İş çığırından çıktı. Elbette suçun çoğu ne yazık ki, öncelikle milletimizin. İktidara dur diyemediği için. Demokrasi ile idare edildiğini zanneden halkımızın seçtiği iktidara dur ne yapıyorsun deme şansı da yok. Seçtin, yani her türlü hakkından bir süre vaz geçtin. Bir dahaki seçim yaklaştığında evlere odunlar, kömürler paralar oluk oluk olmasa da kesik kesik gelecektir. Akla gelen soru, bunun kaynağı nereden? Büyük ihtimalle deprem fonundan veya vergilerden, bütçede kat kat arttırılmış sosyal fondan olabilir. Her durumda bunda yetimin hakkı vardır. O paralar devlete ait olduğuna göre ya herkese eşit dağıtılır ya da milletten izin alınır öyle dağıtılır. Kimse felaket bölgelerine yapılan yardıma hayır demez hatta az bulur. Ama seçim kazanmaya yönelik dağıtımlara da hiç bir fert (ne yazık ki alanlar hariç) olur vermez. Bu durumda halktan kesilen deprem fonlarının hesabını iktidar millete verdi mi? Hayır vermedi. Veremez. Deprem bitmedi, bitemez. Yaralar sarılamadı, sarılamaz. Borçlar artmaya devam. Asla ödenemez. Cari açıkları AB ve dış kaynaklardan borç alarak bütçeyi denkleştiren ve denk bütçeyle övünen iktidarlar, AB'nin kendine hayrı olmadığı bu devirde, finans kaynağı bulmakta zorlanacaklardır. Bu durumda ülkemizin ekonomik zaafı kaçınılmazdır. Komşularla olan münasebetleri de düşmanlıklara dönüştüğünden doğalgazda, petrolde dolayısıyla pek çok yerde darlıklarla yaşamaya hazır mısınız? Nato'ya girme uğruna Kore'ye 1950 yılında gönderdiğimiz 2500 kişilik tugayımızın macerasını hatırlayınız. Kore savaşlarına katılmış ve kahramanlıklar göstermiştik. Amerika için kendimizi feda etmiş. Haçlı ve putperest harbine dâhil olmuştuk. Harbin en kızışık anında ABD ordularını imhadan kurtarmak için ileriye atılan tugayımızı, orada bırakıp, kendilerini kurtaran kalleş ABD ordusu etrafımızın kuşatılmasına sebep olmuştu. KUNİRİ savaşı olarak bilinen bu süngü harbi ile çemberden yüzlerce şehit vererek çıkılmıştı. ABD ve dünya basını, askerimize methiyelerle, milletimizi uyutmuş ve orada harbin sonuna dek bizi Çin ve Kuzey Kore'ye karşı savaştırmıştır. Bundan ders alamamış olmalıyız ki sonraki 61 yılı aşkın zamanda hala NATO ve ABD'nin politikalarında öncü olarak görev almaktayız.NATO üyeliğimiz ve BOP projesi (Büyük Ortadoğu Projesi) eş başkanlığı ve pek çok sayıda, kolay kolay kimseye verilmeyen, sadece o ülkeye hizmetin alasını sunanlara verilen, liyakat, cesaret ve üstün hizmet madalyaları sonucunda, haçlı orduları ve müttefiklerini (öncelikle İsrail) destekleme ve koruma hizmetlerini yürütmekteyiz. Artık Türk askerine, NATO ve batı için savaş görevi, otomatik hale getirildi. En son Libya örneğinde de görüldüğü gibi, bizi kullanıp parsayı topladılar. Zaten Libya'da inşaat sektöründe bir yerimiz vardı. Şimdi bunun azalması kesindir. Kaynaklar Fransa ve ABD'ye yaradı. Ne yazık ki Suriye'de daha da ileri seviyede öne atıldık. Ama karşımızda sadece tek Suriye olmayacak. Aynı zamanda İran'ı, komşumuz Rusya'yı akabinde Çin' i kapsayan bir savaşa hazır mısınız? ABD'nin AB'nin başında bulunanların şu anda en önemli konusu füze kalkanı projesini tamamlamak. Eğer tamamlanmış ise, koltuklarında arkalarına yaslanıp, hoşlandıkları bir şeylerle oyalandıklarından eminim. Halklarının çoğunun ise bunlardan habersiz parklarda köpeklerini gezdirip zevkle ağaçları sulattıklarından şüpheniz olmasın. Çok kısa bir süre sonra ilk füzenin İsrail'den atılması ile savaş başlayacaktır. İran'ın ilk füzesinin hedefi akıllanmazsak ülkemiz olacaktır. Görülmüyor mu? ABD ve İsrail'in kalkanına kılıç oluyoruz. Olaylara bakınca insan gayri ihtiyari ürperiyor. Ülkemizde bir kalkan kurulmasa da olur. Çünkü aynı görevi pek çok veri noktası fazlası ile yapabilir. ABD'nin bu işi ülkemizin çeşitli yerlerinde yıllardır yaptığı bir gerçek, bunu çoluk çocuk biliyor. Yeni hedefin gösterilmesi aşikâr tavrın açıklanmasıdır. Yani İran'a hedef verilmesidir. Herhangi bir durumda bu hedefe İran'ın saldırısı sonucu en azından Türk- İran çatışmasının gerçekleşmesidir ki bu planlanmış bir senaryodur. Bu durumda hepsi çekilir geriye kendini savaşın içinde bulursun. ABD sadece silah verir. Zannetmeyin bedava, savaş sonu her durumda geriye bir şekilde alır. Sayın Çiçek "Anayasa'dan bir mucize beklemek doğru değil" dedi. Atatürk'ün koyduğu ilk önemli maddeler kalkmazsa bu mucizedir. Üniter devlet, Türklük tanımı ve anadil gibi temel maddeler kaldırılsın isteği son derece tehlikelidir. Ne yazık ki değiştirilme nedeni de bu maddelerdir. Demek ki parçalanma anayasası hedef oluyor. İktidarı muhalefeti bu konuda uyumlu. Kimse ata sözüne kulak vermiyor. Allah'ım anayasamız sana emanet. Amin...
SAYIN İKTİDARSen koltuk uğruna her şeyi göze alsan da,ABD'nin, NATO'nun emrine uysan da,Unutma sende BOP'lanacaksın, İnansan da, inanmasan da.Yıllarca kazanmadıysan tecrübe,Böyle bir iktidar olur, ucubeDost dediklerin aniden olmuşsa düşmanSuç sendedir. Bin kere olmalısın pişman.Haçlı seferlerine bakışından sır verdin.Ölümler katliamlar, talanlar olmamış gibi,Medeniyetler birbirine kaynaşmış deyiverdin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ata Selçuk / diğer yazıları
- Yanlıştan, yanlışla kurtuluş olmaz / 12.09.2021
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017