En büyük hastalık aile-toplum hastalığıBatı dünyası bizlere örnek olmaktadır. Ancak bu örnekler içinden işimize gelen en kolay ve batının genellikle en sefil özelliklerini en çabuk benimsiyoruz. Bu bakımdan Batıdaki gençlerin eğitimi ve yetişme tarzı uzun bir dönem içinde hatalı şekilde benimsenmiştir. Böylece toplumumuz tarafından da örnek alınmış olan -aile içinden en büyüklerin, yani yaşlıların dışlandığı- aile yapısı da kolayca benimsenmiştir. Batı toplumunda apayrı bir egoist dönem hakimiyetini sürdürmektedir. Bu dönemde Batıdaki bebekler doğar doğmaz yeni bir eğitim usülüne uygun olarak büyüklerin odalarından ayrı olarak, bebek odasına taşınmakta ve disiplin altına alınmaya çalışılmaktadır. Bu odalarda bebeklere-çocuklara, her türlü bakım verilmektedir. Ancak bebeklere sevgi, şefkat, büyüklerin sıcaklığı onların hayatından koparılmaktadır. Böylece bebekler aileden adeta tamamen ayrı olarak yetişmekte ve aileden bir nevi tecrit edilmiş olmaktadır.Bu şekilde yetişen çocuklar -yeni nesiller- insanlar arasındaki iletişiminde gereken anlayış, ilgi, sıcaklık, sevgi ve samimiyet gibi değerlerden tamamen eksik kalmaktadır. Çünkü çocuklar yetişme ve olgunlaşma zamanında kendileri bunlardan mahrum kalmışlığın etkisiyle yanlış bir karakter edinmiş olmaktadır. Bu karakterde Kendine dönük, sevgisiz, acımasız, bencil, ilgisiz, terkedilmişlik içinde yaşamak ilk planda gelmektedir. Çünkü, aileleri de onlara hayatlarının en hassas dönemlerinde yalnızlığın tüm acısını tattırmış ve acımasız davranmışlardır.Batı toplumunda bencil aile tipleriMesela şimdiki batının durumunu ele alırsak bizde henüz yok olmayan bazı manevi ve moral değerlerimiz; onlar da çoktan yok olmuş durumdadır. Batıda ise aile bağları büyük çapta tahrip edilmiş ve yok olmuş durumdadır. Batıda çocuklar 14 yaşını bulur bulmaz aileyi terk etme yolunu tutmaktadırlar. Onlarda aile parçalanması ve ayrı yaşamalar çocukları ileri derecede ruhsal açıdan zedelemektedir. Şu anda onlar yeni disiplin adı altında -yalnız odada- çocuk yetiştirmenin hatalı olduğunun farkındalar. Ancak artık geri dönüş yok gibidir. Çünkü o yanlış terbiye-disiplin, nesiller boyunca uygulanmış ve nesillerde o yöntemin derin negatif izleri kalmış bulunmaktadır. Şu anda bunun yanlışlığının farkına varmalarına rağmen, yanlış eğitimin bir nevi zehirli meyvelerine katlanmak ve yemek zorundadırlar. Çünkü artık iş işten geçmiş, yanlış eğitimli nesiller iş başına geçerek, ülkeleri idare etmeye başlamışlardır. Sonunda tek bir şey söylemek gerekir: Çocuklarımız ve gençlerimiz bizden ve çevresinden neleri aldılarsa onların etkisiyle bir gelişmeye tabi olmuşlardır. Onun dışına çıkmaları ise çok zor hatta genellikle imkansız olmaktadır...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006