aile içi çarpık ilişkilerin yaşandığına şahit olduğunu, bunun üzerine o anda gençlerin ve toplumun bu tür filmlerle ahlakının bozulmaması, onlardan uzak kalabilmeleri için dini ve milli değerlerimiz ölçüsünde yayın yapan bir televizyon kanalını kurmaya karar verdiğini ve hemen kadrosunu toplayarak bu işe giriştiğini anlatmıştı.
Şükür ki O'nun kuruluşlarına öncülük ettiği kanallar sayesinde aile fertlerinin gençlerimizin seyredebileceği kaliteli programları izleyebiliyoruz.
Yaklaşık son 20?30 yıl içerisinde özel TV'lerin yaygınlaşması ile toplumun ve gençliğin ahlaki değerlerinin yozlaşmasının önü açılmıştır.
Her gün Meltem Medya Grubu dışındaki kanalların neredeyse tamamında gün içinde ardı arkası kesilmeyen, bitmek bilmeyen ne olduğunu merak edip birkaç dakikadan fazla bakamadığınız dizilerde hep aynı konular mevcut. Birkaç dakikadan fazla bakamadığınız diyorum çünkü bu dizilerde şahit olduğunuz ahlaksızlıkla dolu sahneleri seyretmeniz mümkün değil. Dizilerin neredeyse tamamında evlilik dışı, toplumun aile yapısını yıkan ilişkiler olağan gösteriliyor. Bu dizileri seyredenler ve özellikle gençler ise evlilik dışı ilişkileri, ahlâk dışı olayları bir zaman sonra normal görmeye başlıyor. Ak Parti hükümetinin zinayı serbest bırakan yasalar çıkarmasıyla beraberde, eğitim sistemimizdeki yanlışlar yüzünden test çözmekten başka bir işle uğraşamaz hale gelip dini eğitimden uzak kalan gençlerde, adeta zinanın günah olmadığı izlenimi uyanmaya başladı. Oysaki Cenab?ı Hak zinayı haram kılmıştır.
Bu dizilerde gördüğünüz ahlâk dışı olaylara bir iman sahibi olarak kalben buğzetmek zorundasınız. İman sahibi olmak en azından bunu gerektiriyor. Peygamber Efendimiz bir hadisi şerifinde, "Sizden bir kimse kötü bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; buna gücü yetmezse diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse kalbiyle ondan nefret etsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir" (Müslim) buyuruyor.
Cenabı Hak ayet?i kerimede, "Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin yardımcılarıdırlar. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar" (Tevbe: 71) buyuruyor.
İşte Sayın Baş'la beraber O'nun kadrosu ve İcmal gençliği yıllardır ülkemizde oynanan oyunlar karşısında vatanlarına sahip çıkmaları ve imanlarını korumaları için bu ülke halkını uyarıyor, yol göstermeye çalışıyorlar.
Bu haftasonu gençlerle olan sohbetimde dedim ki: Şükür ki bizler Sayın Baş'ı tanıdık, O'nun bilgilerinden istifade ettik. Bizi her zaman sırat?ı müstakim üzere yönlendirdi. Allah bizi O'nun sayesinde helali haram, haramı helal kabul edenlerden olmaktan korudu. Helali haram, haramı helal kabul edenler için Peygamber Efendimiz (s.a.a), "Ümmetim yetmiş küsur fırkaya ayrılacaktır. Fitne bakımından en aşırıları; kendi görüşleri ile meseleleri kıyaslayıp, haramı helal, helali de haram kılanlar olacaktır" (Taberânî, el?Mu'cemu'l?Kebîr'de ve Bezzâr) buyuruyor. Yine, "Altı kişiye Ben de lânet ettim, duası kabul edilen peygamberler de lânet etmiştir: Allah'ın Kitâbını tahrif edene; Allah'ın kaderini yalanlayana; Allah'ın haram kıldığını helâl sayana; gücüyle halka musallat olana; Allah'ın zelil kıldığını aziz; aziz kıldığını da zelil kılana; Allah'ın değer verdiği soyumun kanını helâl sayana; sünnetimi terk edene" (Rezîn, el?Hâkim, Müstedrek'te, I, 36) buyuruyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yeliz Yücel / diğer yazıları
- Üç aylar iklimi-4 / 20.03.2017
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016