Günümüzde hedef seçilen ülkeler, ilkönce ekonomik alanda dışa bağımlı hale getirilmektedir. Ekonomik bağımlılığın en önemli ayağı da finansal bağımlılıktır. Bu bağımlılığı gerçekleştiren küresel finansçılar, istedikleri anda finansal kriz çıkarmaya muvaffak olmaktadır. Küresel finansçılar, hedef ülkeleri sıcak paraya boğar ve böylece o ülkede sahte bir bolluk ve refah havası estirirler. Ülkeler, buna aldanıp rehavete kapıldıkları zaman, hemen sıcak parayı çeker ve hedef ülkeyi finansal krize düşürürler.Küresel finansçılar, aslında uluslararası dolandırıcılardır. Onlara göre hedef ülkeler, hammadde kaynağı, ürün satış pazarı, atık deposu ve faiz esiridirler. Hedef ülkelere, bu gözle bakan uluslararası dolandırıcılar, terör gibi tüm kirli savaşları da finanse etmektedir. Bunu görmeden ve hesaba katmadan, terörle yapılan mücadeleler sonuçsuz kalmaya mahkûmdur. Dahası, küresel finansçıları hizaya çekmeden, reel ekonomide düzelme ve adalet beklemek beyhudedir. Küresel finansçılar pençesine aldığı ülkeleri, tam veya yarı sömürge yapmadan asla bırakmazlar. Bunun en tipik örneği Osmanlı Devleti'nin son yıllarıdır. Maalesef Türkiye de aynı akıbete doğru hızla yol almaktadır.Türkiye finansal saldırılara karşı savunmasız konumdadır. Öyle ki devletimiz, işletmelerimiz ve hane halklarımız borca batmış durumdadır. Böyle bir ülke, finansal saldırılara karşı direnebilir mi?Finans uzmanı Max Otte bu gerçeği şöyle dile getiriyor: "Siyasi iktidarlar, finansal saldırıların üstesinden gelemez. Çünkü hükümetler, büyük finans piyasası aktörlerinin elinde bir oyuncak olmuşlardır." Demek ki, böyle saldırılara karşı koymanın yolu, oyuncak olmamaktan, yani yere sağlam basmaktan geçmektedir. Başka bir deyişle, devletler, finansal saldırılardan korunmak ve emin olmak için, mutlak surette milli ekonomilerini güçlendirmelidir. "Milli ekonomi politikası olmayan bir devlet, üretim tesislerine kilit vurur, toprağını ve yeraltı kaynaklarını işlemezse, kendi ekonomi gücünü yeterli derecede oluşturamaz ve dışa bağımlı hale gelir. " (Bkz. Dr. Ramazan Kurtoğlu, Küresel Ekonomik Kriz ve Yeni Dünya Düzeni, s. 37).Ne yazık ki, Türkiye, 1980'li yıllardan beri ekonomide neo-liberal politikalar izleyerek, bu duruma sürüklenmiştir. Türkiye, söz konusu politikalar gereği, stratejik kurumlarını dahi özelleştirmiş ve yabancı yatırımcılara açmıştır. Hâlbuki başta ABD olmak üzere Batılı ülkeler, yabancı yatırımları takip eden kurumlar kurmuş ve özellikle finans ve medya şirketlerinde yabancıların belli oranda hisse almasına izin vermemişlerdir. Aksi halde ülke ekonomik bağımsızlığını kaybeder ve siyasi bağımsızlığı da sözden ibaret kalır. Dünyada hiçbir finansçı yoktur ki, medya kuruluşuna sahip olmasın. Çünkü onlar için medya bir silâhtır. O silâh sayesinde kötülüklerini iyilik olarak kabul ettirmeyi başarıyorlar. George Orwell'in dediği gibi, "Medyayı kontrol eden beyinleri de kontrol eder."Bazıları şöyle düşünebilir: Ülkemizde terör almış başını gidiyor, etrafımız kan gölüne dönmüş, insanlar yerinden yurdundan kaçıp mülteci oluyor. Böyle bir dünyada finansal saldırılardan söz etmek ne kadar doğru olabilir? Bu şekilde düşünenlere Gandhi'nin, yıllar önce söylediği şu sözü hatırlatmak isteriz: "Ekonomik savaş, silâhlı savaştan evlâ değildir." Gerçekten de öyledir. Unutmayalım ki, silâhlı savaşların çoğunun asıl nedeni de ekonomik savaştır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018